Sezin ÖNEY
Seçimler bir kez daha kapıda; Türkiye demokrasisi için “en iyi senaryonun”, AKP’nin koalisyon yoluyla “ehlileştirilmesi” olduğu bir ülkede karamsar olmamak elde değil. Türkiye’nin tünelin sonundaki ışığı görebilmesi için, en çok oy alan ilk iki partinin yüzde 30’lar bandında birbirine yaklaşması lazım ki, ülke siyasetinde bir “denge” sürecinin en azından başladığını söyleyebilelim. Yüzde 40-44 arası oy potansiyeli olduğu öne sürülen bir AKP ile karşı karşıyayız hâlâ. Ayrıca, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın makamının ağırlığı, bürokraside kadrolaşma ve güvenlik güçleri ile yargı üzerindeki denetim yoluyla, Türkiye’nin devlet yapısı zaten AKP’nin elinin altında. Cumhurbaşkanlığı da, Erdoğan dönemi ile kendi istihbaratından kendi güvenlik teşkilatına, başlı başına bir devlet yapısı oluşturdu.
Seçimlerin sonucunun öngörülmesi çok zor; normal şartlar altında, yaklaşık altı aylık bir sürede seçmen tercihlerinde önemli bir değişiklik yaşanmaz. Ancak, “normal” şartlar sözkonusu değil. Haziran’dan bu yana çok ağır zamanlar yaşadı Türkiye; 600’ü aşkın insan öldürüldü, binlerce insan yaralandı, yargılamalardan orantısız güvenlik güçleri şiddetine binlerce kişi hak ihlallerine maruz kaldı. Milyonların travma yaşadığı bir cehennem ortamından bahsediyoruz…
Çatışmalı, aşırı gerilimli ve kutuplaşmanın sürekli tırmandığı bu dönemde, kamuoyu araştırmaları seçmenlerin gerçek tercihlerini ölçemiyor olabilir; birçok kişi, kapısına gelen ve telefonla kendisini arayanlara gerçek oy tercihini belirtmiyor olabilir. Ekonomik vaatler veya demokrasi meseleleri ötesinde, güvenlik kaygısının ön plana geçtiği durumda seçmen, “kaosu uzak tutacağı” varsaydığına yöneliverebilir.
Bunun ötesinde, seçimlere giden süreçte ve seçimler zamanı, benim “cerrahi müdahale” olarak adlandırdığım biçimde, partilerin rekabetinin yoğun olduğu noktalarda sonuçlar, ittire kaktıra, AKP lehine değişebilir.
Tam tersi de mümkün elbette; ancak, cerrahi müdahalenin her türü için kozları elinde bulunduran, AKP. Yüzde 43-44 gibi bir oy oranı da, hangi kritik noktada kime oy verildiğine bağlı olarak, AKP’nin 276 milletvekilini bulmasını sağlayabilir.
Öte yandan, tüm kamuoyu araştırmaları, daha önceki seçimlerin yüksek katılım oranlarını temel alarak hesap yapıyor; katılım oranında ciddi bir düşüş yaşanması, sonuçları da etkileyebilir. Ne yönde etkileyeceğini de, hangi partinin seçmeninin sandığa gitmeyeceğini öngöremeyeceğimiz için, önceden bilemeyiz.
O kadar karmaşa dolu bir dönem geçirdik, geçiriyoruz ki, sandık güvenliği konusuna çok daha az hazırlanıldı. Kaldı ki, ülkenin bir kısmında çatışmaların yaşanıyor ve adil- özgür seçimlerin gerçekleşmesini sağlayabilecek koşulların mevcudiyeti çok tartışmalı.
Siyaset bilimci meslektaşım Emre Erdoğan ile 7 Haziran seçimleri için, koalisyon görüşmelerinde AKP’nin pazarlık gücünü matematiksel olarak hesaplamıştık; yüzde 40 üzeri bir oy oranı, AKP’ye olası koalisyon pazarlıklarında da, büyük güç veriyor demiştik. Bir de, “Türk usulü politika hâllerini” hesaba katarsak, bu pazarlık gücü katlanarak artar diye de eklemiştik.
7 Haziran seçimleri öncesinde, seçim sonuçları kadar seçim sonrasının da önemli olduğunu hep yazdım, anlatmaya çalıştım.
Bugün, “Makul Şüphe Yasası”, “Yeni Terörle Mücadele Kanunu” adlarıyla bildiğimiz, son birkaç yılın ağır hukuki düzenlemeleri can alıyor, can yakıyor. Geçen seçimden sonraki tek politik gündem bu demir pençeli kanunların, sadece son bir-iki yılın ağır yasalarını demokratikleştirmek olsaydı, bugün en az onlarca kişi hâlâ hayatta olacaktı.
Ancak, son ayların en önemli dönüm noktası, PKK ile güvenlik güçlerinin her kesiminin ayrımsız olarak çatışmaya başlamasıydı. O çatışma ve “terör” kavramının yarattığı kutuplaşma başlayınca, demokrasi mücadelesi felç oldu.
Bir yanda Türk Silahlı Kuvvetleri dâhil devlet kurumları ve AKP’nin, diğer yanında ise Kürt nüfusun ezici çoğunluğunun saf tutuğu bir zıtlaşma başlayınca, Türkiye, sicili zaten pek de parlak olmayan tarihi için bile bir ağır manzarayla karşı karşıya kaldı.
“Terör” konusu, Türkiye’nin hep yumuşak karnı olageldi ve bir kere bu kavram gündeme ağırlığını koyunca ipin ucu zaten iyice kaçtı Türkiye’de.
Bilindik bir fıkra; cehennemde bir tek Türkiye’den olanların kazanının başında zebaniler yokmuş, çünkü Türkiye’nin insanları, kazandan dışarı hamle edeni aşağı çekerek, birbirlerini batırarak zaten herkesin kazana mahkûm kalmasına neden oluyormuş.
Şimdi de, Bugün, Kanaltürk ve Millet gazetesi-TV kanallarına reva görülen “ham yapma” hamlesinde, “birbirimizin zebanisi” olmayalım: bunu hep yapıyor ve kendi başımıza bir şey gelince de, yalnızlığa lanet ediyoruz.
Şeytanın bacağını kırma zamanı şimdi.
Belki, içinde bulunduğumuz durumun vahametinin farkına gerçekten varırsak, günahkâr- masum, ayrımsız düştüğümüz cehenneme mahkûm, hazin ve korkunç hâlimizden kurtulabiliriz. Benim de umudum bu.
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTOysa Her Şey Çok Farklı Olabilirdi… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTrump Nobel'i alıp barıştan kaçarsa 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTutuklama tutkusu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuTürkiye neden bu kadar siyasi? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUUyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar indiyse… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm sürecinde bazı işaretler 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYargıda “Kin” motivasyonu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBorsada vurgun nasıl yapılır? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖzgür Önderlikten , Özgür Topluma; 9 Ekim Komplosuna Karşı Halkların Demokratik Direnişi... 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAteş hattında bir ülke: Suriye sahnesinde Türkiye 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaYPG silah bırakır mı? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyon, bir temel hak olan mülkiyet hakkının ihlali ve öneriler 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDevletin sahipleri ve DEM Parti! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin geleceği giderek daha az tartışılırken… 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREkonomide akıldışılık sona erdi mi? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman ülkelerde adalet yok ama adalet masalları çok güzel! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÇözümde tümseklere rağmen tekerlek dönüyor 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRTürkiye yeniden karanlık film günlerine mi dönüyor? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezFenerbahçe'nin Yeni Yönetimine İlk Açık Mektup 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Kim bu Devlet Büyükleri?” 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAGerçek sanık sandalyesinde 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer balkonuna havuz yapılan rezaletin perde arkası! Buna nasıl izin verildi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“DEVLETİ ZENGİN”,”VATANDAŞI AÇ VE YOKSUL” ÜLKE… 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Trumpizm’in güç gösterisi nereye kadar? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİYapıttan Yapana: Zatî olana yolculuk 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKaan’ın motorları ve bir soru: Türkiye’nin F-35 alması şart mıdır? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’dan sonra AKP dağılır 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin sosyal devletin rolünün yeniden inşası kaçınılmaz 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayOVP’nin iç çelişkileri ve stratejik yönelimi 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNGazze Planı: Bölgesel teslimiyete giriş 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANFotoğraflar tarafsız değil 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraDevlet Millet Kucaklaşması 5.10.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2025
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024