Sezin ÖNEY
İnsan, bir kamuoyu araştırmasını bir solukta okur mu? Valla ben okudum; son sayfasına gelene kadar soluk soluğa hem de. Metropoll’un Şubat ayı “Türkiye’nin Nabzı” raporu, Türkiye’de siyaset ile ilgilenen herkesin ilgisini çekecek, “neyin neden olduğunu ve olabileceğini” anlamasını sağlayacak bir çalışma. Bu ülkenin psikolojisi, kalbi ve zihniyetinin fotoğrafını daha iyi çekebilen bir araştırmaya ben rastlamadım açıkçası-ki, çok kolay övmem.
Siyaset, algıları yönetme sanatı; özellikle de Türkiye’de bu böyle. Politikanın, algıları idare kadar, “sorun çözme” gibi de yetisi olması beklenir. Ama gözüken o ki, Türkiye’de algıları yönetmek yetiyor.
“İç ve dış düşmanlar” gibi, günlük hayatta deneyimlenmeyen, soyut algılardan son derece somut, günlük deneyimlere dayanan ekonomik algılara, var olan ve potansiyel liderlerin siyasi geleceklerinden partilerin şu anki ve gelecekteki olası destek seviyelerine dair her türlü veri, Metropoll’un raporunda mevcut.
Bu yazıda, raporun kendi analizlerini kullanmayacağım: sadece rapordaki verilere bakınca, benim ne düşündüğümü, tamamen kişisel öngörülerimi dile getireceğim. Raporun kendisinin de son derece dikkat çekici yorumları ve vurguları var satır aralarında...
Benim rapordan hareketle, zihnimde canlanan Türkiye siyaseti fotoğrafı şöyle:
-AKP ve Erdoğan, bir numaralı oyun kurucular. Erdoğan da, Metropoll’un yöneticisi Özer Sencar’ın da kendisinin bana ifade etmiş olduğu gibi, AKP’nin hem başlıca kazandıranı, hem de başlıca kaybettireni. Benim rapordaki verilere bakınca açıkça gördüğüm, milliyetçi çizgideki oyların AKP ve dolayısıyla Erdoğan için siyasi geleceği belirleyecek kilidi oluşturduğu. Tabii, Erdoğan’ın politik kariyerinin geleceği demek, Türkiye’nin siyasi geleceği demek. Daha da iddialı bir yorumla, MHP seçmeninin AKP-Erdoğan destekçisi olan veya olabilecek kesiminin oranı, ülkenin kaderini de belirleyebilir.
-Ülkede, AKP seçmeni profili dışında kalanlar, sadece memnuniyetsiz değil, fazlasıyla da tedirgin. “Zarar görme” korkusu, milliyetçiler de dahil oldukça yaygın bir endişe. Benim başka raporlardan verilerden hareketle yapacağım yorum, ne yazık ki, Türkiye’de can ve mal konusunda “endişesizliğin” ancak arkasında ‘silahlı güç’ veya ‘iktidar gücü’ desteği hissedenlere özgü bir lükse dönüşmeye başladığı. Yani, Kürt milliyetçileri ve AKP seçmeni dışında toplumun her kesiminin kendisini korunmasız hissettiği, canı ve malına dair tehditlere yönelik korku ve endişe içinde olduğu.
-AKP seçmeninin kendisi için belirleyici olacak ise, parti içindeki muhalif kanat. Özellikle, Abdullah Gül’ün tavrı, yönelimi sanıldığından çok daha fazla şeyi belirleyebilir. Son dönemde gündeme gelen ‘muhalif’ AKP’liler, şu aşamada iktidar olamazlar belki ama iktidara kimin geleceğini tayin edebilirler. Hatta şöyle söyleyeyim: “Muhalif”, “eski AKP” partisi kurulsa, şu an MHP’ye oranla yüzde 10 barajını aşması, çok daha garanti olur. Kaldı ki, Kürt seçmenin, HDP dışında bir yönelimi olacaksa, bunun yeni bir sağ partiye doğru olması çok muhtemel gözüküyor: Abdullah Gül ve diğer AKP’li aktörler bir yeni parti kursa, Kürtlerden oy alırlar gibi gözüküyor. Tüm bu potansiyel, başkanlık sisteminin kaderinin Bülent Arınç ve Abdullah Gül’ün elinde olduğunu düşündürtüyor insana...
-Herhalükarda, Sağ kanatta yeni bir parti kurulsa veya MHP’de bir lider değişikliği yaşansa, başkanlık sistemi projesi de rafa kalkabilir. Şu an, AKP , MHP’den sağa kaymış durumda. Bu da, zaten bir “endişeli muhafazakarlar” kitlesinin de oluşması anlamına geliyor. AKP seçmeni arasında, “iyi düşünelim de iyi olsun” gibi optimizmini korumak isteyenler var gibi gözüküyor. Bununla beraber, Cumhurbaşkanı Erdoğan, algıları yönetmekte ve yönetilebilecek algıları teşhis konusunda son derece başarılı: onun ‘dış düşmanlar’ söyleminin, öne sürdüğü tehdit algılarının (PYD gibi) toplumda ciddi bir karşılığı var. Fakat, bir yandan da, tüm korkuları ve tehdit algılarına rağmen, demokrasi ve özgürlükler özlemi ağır basan bir toplum var karşımızda. Yani, kısa vadede, AKP’nin sağın sağına kayması, Kasım’daki gücünü korumasına yol açabilir. Fakat, uzun vadede bu kayış, Türkiye’de, Avrupa’da örneklerini gördüğümüz tarzda bir “aşırı sağ” görüşün ideolojik olarak tam teşeküllü biçimde karşımıza çıkmasına da neden olabilir.
-Soldan hiç bahsetmedik: zaten, gelmiş geçmiş tüm araştırmalarda, Türkiye’de Sağ seçmen kitlesinin ağır bastığı açıkça gözleniyor. Daha da, Sağ’a çeken bir ülkede, Sol ne yapabilir? CHP ve HDP’nin, ülkenin kaderinde rol oynama gibi bir hedefleri olacaksa, Sağ-Muhafazakar kesimin oylarına oynamaktan vazgeçmeleri lazım. Zaten iyiden iyiye Sağ’a çeken bir ülkede, ‘Sol’un daha tercih edilebilir bir Sağ’ haline dönüşmesine imkan yok. Ama Sol, “ahlaki ağırlığın adresi”, “siyasetin değerlerini belirleyen kıstasa” dönüşebilir. O zaman da ne mi olur? Milliyetçilik, dışlayıcı değil kapsayıcı olacak biçimde yeniden tanımlanır, demokrasi ve özgürlüklerden yana olan toplumun yarısından fazlası, belirleyici güce dönüşür. Sol da, artık her kim tarafından temsil ediliyorsa, ‘ahlaki liderliğe’ sahip olur.
SEZİN ÖNEY / HABERDAR
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTOysa Her Şey Çok Farklı Olabilirdi… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTrump Nobel'i alıp barıştan kaçarsa 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTutuklama tutkusu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuTürkiye neden bu kadar siyasi? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUUyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar indiyse… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm sürecinde bazı işaretler 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYargıda “Kin” motivasyonu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBorsada vurgun nasıl yapılır? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖzgür Önderlikten , Özgür Topluma; 9 Ekim Komplosuna Karşı Halkların Demokratik Direnişi... 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAteş hattında bir ülke: Suriye sahnesinde Türkiye 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaYPG silah bırakır mı? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyon, bir temel hak olan mülkiyet hakkının ihlali ve öneriler 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDevletin sahipleri ve DEM Parti! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin geleceği giderek daha az tartışılırken… 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREkonomide akıldışılık sona erdi mi? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman ülkelerde adalet yok ama adalet masalları çok güzel! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÇözümde tümseklere rağmen tekerlek dönüyor 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRTürkiye yeniden karanlık film günlerine mi dönüyor? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezFenerbahçe'nin Yeni Yönetimine İlk Açık Mektup 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Kim bu Devlet Büyükleri?” 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAGerçek sanık sandalyesinde 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer balkonuna havuz yapılan rezaletin perde arkası! Buna nasıl izin verildi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“DEVLETİ ZENGİN”,”VATANDAŞI AÇ VE YOKSUL” ÜLKE… 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Trumpizm’in güç gösterisi nereye kadar? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİYapıttan Yapana: Zatî olana yolculuk 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKaan’ın motorları ve bir soru: Türkiye’nin F-35 alması şart mıdır? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’dan sonra AKP dağılır 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin sosyal devletin rolünün yeniden inşası kaçınılmaz 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayOVP’nin iç çelişkileri ve stratejik yönelimi 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNGazze Planı: Bölgesel teslimiyete giriş 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANFotoğraflar tarafsız değil 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraDevlet Millet Kucaklaşması 5.10.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2025
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024