Sezin ÖNEY
Kuzey Kore lideri Kim Jong-il’in ölümü, Türkiye kamuoyunun birden uzak bir coğrafyayı, Güneydoğu Asya gibi bir yerin varlığını hatırlamasına neden oldu. Oysa, Kim ailesinin genç kuşağından Jong-un’un “hükümdarlığını” üstleneceği bu ülkenin tarihinde, Türkiye’nin de rolü var. 1950’lerin başındaki Kore Savaşı’na Türk Silahlı Kuvvetleri’nden askerler de katılmıştı. Bunun sonucu olarak da Türkiye’nin NATO üyeliğinin kapısı açılmıştı.
Soğuk Savaş’ın buzdan kurallarının konduğu o günlerin ardından 1958-1961 döneminde, dünya bir darbe sağanağına tutulmuş gibiydi. Bu yıllarda, dünya genelinde, özellikle Ortadoğu’dan Asya’ya uzanan coğrafyada, 59 askerî darbe gerçekleşti.
Bugün, halkın iradesinin kendi kaderini yönlendirmediği ülkelerin sayısı, dünya genelinde hızla azalıyor. ABD’li araştırmacılar, University of California Los Angeles’tan (UCLA) Daniel Posner ve Georgia Üniversity’den Daniel Young’ın 2007 tarihli bir çalışması, Afrika’da liderlerin, darbeler, suikastlar gibi “şiddet gerektiren yöntemlerle” görevden uzaklaştırılması “geleneğinin”, giderek sönmekte olduğunu ortaya koyuyor. 1990’lardan, yani Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana, demokratikleşme ve demokrasinin kurumsallaşması, liderlerin göreve seçimler yoluyla gelip, yine seçimler yoluyla görevi bırakması, bir çok köklü sosyal ve ekonomik sorunu olan Afrika’da dahi güçlenen akımlar. Hatta, Posner ve Young’ın araştırmasına göre, üç dönemden fazla koltuğunda kalmak, Afrika liderlerinin de pek cesaret edemediği bir hayal haline geliyor.
Kuzey Kore, Soğuk Savaş’ın iliklerine işlediği, yönetici elitin insanların kaderini yönlendirmeye devam ettiği bir yer olması açısından dünyanın genel gidişatının tersine kürek çeken bir ülke. Ülke, bir yandan, 1990’larda başlayan ve günümüze kadar devam eden bir kıtlığın pençesinde kıvranıyor; 23 milyonluk nüfusundan 900 bin ila 3,5 milyon kişinin bugüne değin kıtlık yüzünden öldüğü öne sürülüyor. Öte yandan, Kuzey Kore, dünyanın en büyük ordularından birine sahip. Nüfusun neredeyse üçte biri asker.
“Songun”, yani “Ordu söz konusuysa, gerisi teferruattır” politikası, ülkenin kaynaklarından aslan payını, Kore Halk Kuvvetleri diye anılan güvenlik güçlerinin almasına neden oluyor. Çünkü, 1953’te Kuzey ve Güney Kore’yi halen ayıran sınırların mühürlendiği “sözde ateşkes”ten bu yana, aynı ülkenin iki yarısı halen, fiilen savaşıyor.
Güneydoğu Asya ve Pasifik bölgesi, zaten Çin’in ağırlık verdiği silahlanma politikası nedeniyle, askerî harcamaların hızla arttığı bir coğrafya. 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana, çatışmalarda tek bir askeri ölmeyen ve öldürmeyen, “pasifist” bir ülke olacağı Anayasası’na çivilenen Japonya bile, yılda 56 milyar dolar “savunma” harcaması yapan bir ülkeye dönüştü.
Bölgede silahlanma çılgınlığını tetikleyen Çin’in nasıl bir askerî güce dönüştüğü ise, Pekin’in kendisi dışında herkes için muamma.
Bölge, belki de, bugün karmaşa içindeki Ortadoğu’dan çok daha tehlikeli sularda yol alıyor.
Tam da böylesi soru işaretleri ile dolu bir ortamda, ABD’nin başkentinde bir üniversitede bir grup lisansüstü öğrencisi, bir “çılgın projeye” kafayı taktılar. Çin’in yeraltında inşa etmekte olduğu ve nükleer silahları ile elindeki son teknoloji ürünü füzeleri gizlediği tünellerle ilgili bilgi toplamaya başladılar. Bir düzine öğrencinin, Çin’in askerî olarak kendine nasıl bir rota çizdiğini ve bunun dünya dengelerini nasıl etkileyeceğini, savaş değil barış adına sorgulamak için gerçekleştirdiği “Asya Silahlarının Kontrolü Projesi”, Pentagon’un bile elinde olmayan bir bilgi bankası haline geldi.
Çalışma, dil hakimiyeti olan sivillerin isterlerse ulaşabileceği “sıradan” kaynakları kullanması açısından da son derece enteresan.
Bilgiye ulaşmanın, internet başta olmak üzere, artan iletişim imkânları nedeniyle oldukça kolaylaştığı günümüzde, asker-sivil ilişkileri de değişiyor.
Türkiye’de artan teknolojik imkânların getirdiği değişimi şimdiye değin, daha çok, sızdırılan gizli kayıtlar ve belgeler biçiminde yaşadık.
Ancak, günümüzde, sivil-asker ilişkilerine dair her detayın, kamuoyunda üzerine anlamlı tartışmalar yaparak, “naftalinli strateji uzmanlarının” nezaretinde değil, gerçekten bilgi ve dünyaya yönelik vizyon sahibi uzmanların katılımıyla yeniden belirlenmesi gerekiyor.
Mesela, Türkiye’nin kendisine, bölgeye ve dünyaya silah satan, bir “üretici ülke” haline gelmesi, geleceğimizi nasıl etkiler? Zaten uzadıkça uzayan bir savaşın içerisindeyken, “silaha” daha da bağımlı ve endeksli bir ülkeye dönüşmenin anlamı nedir?
Bu konuların konuşulmasının, Türkiye’de ordunun nasıl şekilleneceğine ilişkin kararların verilmesinde de, siviller, özellikle de barışçı sivillerin kilit rol oynamasının artık zamanı geldi. Yoksa, sadece üniformalı ve üniformasız şahinlerin dediği olmaya devam edecek.
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTOysa Her Şey Çok Farklı Olabilirdi… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTrump Nobel'i alıp barıştan kaçarsa 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTutuklama tutkusu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuTürkiye neden bu kadar siyasi? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUUyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar indiyse… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm sürecinde bazı işaretler 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYargıda “Kin” motivasyonu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBorsada vurgun nasıl yapılır? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖzgür Önderlikten , Özgür Topluma; 9 Ekim Komplosuna Karşı Halkların Demokratik Direnişi... 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAteş hattında bir ülke: Suriye sahnesinde Türkiye 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaYPG silah bırakır mı? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyon, bir temel hak olan mülkiyet hakkının ihlali ve öneriler 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDevletin sahipleri ve DEM Parti! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin geleceği giderek daha az tartışılırken… 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREkonomide akıldışılık sona erdi mi? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman ülkelerde adalet yok ama adalet masalları çok güzel! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÇözümde tümseklere rağmen tekerlek dönüyor 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRTürkiye yeniden karanlık film günlerine mi dönüyor? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezFenerbahçe'nin Yeni Yönetimine İlk Açık Mektup 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Kim bu Devlet Büyükleri?” 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAGerçek sanık sandalyesinde 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer balkonuna havuz yapılan rezaletin perde arkası! Buna nasıl izin verildi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“DEVLETİ ZENGİN”,”VATANDAŞI AÇ VE YOKSUL” ÜLKE… 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Trumpizm’in güç gösterisi nereye kadar? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİYapıttan Yapana: Zatî olana yolculuk 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKaan’ın motorları ve bir soru: Türkiye’nin F-35 alması şart mıdır? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’dan sonra AKP dağılır 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin sosyal devletin rolünün yeniden inşası kaçınılmaz 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayOVP’nin iç çelişkileri ve stratejik yönelimi 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNGazze Planı: Bölgesel teslimiyete giriş 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANFotoğraflar tarafsız değil 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraDevlet Millet Kucaklaşması 5.10.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2025
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024