Sezin ÖNEY
Nasıl bir his; üç aşağı bir yukarı biliyorum.
Benim de ailemin evi bir zamanlar, alevler arasında kalmıştı...
Çocukluk anılarımdan biri; deniz kıyısında, ateşin tüm tanıyıp bildiğiniz her şeyi yutmasını izlemek... Her yeri saran ateş dışında çok anımsadığım bir şey yok o geceden.
Annem, evin yanmaması dualarıyla son dakikaya kadar içeride kalmıştı; o kısmı, belki de sonradan çok anlatıldığı için, iyi de hatırlıyorum.
Gerçekten de evimiz, tüm çevresi yanarken, buzlu serin bir avuç içinde kalakalmış gibi sapasağlam kalmıştı. Tüm o devâsâ yangının alevli sıcağı, sadece nefesini hissettirip gelip geçmişti.
Çocukluğumun geçtiği Ege'nin en şiddetli yangın anısı olarak bu kazındı belleğime; ama her yaz olurdu yangınlar.
Yakın veya uzaklarda; yakın köylerde veya karşı adalarda – sürekli yangınlar, yangınlar...
Yangınların olduğu yerlerde, ertesi yıllarda da siteler, evler; kısacası yeni imar alanları...
Belki de, yangın ve ateş dolu bu çocukluk anılarının harareti nedeniyle, ben bugün şimşekler çakan, yağmurlu ve serin havalara tutkunum.
Evimizin tüm çevresini yakan o yazki yangının gecesini çok net anımsayamasam da, yangın sonrası günleri çok çok iyi hatırlıyorum. Akrepler, yılanlar, çıyanlar ve yangın mağduru olup da “hayatta kalan” herkes – çevreye, denize yağan küller ve zehirliler, yeraltı dünyası... Nasıl da akın etmişlerdi evimize...
Annemi bir akrebin soktuğunu; cebine kadar giren bu akreple, “cepteki akrep” diye dalga geçtiğimizi hatırlıyorum.
Belki de, bugüne kadar Ege veya hiçbir yerde, deniz-güneş hayali kurmamamın böyle de bir geçmişi var.
Yangınlar yangınlar... Çocuk olarak, sevip dolaştığım, ayağımı bastığım yerlerin sürekli yanmasının böyle de bir yası var.
Ne kadar soğuk, ne kadar serin, ne kadar bulutlu, ne kadar fırtınalı, ne kadar serin; o kadar güzel.
Yağmur geldikçe, yağdıkça, kurtuluş da geliyor gibi bir his belki de...
Yunanistan'daki yangının önce büyüklüğünü algılayamadım; ancak, ilk resimler bile bana geçmişin anılarını getirdi. Önce ilk dumanlar, alevler, haberler; sonra da günler günler süren yakılış, yangın...
İlk haberi alıp da, resimleri ilk gördüğümde düşündüğüm; “ev sahibi olmayın”, “ev sahibi olmak can yakıyor.”
Ne anlamı var – ben de bilmiyorum; bilinçaltı oyunu belki de.
Tabii ki, mesele “ateşin düştüğü yerde” olmak değil.
Ateş, her yerde.
Elbette, Yunanistan'da yaşanan, benim çocukluğumun Ege Bölgesi'nde gördüğüm yaşadığımın çok daha beter biçimde üzerinde bir ağır dehşet... İklim değişti, çevre değişti; hepimiz çok daha “yanabilir” hâldeyiz. Çarpık kentleşme ile beraber gözlerimizi ısrarla yumduğumuz bir “küresel iklim değişimi kâbusu” var.
Geçmişte, yangınlar çok daha kolay kontrol altına alınabilirdi; çünkü gerçekten de kontrol altına almayı mümkün kılacak teknoloji ve imkânlar kısıtlı idi.
Geçmişte, “felaketlerden” istifade etmek isteyenler kaide değil istisna olabiliyordu. Bugün; sadece felaketleri yaratanlar değil ardından istifade etmek isteyen bir sürü akrepler var. Her şeyden önce de, aslında hepimizin “kurbanı” olmakta olduğumuz bir “küresel iklim değişikliği gerçeği” var. Bir şekilde, sürekli erteliyoruz bu gerçekliğe inanmayı...
Evet; “suyun öte yakasında”, Yunanistan'ın başkenti Atina'nın çevresini yalayıp yutan yangınlarda sadece 100'e yakın, belki de daha fazla insanın canı yitmedi. “Suyun bu yanını” da etkileyecek bir insanlık ve çevre felaketi meydana geldi.
Aslında, yaşadıklarımız ve problemlerimizle bir bütünüz.
Dürüst olmak gerekirse, 19. yüzyıl doğumlu şair Konstantinos Kavafis'in, Türkiye'de çok sevilen şiiri, “Şehir”i çok “kaderci”, çok “determinist” buldum hep...
Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın.
Bu şehir arkandan gelecektir.
Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın,
aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.
Başka bir şey umma --
Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,
öyle tükettin demektir bütün yeryüzünü de.
Belki de bu yüzden, hiç de adını telaffuz edemedim. “Kava-fi”, “Kava-fi-dis”? “Kavafis”?
Tüm çocukluğu, ilk gençliği, gençliği ve ötesi, şehirler, coğrafyalar ve daha da ötesi, savruluş dolu, kırılmalarla imzalı tarihler ile örülü Kavafis'in acıları, travmaları da bu havzaya, bölgeye özgüydü belki de...Ve hattâ, 20. yüzyılın nesillerine...
Bedelli askerlik, 1 Ocak 1994'e kadar uzanmış diyorlar; mesele de galiba; bu yüzyıl ile bir öncekinde kalan ısrarlı köklerimizde...
Coğrafya, bölge ve insanlığımızın sorunlarının ortaklığını anımsamayı, 21. yüzyıl nesline emanet etmek de bir ümit mi, yoksa kaçış mı bilemiyorum.
Arkamızdan gelecek bir “şehir” veya hiçbir şey de olmayınca aklımız başına gelecek galiba...Veya o zaman da, bir şair çıkar yüreğini dizelerle zırhlayacak; bizler şiirleri okurken, yangınları yakacak geleceği harlayacak siyasi ateş de bulunur. Bu döngü devam eder; etmeyebilir de.
Hayır – bu şehir arkamızdan gelmeyecek; biz, onun önünden gideceğiz. Her yerde, o şehir, bu şehir; biz bizeyiz çünkü.
Kül de biziz, ateş de, yağmur da...
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTOysa Her Şey Çok Farklı Olabilirdi… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTrump Nobel'i alıp barıştan kaçarsa 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTutuklama tutkusu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuTürkiye neden bu kadar siyasi? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUUyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar indiyse… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm sürecinde bazı işaretler 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYargıda “Kin” motivasyonu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBorsada vurgun nasıl yapılır? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖzgür Önderlikten , Özgür Topluma; 9 Ekim Komplosuna Karşı Halkların Demokratik Direnişi... 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAteş hattında bir ülke: Suriye sahnesinde Türkiye 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaYPG silah bırakır mı? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyon, bir temel hak olan mülkiyet hakkının ihlali ve öneriler 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDevletin sahipleri ve DEM Parti! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin geleceği giderek daha az tartışılırken… 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREkonomide akıldışılık sona erdi mi? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman ülkelerde adalet yok ama adalet masalları çok güzel! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÇözümde tümseklere rağmen tekerlek dönüyor 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRTürkiye yeniden karanlık film günlerine mi dönüyor? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezFenerbahçe'nin Yeni Yönetimine İlk Açık Mektup 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Kim bu Devlet Büyükleri?” 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAGerçek sanık sandalyesinde 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer balkonuna havuz yapılan rezaletin perde arkası! Buna nasıl izin verildi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“DEVLETİ ZENGİN”,”VATANDAŞI AÇ VE YOKSUL” ÜLKE… 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Trumpizm’in güç gösterisi nereye kadar? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİYapıttan Yapana: Zatî olana yolculuk 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKaan’ın motorları ve bir soru: Türkiye’nin F-35 alması şart mıdır? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’dan sonra AKP dağılır 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin sosyal devletin rolünün yeniden inşası kaçınılmaz 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayOVP’nin iç çelişkileri ve stratejik yönelimi 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNGazze Planı: Bölgesel teslimiyete giriş 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANFotoğraflar tarafsız değil 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraDevlet Millet Kucaklaşması 5.10.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2025
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024