Sezin ÖNEY
Bir kişi her şeyi değiştirebilir mi?
Elbette değiştirebilir... Bunun canlı örneğini kendi hayatlarımızda yaşıyoruz zaten. Ve büyük ölçekte de dünya politikasında.
Bir insanın her şeyi değiştirebileceğine inanıyoruz; ama bu değişimin sadece negatif biçimde olabileceği karamsarlığı daha yaygın gözüküyor. Oysa değişim, en beklenmedik yerden geliyor ve bir kişi gerçekten de her şeyi değiştirebiliyor.
Slovakya'da 30 Mart günü başkanlık seçimleri vardı; farklı bir şey yaşandı. Sandıktan yeni biri; ülkenin ilk kadın devlet başkanı çıktı: Zuzana Čaputová. Bana göre işin en kıymetli yönlerinden biri, Čaputová'nın seçimler ertesi ilk yaptığı şeyin, bu aralar dünyanın her yerinde fena hâlde hırpalanan bir mesleğe; gazeteciliğe onurunu geri vermeyi amaçlayan, bu mesleğe saygı duruşunda bulunan bir jest olması idi. Čaputová, seçim gecesi ilk iş olarak, 21 Şubat 2018'de öldürülen araştırmacı gazeteci Ján Kuciak'ın anısına saygı duruşunda bulundu ve onun hatırasına bir mum yaktı. Čaputová'nın seçim zaferi gecesi jesti ötesinde, kısa bir süre önce siyasete atılmasının en büyük nedenlerinden biri, Kuciak ve nişanlısı Martina Kušnírová'nın karanlık bir cinayete kurban gitmesi.
Kuciak, öldürülmeden önce, İtalya'nın Calabria bölgesinden yayılan mafya örgütü ‘Ndrangheta ve Slovakyalı politikacılar arasındaki ilişkileri araştırıyordu. Daha önce de, dönemin başbakanı Robert Fico'nun lideri olduğı iktidar partisi Yön-Sosyal Demokrasi Partisi'nin (Smer – sociálna demokracia) içinde bulunduğu yolsuzluk olaylarını araştırıyordu. Kuciak'ın öldürülmesi ertesi Slovakya halkında iktidara karşı ortaya çıkan tepki, aşırı milliyetçi söylemler benimseyen, yolsuzluk skandallarına adı karışan Robert Fico'nun 2006'dan beri neredeyse kesintisiz süren başbakanlığının sonunu getirdi.
Bir kişinin "her şeyi değiştirebildiğine" ilişkin Slovakya'daki bir örnek de, Kuciak'ın meslektaşlarından birinin gerçekleştirdiği eylem oldu: Kuciak'ın yaşıtı gazeteci Peter Nagy, cinayetin haberini ilk duyduğu zaman şoka girdiğini ve kendisini çok çaresiz hissettiğini dile getiriyor. Ancak, ilk şokun ardından büyük bir öfke hissetmiş ve hissettiği kızgınlık da onu harekete geçirmiş. Özellikle de, hükümetin ve güvenlik güçlerinin cinayetle ilgili herhangi bir dişe dokunur tepki vermemesi, Nagy'a bu gibi olayların benzerlerinin yaşanabileceğini düşündürmüş. Ve harekete geçmiş Nagy: Facebook üzerinden bir yürüyüş örgütlemeye başlamış. Bu yürüyüş organizasyonu da, Slovakya'nın tarihinin en büyük gösterisine dönüşmüş.
Şimdi başkan seçilen Čaputová da, o yürüyüşe katılanlardan...
Elbette Slovakya, yaklaşık 5.5 milyon nüfuslu oldukça küçük bir ülke. Čaputová'nın tek başına, küçük Slovakya'nın da ufak bir ülke olarak, değil Avrupa kendi bölgesinde bir "değişim rüzgârı" estirebilmesi mümkün mü?
Yaklaşık 10 milyon nüfuslu Macaristan'ın, Viktor Orbán liderliğinde tersten estirdiği rüzgârlara bakılırsa neden olmasın? Yeni medya araçlarının yarattığı "çarpan etkisinin" gücünü de hesaba katarsak, pozitif veya negatif biçimde ilham kaynağına dönüşmenin son derece mümkün olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Bu açıdan, hiçbir örnek "çok küçük" sayılıp azımsanamaz; mesele "ilham kaynağı" olabilmekte.
Čaputová'nın kendisi, belli ki bir "değişim rüzgârı" estirme niyetinde... Kendi ifadesiyle seçilmesi, "sadece Avrupa Birliği'nde değil, Avrupa genelinde ve hatta ötesinde de, yolsuzlğa karşı savaşan, özgürlükçü örnekleri cesaretlendirebilir ve başka ülkelerdeki olumlu örneklerin de önünü açabilir."
Kutuplaşmanın panzehiri "taze kan siyasetçi" mi?
Seçimlerden henüz birkaç ay öncesine kadar çok bilinen bir isim değildi Čaputová... Bu açıdan, son dönemde yıldızları parlayan "yeni tür siyasetçilerin" bir örneği: araştırmalara göre, özellikle kutuplaşmanın yüksek olduğu ortamlarda, siyasetin dışından gelen ve adları az bilinen siyasetçiler daha başarılı oluyor. Şikago Üniversitesi'nin Harris Kamu Politikası Okulu'ndan (University of Chicago Harris School of Public Policy) Profesör Peter Buisseret'in araştırması, "aşırı kutuplaşmış" gergin ortamlarda, politikanın dışından gelen isimlerin veya fazla tanınmamış kişilerin seçilme şansının daha yüksek olduğunu ortaya koyuyor.
Buisseret'nin Pittsburg Üniversitesi'nden Richard Van Weelden ile beraber 2018'de gerçekleştirdiği araştırmaya göre:
--Partiler arası kutuplaşmanın yoğun olduğu ortamlarda, ya bu partilerin dışından gelen isimler veya bu partilerden olup da, klasik parti politikaları dışından bir çizgisi olan tanınmamış veya yeni siyasetçilerin seçmenlerden destek bulması daha olası.
--Yeni isimler, özellikle de böylesi kutuplaşmış ortamlarda, siyasetin uzun zamandır içinde yeralmış, merkez bir partinin/sistem partisinin gelenekselleşmiş siyasetçilerine karşı yarışıyorlarsa büyük başarı elde ediyorlar.
--Siyasetin merkezinin dışından gelen veya az bilinen/yeni isimlerin en büyük özelliği, kutuplaşmayı aşmayı başarmaları: adayı oldukları partiye karşı olanlar bile, onlara oy vermeyi seçebiliyor. Partilerinin klasik tabanlarına hitap edebildikleri gibi, partilerden bağımsız çizgilere sahip olarak da kabul ediliyorlar.
--"Yeni" adaylar genelde, partilerince veya bir hareket tarafından özellikle belirlenip görevlendirilmiyorlar; daha ziyade, adaylıkları bir dizi tesadüf sonucu kesinleşiyor.
Yeni Siyasetçiler: "Samimi" ve "Gerçek" Algısı
Kutuplaşmış ortamlarda "eski isimlerin" yarattığı etki, toplumsal zıtlaşmaların yarattığı yükü anımsatmak gibi gözüküyor; yeni isimlerse, çizgileri ne olursa olsun seçmene kutuplaşmayı unutturan "taze kan", "yeni bir soluk" hissi veriyorlar. Siyasetin kanıksanmış, politikanın gediklisi isimlere nazaran, "samimiyet" ve "gerçeklik" gibi kişisel özelliklere sahip addediliyorlar.
Buisseret ve Van Weelden'in araştırmasının sonuçları, tabii Türkiye'deki yerel seçim tablosunu da anımsatıyor. Türkiye de, kesif bir siyasi kutuplaşma iklimi altında yaşayan bir ülke: nerede, "denenmemiş", yeni veya görevde olmayan bir isim varsa, "kutuplaşmayı aşmanın formülü" olarak seçmenlerce içgüdüsel biçimde tercih edilmiş olabilir.
Aslında, "taze kan" adayların başardığı, doğru zamanda doğru yerde doğru kişi olmak: siyasetçilik kumaşı, kendini en beklenmedik yer ve zamanda belli ediyor. Elbette, doğru zaman-doğru yer bileşimi kadar, "doğru insan" olmak da önemli: politik yetenekle beraber çabuk tüketilmeyecek bir kişisel birikimin sahibi olmak da...
Čaputová örneğine baktığımızda, tecrübeli bir avukat olduğunu ve onun da ötesinde, çevre konusunda önemli kampanyalara imza attığını görüyoruz. Özellikle de, kendi memleketi olan, ülkenin güneybatısındaki Pezinok kentinde çevreye zehir saçan bir çöplüğün kapatılması için gerçekleştirdiği başarılı kampanya, gerçekten de Čaputová'nın dirayeti sayesinde başarıya ulaşmış bir örnek. Tam 14 yıl, bu çöplüğün kapatılması için bıkmadan usanmadan mücadele eden Čaputová, sonunda hedefine ulaşmış. Ve 2016'da, çevre aktivizmi konusundaki en prestijli ödüllerden biri sayılan Goldman Çevre Ödülü'nü kazanmış.
Čaputová'nın kampanya sloganının, "Kötülüğe karşı dur" olduğunu anımsatalım. Popülizmin, dünya siyaseti genelinde etkisini artırdığı bir dönemde, bu tarz bir sloganın seçmende yankı bulması zor değil. Popülizmin doğası, temelde "ahlâkçı": siyaseti, "iyi ve safkan halk" ile "kötü ve yoz elitler" arasında bir çatışma/savaş olarak kurgulayan popülizm, ister istemez toplumların tüm siyaseti algılayışını "iyiler ve kötüler" arasında geçen bir çekişme olarak yeniden şekillendiriyor.
Čaputová örneği çizgisindeki "taze kan" adayların farkı, "kötücül" değil, "pozitif" dil, yönelimleri ön plana çıkarmaları. İlginç bir şekilde, hem kutuplaşmanın sonucu, kutuplaşmaya tepki olarak ortaya çıkıyorlar; hem de, "kötülere karşı iyileri" temsil ettikleri algısıyla, yeni bir bloklaşma yaratıyorlar: ancak bu kez fark, "eski kutuplaşmanın" sınırlamaları ve duvarlarının aşılıp, "ümit" üzerinden yeni bir düzlem oluşabileceği inancını yaymaları, bu inançla yükselmeleri. Bir anlamda, "eski kutuplaşmadan" özgürleşmeyi, eskiyi geride bırakmayı sembolize eden bir "ilham kaynağı" olmaları.
Son kertede, asıl "ilham" ise, toplumların kendilerinde-değişmeyi gerçekten arzulayan, "iyiye" veya "kötüye" doğru bir şekilde değişiyor. "Taze kan" politikacıların asıl başardığı ise, toplumlardaki değişim potansiyelini açığa çıkarmak. Bir kişi işte, böyle "her şeyi değiştiriyor."
Yazarlar
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciPahalılık turisti de vurdu... 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTuhaf yasa maddeleri 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanGenel Yapay Zeka aslında bir büyük yalanın mı adı? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENDiyanet iğneyi çuvaldızı kendisine batırırsa… 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAKürt Halkı: Barışın ve Demokratik Toplumun Evrensel Öncüsü... 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün10 yıl sonra nasıl bir Türkiye? 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKKM kalktı, müjde! 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENeler olacağını bilmek 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluDemokratikleşme paketleri beklenirken hangi kanunlar gelecek? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRİddia: Ziraat’te ‘Gizem B. skandalı’! “Günooo kızlar… Paralar sizin için yükleniyor” 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcı, sosyalist ve milliyetçi bir düşünür 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMete Tunçay mı yanılmıştı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNSuriye’de dahil olunacak bir ordu var mı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBir hâkim Caprio'muz niye yok? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUAklını başına, vicdanı kalbine toplasan ya! 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKeser döner sap döner… 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir Devletin ve Toplumun İçten İçe Çözülüşü 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın gerekleri, Cumartesi Anneleri ve Ablam… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYargı, Mafya ve Beyaz Toros… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Alevi Hakları… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANBelediye başkanları ne yaptıklarının farkında mı? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan24 yıl sonra CHP’ye muhtaç hale gelmek… 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSeyfettin Çilesiz’in çilesi 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024