Yıldıray OĞUR
Avrupa Birliği Araştırmacı Gazetecilik Ödülleri, geçen hafta İstanbul’da Cezayir Lokantası’nda düzenlenen bir törenle sahiplerini buldu.
Güneydoğu Avrupa Profesyonel Medya Ağı’nın (Türkiye, Arnavutluk, Makedonya, Karadağ, Sırbistan, Kosova ve Bosna-Hersek’te yürütülen bir proje kapsamında) desteğiyle Bağımsız Gazetecilik Platformu Punto 24 tarafından verilen ödülün Prof. Yasemin İnceoğlu, Prof. Arzu Kihtir, Tuğrul Eryılmaz, Hasan Cemal ve Cengiz Çandar'dan oluşan ‘bağımsız’ jürisi 2014 yılı büyük ödülünü 3 Ocak 2014 tarihinde Radikal gazetesinde yayınlanmış olan 'TIR tutanağı' başlıklı haberiyle Fatih Yağmur'a verdi.
Türkiye birincisi, Guardian Vakfı başkanlığındaki bir heyetin seçeceği bölge birincileri arasına girerse Londra’da ağırlanacak. Ödüllerin veriliş amacı harika; “araştırmacı habercilerin başarılarını görünür kılıp ödüllendirmek, sorgulayıcı ve bağımsız haberciliğin kalitesinin yükselmesine yardımcı olmak...”
O halde gelin siyasi kavgalarda sopa haline getirilmiş, yerlerde sürünen Türkiye gazeteciliğinin çok ihtiyaç duyduğu bu amaca biraz katkı yapalım.
Aslında, gazeteci Yağmur’un ilk tır haberi 3 Ocak 2014 değil, 1 Ocak 2014 tarihli. Ödülü esas o ilk haberin alması daha doğru olurdu.
1 Ocak akşam saatlerinde Radikal.com.tr sitesine düşen ilk haberi hatırlayalım (Kendi orijinal Türkçesiyle):
“Hatay’da ‘silah dolu tır’ iddiası: Hatay İl Jandarma Komutanlığı’na gelen ihbarı değerlendiren jandarma ekiplerinin durduğu ve İHH’ya ait olduğu belirtilen bir yardım tırında silah ve mühimmat olduğu ancak iddia ediliyor.”
İstanbul Emniyeti’nden haberler yapan bir muhabirin, Hatay’dan yaptığı bu sansasyonel haber o gece büyük gürültü koparmış, İHH çok sert tepki göstererek haberi yalanlamıştı.
Haber herhalde bu yüzden 2 Ocak tarihli Radikal’in gece baskısına yetiştirilemedi.
AB ödülü alan manşet 3 Ocak günü geldi. “Tır Tutanağı” manşetli haber şimdi yargılanan dönemin Kırıkhan Savcısı Yaşar Kavalcıoğlu’nun istediği gibi durduramadığı tırlarla ilgili tuttuğu tutanak ve Hatay Valisi’nin bunların MİT tırı olduğunu söyleyen yazısından ibaret. Zaten AB’nin kastettiği araştırmacı gazetecilik de tam olarak bu olmalı…
Tabii bir de haberin fotoğrafları var. Şöyle düzeltelim, AB Gazetecilik Ödülü almış haberin fotoğrafları onlar. Manşette yer alan fotoğrafta üzerinde “Kış Yardımı” yazan bir sarı tır görülüyor.
Haklı olarak “yakalanan tır demek bu” diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Bu tırlar 22 Aralık 2013 tarihinde Bursa’dan Suriye’ye yardım için yola çıkarılmış İHH tırları çünkü. Fotoğrafın çekildiği yer de Bursa Merinos Parkı’nın önü…
Yine de AB’nin koskoca bağımsız jürisinin bir yalan habere büyük ödül verdiğini söyleyemeyiz.
Eski yalan haberden geriye kalmış bir fotoğraf sadece?
Haberin sonunda bir cümle de olsa şöyle denmiş zaten: “TIR’ın kendilerine ait olduğu öne sürülen İHH da 'Aracın bizimle ilgisi yok' dedi.”
“Bunu kim öne sürmüştü acaba” sorusu fazla araştırmacı gazeteciliğe girebilir.
Aslında, önce Hatay Kırıkhan daha sonra da Adana’da durdurulan MİT tırları meselesinin araştırmacı gazetecilik için münbit bir vaha olduğu açık. (Ödül versinler diye değil, bağımsız jürinin olay hakkında bir fikri olsun diye) http://www.turkiyegazetesi.com.tr/yildiray-ogur/586454.aspx.
Savcının tutanağını aynen yazmak büyük ödül getiriyorsa, Adana’da tırları durduran ihbarın, Ankara’dan yoldaki şehirlerden hiçbirine değil de Adana’ya ve Adana Jandarması’nın ihbar hattına da değil, Adana Jandarnma İstihbaratı’nın herkesin bilemeyeceği bir numarasına yapılmasını yazmak mega ödülü, bu ihbarı sabaha karşı bir telefon kulübesinden bir sivil gibi yapanın da bir jandarma çavuşu olduğunu yazmak ise herhalde ultra mega gazetecilik ödülünü getirmeliydi.
O ihbarın casusluk filmlerine taş çıkaracak yapılış şeklini yazanın hakkı ise kesinlikle Pulitzer olmalı:
“Uzman Çavuş Gültekin Menge, amiri olan Jandarma Yüzbaşı Hakan Gençer ile buluştu.
Birlikte Menge’nin arabasına binip Ankara Demetevler’de bir kuruyemişçi önüne gittiler.
İddianamedeki kayıtlara göre Yüzbaşı Gençer şapkalı parka, yüzünü belli etmeyen beresiyle kuruyemişçiye girip arabada bekleyen uzman Çavuş’a telefon kartı aldı. Bütün askerî hiyerarşiyi altüst ederek. Savcılık bu anların görüntülerini kuruyemişçi ve çevre dükkanların kameralarından tespit etmişti. Herhalde o kameralar yüzünden ikili, kuruyemişçideki sabit ve hemen yanındaki ankesörlü telefonları kullanmamışlardı. Ankara Emniyeti’nin daha sonra MOBESE'lerden tespitine göre ara sokaklardan Etlik’e doğru uzun mesafeleri katederek kamera görmeyen bir sokaktaki ankesörlü telefonun önünde durdular. Çavuş Menge o ankesörlü telefondan Adana Jandarmasını arayıp ismini vermeden tırların geçişini ihbar etti. Savcılık iddianamesinden:
Bu sırada Şüpheli Yüzbaşı Hakan GENÇER'in arada bir sokak başına gelip çevreyi kontrol ettiği ve Şüpheli Uzman Çavuş Gültekin MENGE'ye gözcülük ettiği, bu hususların tümünün Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün yaptığı tespit çalışmalarında ortaya çıkarıldığı anlaşılmıştır.”
Bu kadar ileri gitmeye gerek yok.
Muhtemelen bu ödülde Türkiye’nin bölgesindeki rakipleri olan Balkan ülkelerinde bir gazeteci için, durdurulan tırlarda görevli 7 MİT görevlisinin telefonlarının bir uyuşturucu madde ve kaçakçılıkla mücadele soruşturmasında dinlenen 29 kişinin arasına serpiştirilip dinlendiğini yazmak bile yılın habercisi olmaya yeter de artardı.
Tutuklanan Jandarmaların devlet sırrı olan MİT'çilerin adları, adresleri ve telefonlarını nereden buldukları sorusuna makul bir cevap veremediklerini ayrıca yazmaya bile gerek yoktu.
Ödülü alan muhabirin MİT tırlarıyla ilgili son haberi de herhalde 2015 büyük ödülüne aday gösterilir:
“19 Ocak 2014 tarihinde durdurulan tırlara, içerisinde MİT personelinin bulunduğu AUDİ marka bir araç refakat ediyordu. Cumhuriyet Gazetesi, arama sırasında güvenlik güçlerince çekilmiş görüntüleri yayınlamıştı. Bu görüntülerde de MİT personelinin bulunduğu aracın bagajında siyah, büyük bir poşet olduğu görülüyor. Görüntülerde, askerler 'toz, eldiven getir' diye sesleniyor birbirine. Görüntüdeki bu detayı sorduğumuz kaynaklar, siyah torba içerisinde yer alan tozun, uyuşturucu madde olduğunu iddia ediyor.”
Sadece silah değil, MİT Suriye’ye uyuşturucu da kaçırıyormuş. Herhalde Esad’ın adamlarını böyle yola getirecekler. “Sorduğumuz kaynaklar böyle iddia ediyor.”
Haberin en sağlam yeri tutuklu olan ihbarcı jandarma çavuşunun MİT'çileri uyuşturucu kaçakçılığı soruşturmasında dinlemiş olması. MİT'çileirn arabasından uyuşturucu çıkarılırsa o zaman tutuklu jandarma çavuş en azından yasa dışı dinlemeden yırtar. Bir gazetecinin haber kaynağına karşı bu kadarcık sorumluluğu olması da AB gazetecilik kriterlerinden olmalı.
Tabii 2015 AB Gazetecilik Ödülü için, Radikal’in sıkı bir rakibi var; Cumhuriyet. İhbarda, soruşturma dosyasında tek satır geçmemesine rağmen bu tırları IŞİD’e giden tırlar diye sunmayı başaran Cumhuriyet’in Genel Yayın Yönetmeni’nin araştırmacı gazetecilikte açtığı çığırın hakkı teslim edilmeli.
Hatta, Avrupalı jüri, Avrupa ülkelerinin, ABD’nin Suriye’deki muhaliflere (Mesela YPG’ye) silah göndermesinin haber değeri olup olmadığını sorgulamazsa Londra’ya kadar yolu var gazeteciliğimizin. Orası olmadı muhakkak Şam’da bir devlet nişanı töreni garanti...
İşte bu büyük gazeteciliği ancak böylesine bağımsız bir jüri fark edebilirdi. Özellikle hakikaten bağımsızlığını kazanmış olmak şart tabii. Başka türlü insanın adını, gazeteciliğini, hatta mevzu Suriye olunca insanlığını, mevzulardan bile bihaber olduğuna aldırmayıp bu kadar yerlerde süründürmesi mümkün olabilir miydi?
Bağımsız bir jüriye sormak lazım...
Yazarlar
-
İsmet BerkanHukuk devletinden uzaklaşmak boşuna değildi, tam da bugünler içindi 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUMerkeziyetçilik bütün kötülüklerin anasıdır! 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURErbil’deki tartışma: Zor yakalanan mı zor olan mı? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERGeri Çağırma Hakkı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVer elini kayyumokrasi 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ1 Eylül Dünya Barış Günü ve toplumsal sorumluluk 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciPiyasaları kim hazırladı? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolSuriye’de haberler kötü 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNYıkıcı korku değil kurucu cesaret 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNYargı İstanbul Yönetimini Görevden Alınca CHP Direniş Kararı Aldı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAUmut Hakkı, Özgürlük ve Demokratik Gelecek: Toplumun Vicdanına, İktidara ve Halklara Çağrı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRT20 Yılda Ne Değişti? 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilMillî mi, Evrensel mi? Muhafazakâr Savunma Sözlüğünün Anatomisi 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBarış Umudu 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluKim demiş İslam ülkeleri bir araya gelemiyor diye 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞAnayasa Madde 66: Türk vatandaşlığı 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazRüşvetçileri merak eden bir savcı var mı? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMalazgirt ruhu: Sultan Alpaslan ve Cevdet Sunay yeni Türkiye’ye el sallıyordu 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBir Demokrasi Kurultayı hikâyesi 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNLevant’taki İsrail düşü Türkiye için kâbus mu? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞDİYANET NE ZAMAN ”KENTLİ” OLACAK? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Kusursuz fırtına’nın tam ortasında: Türkiye krizler kavşağında hangi yola sapacak? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKızışan Ortadoğu ve Amerikan sağında ihtilaflar 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAktaş serbest, Özer niye tutuklu? İşte skandalın kanıtı 3 rapor 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPlazma Toplumu: Bir sinyal okyanusunda yüzen balıklar gibiyiz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan çok beğenmiştir… 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasLiderleri neden ‘insan üstü’ gibi görüyoruz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBüyük hesaplaşmaya doğru 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCezaevinden yükselen çığlık: Yaşamak istiyorum! 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAnkara neden huzursuz? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANSiyaset kulislerinde konuşulan baskın seçim senaryosu… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın kaçınılmazlığı… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYATürk futbolunun acı gerçeği: Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz 29.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.09.2025
30.08.2025
27.08.2025
23.08.2025
20.08.2025
18.08.2025
16.08.2025
13.08.2025
11.08.2025
9.08.2025