Yusuf Kaplan
Yazıya, burada yapmaya çalışacağım uzun soluklu okumanın arkaplanını oluşturacak Henri Pirenné’den iki dikkat çekici alıntıyla başlamak istiyorum.
Henri Pirenné, Belçikalı bir şehirler ve medeniyetler tarihçisi.
Alanında otorite biri. İyi bir tarihçi.
HZ. MUHAMMED VE ŞARLMAN, İSLÂM VE KÜRESEL SİSTEM
Zihninin gerisinde, yazdıklarını inşa ederken İslâm korkusu hatta nefreti belirleyici bir kişi Henri Pirenné.
Avrupa tarihinin, münhasıran da Batı uygarlığının kurulmasını sağlayan itici gücün İslâm olduğunu ifşa ediyor Pirenné.
İlk alıntı şöyle: “Avrupa, varlığını Şarlman’a borçludur; Şarlman’sa, Muhammed’e.”
Pirenné’in “Muhammed” derken kastettiği, özelde, kurucu hususiyetleriyle Hz. Peygamber (sav) elbette; ama genelde, İslâm.
İkinci alıntı, söylediklerimin sağlamasını yapmamızı kolaylaştıracak nitelikte:
“İslâm’ın hızla yayılması, Avrupa’nın birleşmesini zorlaştıracak, dağılmasına yol açacaktır,” diyor Pirenné.
Belçikalı tarihçinin birinci gözlemi, dün Avrupa tarihinin yapılmasında İslâm’ın oynadığı tarihî role ilişkin ipuçları veriyor bize; ikinci gözlemi ise, bugün yaşanan (“İslâm’la savaş”ın gizlenen, postmodern adı olan “terörizmle savaş” gibi) küre ölçekli hâdiselerin anlaşılmasına, özellikle de yarının tarihinin yapılmasını mümkün kılacak kilometre taşlarına dâir sarsıcı bir ifşayı fâş ediyor.
ABD İLE GERİLİMİN GERÇEK NEDENİ NE?
ABD ile Türkiye arasındaki gerilim, diplomatik girişimlerle bir süre sonra düşürülebilir ama Türkiye kendi yolunu çizmeye, dahası, küresel sistemin haksızlıklarına, hukuksuzluklarına ve zorbalıklarına meydan okumaya devam ederse, uzun vadede bu gerilim daha da tırmanma eğilimi gösterecektir.
Bu nedenle, bu gerilimi, ABD’de Kasım’da yapılacak ara seçimlerle ve rahip Brunson davası ile ilişkilendirmek, kısmen doğrudur ama gerilimin asıl nedeni de, kaynağı da değildir.
Yaşanan sorunlara, kısa ölçekli, günübirlik, ayartıcı yaklaşımlarla bakarsak, özelde ABD’yle, genelde küresel sistemle yaşadığımız yakıcı sorunları anlamakta, dolayısıyla geleceğe ilişkin kalıcı, köklü, uzun soluklu perspektifler geliştirmekte zorlanırız.
Derin nefes alarak, bir tarih felsefesi ve medeniyet perspektifi geliştirerek yaşanan sorunlara baktığımızda, ABD ile yaşanan sorunun da, AB ülkeleriyle yaşanan sorunun da asıl kaynağını yavaş yavaş görmeye başlayabiliriz.
KÜRESEL SİSTEM HEGEMONYASINI İSLÂM DÜNYASINI KONTROL ETMESİNE BORÇLU
Önce şu tespiti yapalım: Özelde ABD, genelde küresel sistem ya da Batı uygarlığı, dünya üzerindeki hâkimiyetini, İslâm dünyasını kontrol etmesine borçlu.
Bu şu demek: Küresel sistem, İslâm dünyası üzerindeki kontrolünü kaybetmeye başladığı zaman, dünya üzerindeki hâkimiyeti de çatırdamaya başlayacak.
Yakıcı sorun şu, bundan sonraki süreçte: Batılılar İslâm dünyasını bir şekilde kontrol ediyorlar ama İslâm’ı, İslâm’ın kitleleri harekete geçirme gücünü bir türlü kıramıyor ve kontrol altına alamıyorlar.
Meselenin püf noktası burası işte: Batılılar, dünya üzerindeki hegemonyalarının çatırdamasını önleyebilmelerinin tek yolunun İslâm’ın kontrol altına alınabilmesinden geçtiğini düşünüyorlar ve yüzyıllık stratejilerini buna göre geliştiriyorlar.
İSLÂM’IN KONTROL ALTINA ALINMASI VE “AMERİKAN İSLÂMI”NIN İCADI
İslâm’ın kontrol altına alınması ne demek, peki?
İslâm’ın protestanlaştırılması, sekülerleştirilmesi, hayattan (hayatın her alanından) uzaklaştırılması, bireysel bir inanç meselesine indirgenmesi, dönüştürülmesi ve ehlileştirilmesi; özetle “İslâm’sız İslâm” ve “hormonlu Müslümananlar” icat edilmesi, böylelikle İslâm’ın küresel sisteme direnme ve yeniden tarih yapabilecek köklü bir medeniyet yolculuğuna soyunma gücünün yok edilmesi demek.
İşte tam bu noktada Brunson davasına, dolayısıyla FETÖ meselesine geliyoruz...
FETÖ, İslâm’ın protestanlaştırılması projesinin en güçlü aparatıdır; ve, Batılılar, kendileri açısından böylesine hayatî önemi hâiz bir aparatı, yaklaşık yarım asırda adım adım icat ettiler.
O yüzden şunu aslâ unutmayalım, diyorum: ABD, FETÖ’yü aslâ Türkiye’ye vermeyecektir.
Özetle: ABD / Yahudi jeo-politiği, küresel sistemin hegemonyasının sürmesinin tek yolunun İslâm’ın teo-politiğini çökertme savaşı vermesinden geçtiğine inanıyor.
O yüzden “terörizmle savaş”, teo-politik bir hurafedir.
“Terörizmle savaş” olarak benimsenen, dışardan / global olarak yürütülen strateji de, “DEAŞ ve FETÖ gibi terör örgütlerini kullanarak” içerden / lokal olarak İslâm’ın teo-politiğini çökertme stratejisi de, özelde ABD / Yahudi gücünün, genelde küresel sistemin İslâm’ı dönüştürmek,(ehlileştirilmiş, içi boşaltılmış, “İslâm’sız İslâm” olarak tanımlanan “Amerikan İslâmı” icat etmek) için geliştirilen yüzyıllık jeo-politik savaşın adıdır.
TÜRKİYE, JEO-POLİTİK SAVAŞ’A TEO-POLİTİK KARŞILIK VERİNCE ÇILDIRDILAR!
Türkiye ile ABD arasında yaşanan sorun, basit bir gerilim hâdisesi değildir. Türkiye ile özelde ABD, genelde küresel sistemle yaşanan asıl sorun, Batılıların dünya üzerindeki hegemonyalarını sürdürebilmeleri için İslâm’ın teo-politik gücünü kırma, dönüştürme kaygısıyla geliştirdikleri jeo-politik bir savaştır.
İşte Türkiye’nin hedef tahtasına yatırılmasının nedeni burada gizlidir: Türkiye, öncelikli olarak, DEAŞ’ı yerle bir ederek küresel sistemin lordlarının “terörizmle savaş” stratejilerinin çağdaş bir hurafe olduğunu gösterdi bütün dünyaya.
İkinci olarak, FETÖ’yü deşifre etti; darbe girişimini de, daha önemlisi de FETÖ’yü kullanarak İslâm’ın teo-politiğini çökertme (=İslâm’ı dönüştürerek direniş ve diriliş gücünü yok etme) girişimlerini de püskürtü.
İşte bu iki aparatın (=DEAŞ ile FETÖ’nün) ipliklerinin pazara çıkarılması, sadece ABD’yi değil, bütün Batı ülkelerini de ters köşe yapmaya ve çıldırtmaya yetti.
Anlayacağınız, yüzyıl sonra kurtlarla dans ediyoruz bir kez daha...
İslâm’ın yeniden tarih yapacak bir dinamizme kavuşabilmesi, Türkiye’nin, İslâm’ın teo-politiğini çökertme girişimlerini püskürtme ve geleceğimizi inşa edecek bir medeniyet fikrini içerde her alanda adım adım hayata geçirme kabiliyetine bağlı.
Türkiye, basireti elden bırakmadan, Amerikalıların, küresel sistemin lordlarının ve onların uşaklarının küstahça açıklamalarla dillendirdikleri kirli oyunlarını aynıyla mukabele ederek püskürtmelidir. Türkiye, yüzyıl öncesine kıyasla, pek çok bakımdan daha güçlü çünkü. Vesselâm.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2021
4.06.2021
31.05.2021
28.05.2021
14.08.2020
7.08.2020
20.07.2020
17.07.2020
26.06.2020
14.06.2020