Yusuf Kaplan
Peygamberimiz’in mezhebi mi vardı?” diye sordu, sorabildi bir ilahiyat profesörü televizyonda, insanların gözünün içine baka baka!
İnsanın nutku kesiliyor gerçekten!
Peygamberimiz varken mezhep olur mu?
Olacak iş değil!
Böyle insanlar hem İslâm’ın itibarını ayaklar altına alıyor hem de ilâhiyatların!
Yazık oluyor gerçekten, çok yazık!
“Peygamberimiz’in mezhebi mi?” vardı diye sormak, sorabilmek en basit ifadeyle son derece ahmakça bir şeydir!
Peygamberlerin mezhebi olur mu, behey acınası zavallı?
İlâhiyatlar da, Diyanet de, diğer İslâmî oluşumlar da hadislere, mezheplere, Sünnet’e ve Kur’ân’a saldırılar karşısında İslâm’ın da, ilâhiyatların da itibarını korumakla mükelleftir.
MEZHEPSİZ DİN AYAKTA DURAMAZ, ÇAĞI YAKALAYAMAZ, ÇAĞ KURAMAZ
Peygamberimiz’in de (sav), bütün peygamberlerin de mezhebi değil, mesajı vardı, elbette ki.
Mezheplerin en temel varoluş gerekçesi, Peygamberimiz’den (sav) sonra değişkenlerin sâbiteleri yok etme tehlikesinin önüne geçilmesidir.
Mezhep, hem vahiy-sonrası bir süreçtir hem de vahiy sonrası-sürecin vahiy’le irtibatının kopmamasını sağlayan hayatî bir rabıtadır.
Mezhepsiz din olmaz.
Mezhepsiz din ayakta duramaz, çağı yakalayamaz ve çağ kuramaz.
Mezhepler olmazsa, insanın ilâhî olan’la ontolojik irtibatı, bağları kopar; değişkenler, sâbiteleri yutar...
Dinin olduğu yerde mezhep de, meşrep de, “meslek” (seyr ve sülûk hâli) de olacaktır.
Yoksa din, donar; hayat bulamaz, hayat olamaz ve hayat sunamaz.
Peygamberimiz’in (sav) elbette ki, mezhebi filan olamazdı; ama o zaman bile sahabe içtihatları vardı.
Peygamberimiz olmadığı için mezhep oldu.
Mezhepler olmasa, din paçavraya dönerdi.
Mezhepler, sağlam kaynaklar üzerinden İslâm’ın hayata aktarılmasını mümkün kıldı.
Mezhepler olmasaydı, her kafadan ayrı bir ses çıkardı, din din olmaktan çıkardı.
Sonuçta İslâm dünyasının yüzde 80’inden fazlası 4 ana mezhebe mensuptur. Bu dört ana mezhebin dışındaki bütün diğer mezhepler, Ehl-i Sünnet Omurga’nın inşa ettiği gökkubbe sapasağlam ayakta durabildiği ölçüde nefes alabilirler, bu gökkubbe çökerse, 4 ana mezhebin dışındaki mezheplerin de varlığını sürdürebilmeleri çok zorlaşır.
Dört ana mezhep, birbirini nakzeden, birbiriyle çelişen, birbiriyle çatışan herhangi bir özelliğe sahip değildir.
Son olarak, bizde mezhep çatışmaları, savaşları yoktur; Batı’da olduğu gibi tarihte mezhep savaşları gibi bir savaş, boğuşma, birbirini kırma, kitleler hâlinde katletme geleneği yok bizde.
Çağımızda mezhep çatışmaları icat etme ve bunu gerçeğe dönüştürme çabaları, projeleri var emperyalistlerin.
Ehl-i Sünnet Omurga’yı çökertme, sonra da omurga çöktüğünde de bütün mezhepleri birbirine düşürme şeytansı planları var.
Müslümanlar her şeye rağmen basiret sahibidir ve bu tür tuzaklara düşmezler.
MEZHEPLER, SÂBİTELER VE DEĞİŞKENLER
Mezhepler zenginliktir, diyeceğim ama bu çok hafif bir ifade -mezheplerin konumunu ve rolünü ifade edebilmek açısından.
Mezhepler, hem otantik, kurucu kaynak’la (Kur’ân’la ve Sünnet’le) ontolojik irtibat kurarlar (ki bu, çok hayatîdir); hem de ontolojik kaynağı aktüalize eder, dinamize eder, hayata sâbitelerin ışığında hakikatin ruhunu nakşederler.
Daha önce de dikkat çektiğim bir hayatî noktaya burada bir kez daha -önemine binâen- kısaca dikkat çekmek istiyorum.
Mezhepler, temelde, üç fonksiyon icrâ ederler:
Birincisi, insanın ilâhî kaynakla irtibatını muhkem bir şekilde kurarak sâbitelerin değişkenler tarafından yutulmasını önlerler mezhepler.
İkincisi, mezhepler, değişkenlerin sâbitelerin önüne geçmesinin önüne set çekerler.
Üçüncüsü, mezhepler, sâbiteler ışığında değişkenleri sonsuz derecede yorumlama imkânı sunarlar.
Mezheplere saldırmak, “dinin mezhebi olmaz, bu bizi birbirimize düşürüyor” deyip mezhepleri inkâr etmek ya da bütün mezhepleri ortadan kaldırmaya kalkışmak kelle sayısı kadar yorumun, kelle sayısı kadar mezhebin zuhûr etmesiyle yani kelimenin tam anlamıyla kaosla sonuçlanacaktır.
Bir inancın bağlılarının başına bundan daha büyük bir felâket gelemez!
Allah korusun.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2021
4.06.2021
31.05.2021
28.05.2021
14.08.2020
7.08.2020
20.07.2020
17.07.2020
26.06.2020
14.06.2020