Ahmet ALTAN
Türkiye ve AKP iktidarı “Kürt meselesinin” içine sıkışıp kaldı.
Savaş şiddetlendikçe de çözüm zorlaşmış gözüküyor.
Sanırım bunun temel nedeni “çözüm” sözcüğüne kilitlenip “Kürt meselesinin” aslında ne olduğunu unutmamız.
“Kürt meselesi” denen şey, Türkiye Cumhuriyeti’nin Kürtlerin “doğal” haklarını vermemesi.
Kürtlerin çocuklarını anadilde eğitebilmesi, “çift dillilik”, seçim barajının düşürülmesi, yerel ya da BDP’nin sevdiği ifadeyle “demokratik” özerklik.
Bunda “çözülecek” ne var?
Bunlar Kürtlerin, Türklerin ve dünyadaki bütün insanların doğal hakları, ne kadar direnirseniz direnin sonunda bu hakları vereceksiniz.
En önemlisi, bunlar “müzakere” ile verilecek haklar değil, insanların temel hakları “müzakereye” tabi değildir, ne müzakeresi, bir insanın çocuğunu “anadilinde” eğitme hakkı neden müzakereyle verilsin?
AKP iktidarı, Kürtlerin anadilde eğitim hakkını verdiğinde karşılığında bir şey mi isteyecek?
Bir Türk, çocuğunu anadilinde eğittiğinde karşılığında bir şey mi veriyor?
“İki dillilik” ise “asli görevi” vatandaşına en iyi hizmeti götürmek olan devletin Kürt vatandaşına borcu, Kürtler iki dilli bir sistemde daha rahat yaşayacaklar, mahkemede, hastanede, belediyede, devlet dairesinde dertlerini daha iyi anlatacaklar.
Bunun nesini müzakere edeceksiniz?
Seçim barajını düşürmek, demokrasinin gereği.
Yerel yönetimlere özerklik ise zaten Avrupa Birliği’nin şartlarından biri, bu da müzakere edilecek bir konu değil, vatandaşların daha iyi yaşaması için atılması gereken bir adım.
Bu hakları Kürtlere “müzakere” etmeden vermek zorundasınız.
AKP hükümeti, bunları “müzakere” konusu zannettiği sürece bu “meseleyi” çözemez, insanlara doğal haklarını vermek için bunun karşılığında bir şey isterseniz zaten baştan haksızlık ettiğiniz için sorun çözümsüzlüğe mahkûm olur.
“Müzakere” denen şey, PKK ile savaşı bitirmek için yapılır.
Bu ülkenin Kürt halkına haklarını vermek için değil.
İkisi birbirinden çok farklı iki konu.
Eğer Kürtlerin doğal haklarını, PKK ile savaşın bitmesine bağlarsanız, ne “sorun” çözülür, ne savaş biter.
Birincisi, PKK olsa da olmasa da bu hakları vermek zorundasınız.
İkincisi, bu ikisini birbirine bağladığınızda “PKK’nın bu hakları elde etmek için savaşı şiddetlendirdiğini” kabul edersiniz ki bugünkü “realite” artık bu değil.
PKK yönetimi, “yöneteceği” bir toprak istiyor.
Bunu da bir “Kürt hakkı” olarak koyuyor ortaya.
Eğer “bölgede” yaşayan bütün Kürtler orayı “PKK’nın yönetmesini” isteseydi zaten savaş çoktan biterdi.
Yapılan seçimlerde “PKK ile aynı tabanı paylaştığını” açıklayan BDP bölgenin yönetimini ele geçirir sonra da milyonlarca Kürt sokağa çıkıp “biz bağımsızlık istiyoruz” diyerek bir “Kürt baharı” başlatır ve bağımsızlığı da sivil bir hareketle çatır çatır alırdı.
PKK’yı da yönetime getirirlerdi.
Güneydoğu’da onca gösteri var ama “PKK yönetimini” isteyen ve milyonların katıldığı “sivil” bir hareket yok.
Çünkü PKK’lıların ve BDP’lilerin söylenmesinden deli oldukları gerçek, Kürtlerin önemli bir bölümünün böyle bir yönetimi istememesi, PKK’nın bunca yıl boyunca Kürtleri “iyi bir yönetim sağlayacağına” ikna edememesi.
PKK, Kürtleri “ikna edemediği” ve oradaki yönetime Kürtlerin rızasıyla sahip olamadığı sürece, iktidarı ve toprağı “silahla” devletten isteyecektir.
PKK’yla, savaşın bitmesini ve Apo’nun durumunu müzakere edebilirsiniz.
Ama Kürtlerin haklarıyla silahı birbirine bağlayamazsınız, Kürt haklarını vermek için kimseyle müzakere edemezsiniz.
AKP, “Kürtlerin hakkını” bir müzakere konusu sanma yanılgısını sürdürdüğü sürece çıkmazdan kurtulamaz.
Hükümetin yapacağı şey Kürtlerin haklarını tanımak ve “vatandaşım” dediği Kürt halkının Türklerle eşit koşullarda yaşamasını sağlamaktır.
Bizim Kürt sorunu dediğimiz şey, devletin ve hükümetin Kürtlerin haklarını “müzakere konusu” sanmaları, bunların temel hak olduğunu kavramamaları ve meseleyi kendi yetersizlikleri yüzünden uzattıkça uzatmalarıdır.
Ha, eğer ben PKK’nın amacı konusunda yanılıyorsam, PKK “Kürtlerin bu hakları” için dövüşüyorsa, Kürtlerin haklarını verdiğinizde zaten savaş da biter.
Ama bunu ancak AKP gerçek bir iktidar gibi davrandığında, bütün vatandaşlarının eşit olduğunu kabul ettiğinde anlayabiliriz.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Ümitliyim, çünkü…
26.05.2020 - Bir Cinayet, bir Cenaze
21.01.2020 - Bu akşam Pariste babam, Malraux ve ben şampanya içeceğiz
6.02.2019 - Biz söylemeyeceksek kim söyleyecek?
28.11.2019 - ÜÇ CAM KUTU
23.11.2019 - Kâğıttan flüt
11.11.2019 - Rüyalar ve milliyetçilik
21.03.2020 - Yargıdaki çöküntüyü tamir etmek elinizde!
25.09.2018 - Milliyetçilik ve Aydınlar
19.09.2018 - Şatodaki Çiçek
26.08.2018
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























inrantiye
siz enayi yorumcular ...bunlara yorum morum yazmayın . bunlar sizin gafletinizden yararlanıp para kazanıyorlar .hepsi .......rab bana....
ALLAHIN ASLANLARI
Soyadın gibi adında yukarıya bakıyor. hilale bakan kaplan ...ançak güneşe bakan Aslanı unutur gibi.....
Messie
Demek ki, bu güne kadar barış açılımı yapamadıklarımızla düşmanmışız! Onlara haksızlık etmişiz .Özür dilemekte bir maharettir. Bunun ilk öncüsü yazar.... Kararı YÜCE RABBİM verecektir. Yaradana inandık , yaradandan ötürü.. Hak doğrulamadıkça , yazılanlar Yaradandan öteri .... ALLAH Yolunu açık , doğrulara seçik eylesin.