Ahmet ALTAN
Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir çok kısa ve çok etkileyici bir konuşma yaptı dün.
“Yirmi birinci yüzyılda kurşun sıkmak haramdır” dedi.
Nihayet yaşadığımız çağı hatırlayan ve hatırlatan bir siyasetçi çıktı.
Bu yüzyılda artık sorunlar “kurşunlarla” çözülmüyor.
Türkiye’de çözümü “kurşunda” aramakta kararlı olan Kürtler de Türkler de hüsrana uğrayacak.
“Zamanın” ve çağın koşullarının bu kadar gerisinde kalarak başarılı olmak imkânsız çünkü.
Varlığını, fikre, tartışmaya, siyasete değil de şiddete dayayan bütün diktatörlerin birer birer yıkıldığı bir dönemdeyiz.
Kaddafi, halk “özgürlük” diye sokağa çıktığı gün yenilmişti ama anlamadı.
Dünya ve Libya hiç değişmiyormuş gibi davranmaya çalışmasının bedelini çok ağır ödedi.
Değişimi hiç kavrayamadığı gibi değişimi engelleyebileceğini sanmak gibi korkunç bir hataya kapıldı.
Diktatörler hiç ders almıyor, şimdi aynı hatayı Esad sürdürüyor.
Bugün binlerce asker sınırın içinde ve dışında PKK’lı arıyor.
Buna gerek yok ki...
Sadece kendi sınırlarınızı ve karakollarınızı koruyabilmeniz yeter.
Kendinizi savunmayı becerin ve Türkiye’yi demokrat ve özgür bir ülke yapacak adımları atın.
PKK tarzı bir şiddet çağın çok gerisinde kaldı, böyle bir anlayış ancak “havasız” bir ortamda varlığını sürdürebilir, siz bol oksijenli bir özgürlük havasını ülkeye taşıyabilirseniz PKK’nın peşine silahla düşmenize hiç gerek kalmaz.
Kandil’i bombalayarak, Zap’ı top ateşine tutarak, PKK’lıları öldürmeye uğraşarak PKK’yı bitirmenin imkânı da yok, ihtimali de yok, gereği de yok.
Siz çağın fikirlerini, gereklerini, uygulamalarını bu ülkeye taşıyabilirseniz şiddet varlığını sürdüremez.
Amacı da, gerekçesi de artık Kürtlerde bile kuşku uyandıran PKK şiddetini durdurmak mı istiyorsunuz?
Onu durduracağınız yer savaş alanı değildir.
Fikir alanıdır.
Çok basit bir örnek vereyim izninizle.
Hükümette kaç kişi “KCK sözleşmesinin” tam metnini okudu?
İtiraf edeyim ki dün Hürriyet’te Taha Akyol’un yazısını okuyana kadar ben de bu sözleşmenin maddelerini okumayı akıl edememiştim.
Akyol’un yazısını görünce KCK sözleşmesine baktım.
Varlığını, sözleşme denen ve aslında bir tür “anayasa” olan öyle bir metne dayandıran hiçbir örgüt, kurum, devlet bu çağda yaşayamaz.
Okuyun KCK sözleşmesini.
Bir diktatörlük anayasası o.
Okuduğum maddelerden dehşete düştüm.
Önce özgürlükçü anlatımlarla başlıyor sonra “tek karar mercii” olarak “önderliği” gösteriyor.
“Önderlikle” aynı fikirde olmayan bir Kürt ne yapacak bilmiyorum, öyle bir ihtimal o anayasayı yazanların aklından bile geçmemiş.
Onlara göre hiçbir Kürt, hiçbir konuda “önderlikten” farklı düşünemez anladığım kadarıyla.
KCK Yürütme Konseyi, Halk Özgürlük Mahkemesi Savcılığını görevlendirebiliyor, yargıçları atayabiliyor.
“Basın komitesi” ise “ideolojik ve ulusal birliğin pekiştirilmesine yönelik çalışmalar”yürütüyor.
Gerçekten böyle bir düzende yaşamak istiyor mu Kürtler?
Türklerin yıllarca süren baskılarından kurtulmanın tek çaresi, önderlikle, konseylerle, komitelerle yönetilen, “ulusal birlik” anlayışını resmîleştiren bir toplumda yaşamak mı?
BDP’li dostlarımız KCK’nın bu “anayasasını” çok çağdaş ve yararlı buluyorlarsa aynı maddeleri Türkiye’nin yeni anayasası için önerecekler mi?
Türkiye’nin bir “önderliği”, yürütme konseyi, komiteleri olsun mu?
Savcıları, yargıçları atama hakkı konseye verilsin mi?
Eğer bunları Türkiye anayasası için istemeyeceklerse, bunları Kürtlere mi reva görüyorlar?
Türklerin asla kabul etmeyeceği, bugün artık kimsenin Türklere teklif bile edemeyeceği bir anayasa neden Kürtlere Kürtler tarafından dayatılıyor?
Kürtler Türklerden geri mi?
PKK, başka bir çağda, başka bir âlemde yaşıyor, dünyanın değiştiğini hiç algılamıyor, böyle devam ederse gerçeklerden ve kitlelerden iyice kopacak.
Baydemir’in söylediği şu basit gerçeği aklınızda iyi tutun, “Yirmi birinci yüzyıldayız”.
Bu yüzyılda “kurşun haram”, özgürlük helal.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları




























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2020
21.01.2020
6.02.2019
28.11.2019
23.11.2019
11.11.2019
21.03.2020
25.09.2018
19.09.2018
26.08.2018