Ahmet ALTAN
En korktuğum şey başımıza geliyor galiba.
Askerî ve yargı vesayetine karşı en ciddi mücadeleyi veren, yakın tarihimizin en ciddi değişim adımlarını atan, Türkiye’yi Avrupa Birliği üyeliğine aday düzeyine çıkarmayı amaçlayan, Kürt açılımını başlatan AKP, hızlı bir şekilde milliyetçiliğe ve tutuculuğa kayıyor.
Biz bunu ANAP’la da yaşamıştık.
ANAP’ın iktidarının ilk kırk gününde gerçekleştirdiği devrimleri AKP sekiz yılda henüz yapamadı, ANAP öylesine devrimci ve değişimci bir partiydi, askeri siyasetin dışına itmişti, Özal, “federasyondan bahsedebilmeliyiz” diyecek kadar atılgan ve cesurdu, onun yerine gelen Mesut Yılmaz “Avrupa’nın yolu Diyarbakır’dan geçer” diyecek kadar barışa açıktı, arkalarında yüzde kırk beşe yaklaşan büyük bir oy desteği vardı.
Sonra birden yoruldular.
Devletle ve askerle anlaşmanın yollarını aramaya başladılar.
Mesut Yılmaz, partiyi adım adım milliyetçiliğe ve tutuculuğa sürdü, MHP’yi tek siyasi rakip olarak gördü.
Onların ne yaptığını anlayınca halk da desteğini ANAP’tan çekti.
Sonunda ANAP da Mesut Yılmaz da yok olup gitti.
Şimdi bu acıklı macerayı sanki yeniden yaşıyoruz.
AKP yoruldu.
Kürt meselesinde, Kıbrıs meselesinde, AB meselesinde yeni çözümler üretemeyince duvara çarptı.
Mesut Yılmaz gibi Tayyip Erdoğan’la arkadaşları da akıllarını MHP’ye taktılar ve MHP’ye rakip bir milliyetçiliğe saptılar.
Dünyanın hiçbir yerinde yalan söylemeden ve saçmalamadan milliyetçi olamazsınız.
AKP yönetimi de her gün yeni bir saçmalıkla çıkıyor karşımıza.
Aralarında en aklı başında gözükenlerden, üstelik de oldukça iddialı bir siyasetçi olan Dışişleri Bakanı Davutoğlu, gitti Sarıkamış’ta “bir doksan bin şehit daha verebileceğimizi” söyledi.
Bunu söyleyen adam, “komşularla sıfır sorun” politikasının sahibi.
Ama burada asıl ürkütücü olan, bir adamın “doksan bin insanı ölüme gönderebileceğini” bu kadar soğukkanlı bir biçimde söyleyebilecek kadar gözünün kararması.
Bir de bunu Sarıkamış’ta söylüyor, Sarıkamış’ta öldürdüğümüz gibi öldürtecekmiş insanları.
Bugün Ayşe Hür Sarıkamış’ı daha detaylı anlatıyor, okursunuz.
Sarıkamış, askerî tarihin en büyük facialarından biridir, Enver Paşa’nın bencilliği ve yeteneksizliği yüzünden doksan bin genç çocuk, Sarıkamış dağlarında, düşmanı bile göremeden, tek kurşun atmadan, üstlerinde yazlık üniformalarıyla, ısınmak için ağaçlara sarılarak öldüler.
Ağaçlara sarılmış cesetleri donmuş halde bulundu.
Davutoğlu, bu ülkenin çocuklarını bir daha böyle öldürtecekmiş.
Bu laftaki insafsızlık, bencillik, insanları “böcek gibi gören” kibir, duyanı öfkeden çıldırtıyor doğrusu.
“Sen kimsin” demek istiyorsun, “sen kimsin doksan bin çocuğu ölüme gönderecek? Ne hakla onları öldürteceksin? Sen MHP’yle oy yarıştıracaksın diye biz çocuklarımızı ölüme mi göndereceğiz?”
Davutoğlu, hiçbir şeyden değil sadece akademisyen kimliğinden utanacak bir izana sahip olsa, Sarıkamış’ta doksan bin çocuğumuzu daha ölüme göndermekten değil, “bir daha Enver Paşa gibi kendini bilmezlere çocuklarımızı öldürtmemekten” söz ederdi.
Ama “çocukları öldürtmeden” MHP’yle yarış olmuyor değil mi?
Neticede milliyetçilik, “en fazla çocuğu öldürme” yarışı.
Kim daha çok çocuk öldürtürse o daha çok “milliyetçi” oluyor.
Onun için yüzlerce büyükelçiyi toplayıp bir “Sarıkamış daha istiyor”, onun için “doksan bin çocuğu” daha feda edebileceğinizi söylüyorsunuz.
Onun için Kürt açılımını kapadınız, onun için Kürt halkının “iki dil” talebini Milli Güvenlik Kurulu ağzıyla inkâr ediyorsunuz, onun için 1998’de Mesut Yılmaz’ın kapattığı limanları açacak cesareti gösteremiyorsunuz.
MHP’yi yenmek için MHP’lileşiyorsunuz.
Mesut Yılmaz da aynen böyle yapmıştı.
Mesut Yılmaz da şimdi sizin sandığınız gibi “halkın oylarını çantada keklik” sanıyordu.
Bütün bu Cumhuriyet, bütün bu diktatörler, darbeciler, generaller, “efendiler”, halkı küçümsediler, halkın çocuklarını gözlerini kırpmadan öldürttüler, “milliyetçilik” yarışında hep halkı öldürterek öne geçmeye çabaladılar.
Şimdi de siz küçümseyin, şimdi de siz yalan söyleyin, şimdi de siz tarihi saptırın.
Eninde sonunda gideceğiniz yer, sizden öncekilerin gittiği yerdir.
Bu halk, gün gelir çocuklarını öldürtmeyecek, koruyacak birini çıkarır kendi içinden.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları




























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2020
21.01.2020
6.02.2019
28.11.2019
23.11.2019
11.11.2019
21.03.2020
25.09.2018
19.09.2018
26.08.2018