Ahmet TAKAN
Çarşı, pazar karıştı…
Perşembe’nin gelişi de belliydi!.. Vay efendim, muhalif kanallar karartılıyormuş… Vaay efendim, sosyal medya kapatılıyormuş… Ahalinin kızmaya, bağırmaya, hoplayıp zıplamaya pek hakkı yok. Çuvaldızı batıralım kendimize… Bir zamanlar iktidar tarafında olan, kullanım süresi dolduktan sonra tasfiye edilen… İktidardan nimetlenmek amacıyla içinde bulundukları merkez medyada koltuk kapmak uğruna iktidarın dehlizlerinde nefes tüketip sonra da hüsrana uğrayıp şu anda anlı şanlı “muhalif gazeteci” kılığında dolaşanlar… Vebaliniz çok büyük!..
Bunun böyle olacağı hatta daha da kötüye gideceği belli değil miydi?.. Sürpriz mi oldu size?.. Güldürmeyin beni!.. Çook gerilere gitmenin alemi yok. Elin adamı geçen sene nal gibi raporu dayadı gözümüze… Yüzümüze ayna tuttu… Ahali ne yaptı?.. Keyfiliğe sonuna kadar yol verdi. Bizim mahalledeki bazıları “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın “ modundan çıkamadı.
Avrupa Komisyonu, “2019 Türkiye Raporu”nda Perşembe’nin gelişi açık seçik tarif ediliyordu;
“Hukukun üstünlüğü ve temel haklar
Türkiye’nin bu alandaki AB müktesebatının ve Avrupa standartlarının uygulanmasına ilişkin hazırlıkları erken aşamadadır. Gerileme devam etmiştir ve önceki raporlarda yer alan tavsiyeler kabul edilmemiş ve uygulanmamıştır.
Temel haklar; olağanüstü hâl kapsamında ve olağanüstü hâl süresince ve sonrasında yayımlanan KHK’lar ile önemli ölçüde kısıtlanmıştır. Bu durum, olağanüstü hâlin kaldırılması gibi, önceki raporlarda belirtilen önemli konularla ilgili çok sınırlı ilerleme kaydedilmesine yol açmıştır. Bununla birlikte, özellikle basın özgürlüğü olmak üzere, ifade özgürlüğü, toplanma ve örgütlenme özgürlüğü, insan hakları savunucularının korunması, mülkiyet hakları ve usulü hakları da içerecek şekilde insan haklarının tüm alanlarında gerileme devam etmiştir.
İfade özgürlüğü
Türkiye, bu alandaki uyumda erken aşamadadır ve bu alandaki ciddi gerileme devam etmiştir. Olağanüstü hâl kapsamında ve sonrasında alınan kısıtlayıcı tedbirler uygulama açısından orantısız olup basın, sivil toplum ve akademik ortamda muhalif sesleri olumsuz anlamda etkilemiştir. İfade özgürlüğü hakkının kullanılması kayda değer ölçüde engellenmiştir.
Gazetecilerin sindirilmesi
Geçmiş yıllarda da olduğu gibi, basın kuruluşları üzerindeki baskı, tutuklamalar, gözaltılar, kovuşturmalar ve basın personelinin ihracı devam etmiştir. Basın personeli üzerindeki sansür ve otosansür devam etmiştir. Şubat 2019 itibarıyla, cezaevlerinde bulunan gazetecilerin sayısı yaklaşık 160’tır. Sivil toplum, gazetecilere ve basın kuruluşlarına yönelik tehditleri ve fiziksel saldırıları belgelemiştir. Hükümet, editoryal bağımsızlığa müdahale etmekte ve hükümete muhalif gazetecilerin görevine son verilmesi için basın kuruluşları üzerinde baskı kurmaktadır. Devlet, özel basın şirketlerini doğrudan ya da dolaylı olarak devralmış veya kapatmıştır. Yayın araçlarına erişimde kısıtlamalar mevcuttur ve hükümete muhalif TV ve radyo kanallarına para cezası uygulanmakta ve bu kanallar kapatılabilmektedir. Ceza adaleti sistemi, gazetecilerin genel içerikli terör bağlantısı, kamu görevlilerine hakaret ve/veya devlete karşı suç işlemek suçlamalarıyla haklarında kovuşturma başlatılmasına ve hapis cezasına çarptırılmalarına imkan vermiştir.”
Hani o, meşhur fasıllar var ya!.. İktidarın AB’ne girmek için “Hepsini hallettik. Ödevlerimizi yaptık “diye iddia ettiği. Bakın şimdi;
“Fasıl 10: Bilgi Toplumu ve Medya
Türkiye bilgi toplumu ve medya alanında belirli düzeyde hazırlıklıdır. Bu sektörde gerileme olmuştur. Medyanın finansmanında şeffaflığın olmaması, siyasi çıkarların yayın politikaları üzerindeki etkisinin artması, medya sahipliğinin tek elde yoğunlaşması, çoğulculuk alanının azalması ve ifade özgürlüğü üzerindeki kısıtlamalar ile düzenleyici makamların bağımsızlığının olmaması hâlâ endişe kaynağıdır.
Elektronik haberleşme ile bilgi ve iletişim teknolojileri konusunda, mevzuatın, piyasa erişimi ve evrensel hizmet ile ilgili AB müktesebatıyla uyumlaştırılmasında ilerleme kaydedilmemiştir.
Türkiye’nin, İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’u, BM’nin ve Avrupa Konseyinin tavsiyelerine uygun olarak tadil etmemiş olması endişe kaynağı olmuştur.
Görsel-işitsel politika alanında, müktesebata uyum bakımından ilerleme kaydedilmemiştir. 12 Ocak 2018 tarihinde yayımlanan bir olağanüstü hâl KHK’sı ile iki medya kuruluşu daha, terör örgütleri ile bağlantıları olduğu iddiası gerekçesiyle kapatılmış; varlık ve mülkleri Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna aktarılmıştır. Bunlarla birlikte, 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrasında kapatılan radyo ve televizyon istasyonu sayısı 63’e yükselmiştir. Mart 2018’de Türkiye’nin en büyük medya grubunun satılması, medyanın hükûmete yakın bazı grupların elinde daha fazla yoğunlaşmasına yol açmıştır. Hâlihazırda medya ortamı, hükümete yakın ya da kamu ihale sözleşmelerine bağlı kuruluşlar tarafından domine edilmektedir ve bu da, Türk medyasındaki çoğulculuğu azaltmaktadır. Finansmanda şeffaflığın bulunmaması ile siyaset ve iş çevreleriyle olan bağlantılar, özel medya sektörünü etkileyerek yayın politikaları üzerinde güçlü bir etkiye neden olmaktadır.
Mart 2018’de TBMM, Türkiye’deki muhalif kişilerce giderek daha çok kullanılan bir iletişim şekli olan, internet üzerindeki içeriğin düzenlenmesi yetkisini RTÜK’e veren bir düzenleme kabul etmiştir. Eylül 2018’de, Üst Kurulu’nun onayının ardından RTÜK sitesinde, taslak internet yönetmeliğini yayımlamıştır. Taslak; yargı yetkisi, lisanslama ve içeriğe erişimin kısıtlanması bakımından tartışmalı hükümler içermektedir.
Cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmesinin ardından, Temmuz 2018’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığına, RTÜK ise Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlanmıştır. Bunun, RTÜK’ün işleyişi üzerindeki etkileri henüz görülmemiştir.”
Eyy AB!.. Biz, “etkileri”ni en hassas yerlerimizde hissediyoruz da… Bizim ahali, AB standartlarını hala plajlarında gördüğü turist sayısı, Euro’nun TL karşılığında değeri sanıyor!..
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları








































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.01.2022
1.12.2021
10.11.2021
13.10.2021
12.10.2021
9.09.2021
31.08.2021
4.08.2021
13.07.2021
6.07.2021