Ahmet TAŞGETİREN
Türkiye, askeri darbelere yabancı olmayan bir ülke. TSK İç Hizmet Kanunu'nda geçmişte yer alan “Cumhuriyeti koruma ve kollama” misyonu “Cumhuriyet tehlikeye düştü”gerekçesinin oluştuğuna inanılan bir noktada devreye sokulmuş ve çok partili hayata geçildiğinden bu yana doğmadan ölenler bir yana, 6 askeri müdahale gerçekleşmiştir. Kiminin gerekçesinde terör vardır, kimininkinde “irtica” kapsamına sokulan İslami gelişmelerin kurulu düzen tarafından tolere edilebilecek olanın ötesine geçtiği değerlendirmesi vardır. Özellikle İslami gelişmelere yönelik askeri müdahaleler, devlet - toplum ilişkileri açısından ciddi yaralanmaların gerçekleşmesine sebep olmuştur.
Geçmiş darbelere ilişkin bir tespit devreye uluslararası odakların girmesidir.
Bir diğer tespit de Türkiye'nin düzeninin uluslararası bir dizaynın parçası olduğu ve o dizaynın zorlandığı durumlarda askeri darbelerin bir enstrüman olarak devreye sokulduğudur.
15 Temmuz'da gerçekleşen darbe girişimi “Askeri hüviyet” itibariyle öncekilere benziyor olsa bile, darbede rol alanların hüviyeti itibariyle öncekilerden farklı bir mahiyet taşımaktadır. Nedir o? O da kalkışmanın, dini zeminde oluşmuş bir yapı tarafından, dindar bir kadroya karşı yapılmış olmasıdır.
Meselenin bu yönü, askeri müdahalelerin uluslararası boyutunu daha çarpıcı biçimde ortaya koymaktadır. Öyle ki darbe girişimi, “Ne istedilerse verilen” bir kadro tarafından, bunları kendilerine “Alnı secdeye gelen kişiler” oldukları için veren siyasi kadroya karşı gerçekleştirilmiştir. Gerçekten ülke realitesi açısından absürd, ancak uluslararası plan bakımından anlaşılabilir bir durum söz konusudur. Uluslararası odaklar, dini zeminde oluşmuş bir yapıyı, dindar bir siyasi kadroyu devirmek için devreye sokmuştur. Neden? Türkiye'yi yöneten kadro, bölgenin uluslararası plandaki dizaynını zorlayan bir yöneliş içindedir! Uluslararası odaklar Mısır'da bunu alnı secdeye gelen bir general ve onun yanında poz veren Selefilerin işbirliği ile gerçekleştirmiştir.
Olanların Sovyetler'in dağılmasından hemen sonra başlayan, yeni NATO misyonu ile bağlantılı, epeyce bir arka planı da vardır.
Darbe bastırılmıştır. Ancak bölgemizde ve tüm İslam dünyasında kimi zaman devletlerin, kimi zaman dini zeminde oluşmuş yapıların devreye sokulmasıyla ve "İslam'ın İslam'la savaşı" şeklindeki Condelezza Rice formülasyonu içinde operasyon devam etmektedir.
***
Bu hikaye, “Cemaat” olarak yola çıkıp, “Gülen hareketi” olarak dünyaya açılan, devletin farklı tarihlerde bir “Türkiye hamlesi” yaklaşımıyla destek verdiği, küresel odakların “Ilımlı İslam” hesabına denk düşen bir Yapı'nın, küresel odaklar tarafından Türkiye'ye karşı kullanılır hale gelmesinin hikayesidir.
Bu yapının Refah Partisi ile ilişkisi sorunlu oldu. 28 Şubat'ta genel İslami zeminle ayrışma yaşadı. Ak Parti yola çıkarken Refah'tan farklı olarak Batı ile diyalogu tercih ettiği için, bu yapı ile de paralel duruş gerçekleşti.
Ne zamana kadar?
İslam coğrafyasında Batı'nın kontrolü dışında gelişmeler yaşanmaya ve Ak Parti liderliğinin Türkiye'yi Batı'dan farklı bir yerde konuşlandırdığı kanaatinin Batı'da oluşmasına kadar.
Bundan sonra Batı'nın güç odakları tarafından İslam coğrafyasına yönelik gözaltı dönemi ve operasyonlar başlayacaktır.
Bu süreçte Yapı'nın Batı'nın tavrına monte olduğu gözlemlenecektir. Bir tür savaş enstrümanı rolüne girilmiştir. Bu benimsenmiştir. Gönüllü mü, yoksa uluslararası planda yürüyen ilişkiler sebebiyle bir “bedel ödeme” durumu mu söz konusudur? Gelinen noktada bu rolün içselleştirildiği anlaşılmaktadır. Darbe girişimindeki rol, Batı'daki güç odaklarının, “Erdoğan'la hesaplaşma” projesinin icrası rolüdür.
Türkiye kaynaklı bir hareket, her şeyi sıfırlamayı göze alır, “İhanet rolü”nü bağlılarının üstüne silinmez kara bir leke olarak sürdürmezdi. 15 Temmuz'un bir yönüyle “İhanet”i bir yönüyle “İhanete karşı millet direnişi”ni sembolize etmesi, o “Yapı'nın sade bağlıları” için ne kadar dramatiktir.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
1.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
19.04.2025