Ahmet TAŞGETİREN
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın iki küçük cümlesi 17-25 Aralık tartışmasını yeniden alevlendirdi. Sözünün iki ayağı vardı:
Bir ayağında olayı “minik bir darbe teşebbüsü” olarak niteliyordu. Şöyle diyordu: “Yargı ve polis teşkilatına nüfuz etmiş bir grubun belli dosyaları uzun zaman bekleterek o günkü iktidara yönelik minik bir darbe teşebbüsüydü.”
İkinci ayağında ise “Ancak o dosyaların bir noktada tekrar incelenmesinde de bir fayda görürüm doğrusu” diyerek çok naif biçimde olayın üç bakanla ilgili “Yolsuzluk” boyutuna işaret ediyordu.
İktidar medyası buradaki “minik” sözcüğüne takıldı, tartışmayı oradan sürdürdü, Babacan’ın “minik” diyerek FETÖ olayını küçümsediği gibi bir yorum üretmeye çalıştı. Aslında bu yaklaşım ikinci ayaktaki “Dosyalar görüşülsün” ifadesine “FETÖ ağzı” damgasını vurmak içindi.
İktidar cenahı malum, bu konunun “Emniyet – Yargı darbesi” ayağını konuşmayı seviyor, “Bakan dosyaları – Yolsuzluk iddiaları” ayağını konuşmayı sevmiyor.
Gerekçe olarak şu söyleniyor: FETÖ buradan Cumhurbaşkanına ulaşmak istiyordu. O günkü Yüce Divan (AYM) üyeleri dosyayı bakanlardan Cumhurbaşkanına götürecek kişilerden oluşuyordu. “Darbe” bunu hedefliyordu, bu önlendi.
Evet, bu Emniyet ve Yargı’daki bir “Paralel Yapı”nın “Kumpas”ı idi. Devlet içinde böyle bir yapı kabul edilemezdi. İktidarın başka zeminlerde böyle bir yapı ile iş birliği yapmış olması da ele alınabilirdi, ama bu da kabul edilecek bir şey değildi.
Peki ama, ya dev bir yolsuzluk da var ise… Buna bakanların da adı karışmış ise…
Onlar görülmemeli miydi?
O konuda iktidar cenahı çok kararlı. Soruşturma talepleri “FETÖ ağzı” diye çok agresif biçimde püskürtülmek isteniyor. Babacan da nasibini aldı bu agresif tepkiden.
Ancak konu, Babacan’dan çok daha net biçimde Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu’nun da gündeminde yer aldı. 8 ocak tarihinde
T24’ten Murat Sabuncu’ya verdiği mülakatta şunları söyledi:
‘’17-25 Aralık açık seçik bir FETÖ darbe girişimiydi. Daha önce 7 Şubat’ta MİT’e ve müsteşarımıza hamle yapmışlardı. Buna karşı dik durmuştuk. Ancak arkadan bu hamleyi yaptılar.
17 Aralık’ta itham edilen bakan arkadaşlarla ilgili ise benim farklı bir duruşum oldu. Bu arkadaşların Yüce Divan’a giderek aklanması gerektiğini düşünüyordum. Hatırlarsınız 17 Aralık’ı araştırmak için Meclis’te bir komisyon kurulmuştu. İçlerinde 9 AK Partili üye de vardı. Onlar belgeleri incelemişti. Ben hem onlardan bilgi aldım, hem belgelere baktım, hem de komisyon başkanı Kastamonu Milletvekilimiz Hakkı Köylü ile görüştüm.
Hepsi ‘Bir bakanınki usulsüzlük (dönemin Çevre Bakanı Erdoğan Bayraktar, yazarın notu), diğerleri ile ilgili iddialar ciddi, Yüce Divan’a gidilmeli’ diyordu. Üç bakanı ofisime çağırdım. Tartışmalı bir görüşmeden sonra ertesi gün saat 11’de basın toplantısı düzenleyip gönüllü olarak Yüce Divan’a gitme konusunu açıklamalarında anlaştık.
Ben o günlerde ‘Kim milli hazinemize, kaynaklarımıza yolsuzluk niyetiyle yaklaşırsa, kim hangi şekilde harama bulaşırsa, kardeşimiz de olsa, onunla mücadeleye kararlıyız’ demiştim. Ertesi gün öğlen saatleri oldu. Açıklama yapılmadı. Ne olduğunu sordum. Bakanların Tayyip Bey ile görüştüklerini ve onun ‘yapmayın’ dediğini öğrendim. Hemen yanına gittim. Neden böyle yaptığını sordum. Önemli kırılma noktalarından biriydi.”
Davutoğlu somut bir olay anlatıyor. Açık iddia şu: Bakanlar Yüce Divan’a gitmeyi kabul ediyor, Komisyon üyeleri böyle olması gerektiğini belirtiyorlar, Bakanlar Cumhurbaşkanı ile görüşüyor, Cumhurbaşkanı “yapmayın” diyor, Davutoğlu Cumhurbaşkanına çıkıyor, “Neden böyle yaptığını” soruyor… Söz bitiyor. Davutoğlu bunu “Kırılma noktalarından biri” diye tanımlıyor.
Burada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Davutoğlu’na verdiği cevap yok. Cumhurbaşkanı Bakanlar’ın Yüce Divan’a gitmesine neden karşı çıkıyor, bunun bilinmesi lazım. Bakanlar’ın konuşması lazım, Komisyon üyelerinin konuşması lazım. Ve Davutoğlu’nun “Dosyalar Yüce Divan’a gitmeli” izleniminin nereden kaynaklandığını açıklaması lazım.
Aslında Ali Babacan da görev alanı gereği söz konusu bakanlar ile ilgili iddiaların tümüne vakıf durumda olmalı. “Dosyaların tekrar incelenmesinde fayda görürüm” derken, dikenli bir alanda söz söylediğini biliyordur. Bunu sokaktaki adam söylese bir değer ifade etmiyor olabilir ama, “Ekonomiden sorumlu bakan” söylüyorsa bilmeden konuşmuş olamaz.
Benim gördüğüm, hem Davutoğlu hem Babacan, içlerinde bir yandan “Devlet terbiyesi neyi konuşmaya izin verir?”, diğer yandan da “Demokraside millet neyi bilmeyi hak ediyor?” sorusunun cevabını verme sancısı yaşıyor. Bildikleri pek çok şey olduğu kesin.
O gün Yüce Divan olsaydı bunlar açığa çıkar mıydı? Bugün Yüce Divan olsa açığa çıkar mı? Kim bilir. İşler belki mahkeme-i kübrâya kalmıştır. Ama bakın aradan 7 yıl geçtikten sonra “Dosyalar” diye bir gündem oluşuveriyor.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları




























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.12.2025
26.12.2025
25.12.2025
23.12.2025
21.12.2025
19.12.2025
16.12.2025
14.12.2025
11.12.2025
4.12.2025