Ahmet TAŞGETİREN
Tarım Bakanı Bekir Pakdemirli Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Yüzyılın lideri” olduğunu söyledi. “Her yüzyılda bir dünya lideri gelir, bu yüzyılın lideri de Erdoğan’dır” dedi. Eski ABD Başkanı Trump’ın bu yöndeki ifadesini de gerekçe olarak ifade etti.
Pakdemirli’nin sözlerinin Ak Parti camiasında paylaşıldığını kabul edebiliriz. Ak Partili belediye başkanları tarafından geliştirilen “Love Erdoğan” kampanyası, Bakanların zaman zaman devreye giren Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik destek kampanyaları, “Liderliğinde, tensipleriyle, talimatları doğrultusunda” diye başlayan ve her iyi işin Erdoğan’ın önderliğinde yapılıyor olduğu vurgusu hep “Erdoğan’in liderliğine gösterilen itina”nın işaretleri oldu.
Bunun gibi, Erdoğan’a yönelik her eleştirinin gerek Ak Parti sözcülüğü gerekse İletişim Başkanlığı adına en sert tepkiye sebep olması da bu “itina”nın yansıması sayılabilir.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın kendi onuruna da olağanüstü itina gösterdiğini biliyoruz. Tepkilerine baktığımızda kendisine yönelik eleştirilerden çok etkilendiği açıkça görülüyor.
Aile konusu da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın olağanüstü hassasiyet alanı. Ailenin siyaset alanında tartışmalara konu ol-ma-ma-sı genelde kabul edilen bir husustur. Cumhurbaşkanı’nın bu konuda hassasiyet göstermesi de tabiidir. Bu hassasiyetin en son yansıması Berat Albayrak dolayısıyla sergilenmiştir. Herhalde “Başınıza Berat Albayrak kadar taş düşsün” sözü, Türkiye siyasetinin unutulmazları arasına girecektir.
Buraya kadarı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafı ile ilgilidir.
Ama belli ki siyasette bu işler tek taraflı olmaz. Siyaset çok taraflı bir mücadele alanıdır. “Tek Adam” olunsa bile durduğunuz yer toplumun bir kesimi tarafından yadırganıyorsa size yönelik derinden derine tepki birikimleri önlenemez.
Şu an Türkiye’de böyle bir hadisenin oluştuğu görmezden gelinemez.
En somut siyasi gerçeklik, “Erdoğan bağlılığı” kadar “Erdoğan karşıtlığı”nın bir Türkiye gerçeği haline gelmesi ve siyasi karşılık oluşturmasıdır.
Dünyadaki Erdoğan karşıtlığının, Türkiye’nin çıkarları adına birilerinin ayağına basmış olmasından kaynaklandığı söylenebilir. Evet, bunda önemli gerçeklik payı var. Bu hassas coğrafyada Türkiye’nin çıkarlarını savunmak, 100 yıllık – belki daha uzun- hesaplaşmalar içinde duruş belirlemektir. O da birçok odağın ayağına basmakla, birçok hesabı bozmakla, dolayısıyla birçok odağı rahatsız etmekle sonuçlanabilir.
Soru, içerde neden böyle bir karşıt birikime zemin hazırlandığı noktasındadır.
Meral Akşener’in son grup toplantısındaki çığlığı, isyanı…. nasıl tanımlarsanız, bunlar bilmem Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dünyasında nasıl karşılık buldu? Ömer Çelik ile Fahrettin Altın’ın gerçekten yakışıksız tweetleri gibi olmamıştır umarım.
Akşener’in sözlerinde bir kadın siyasetçi – lider olarak “Seni önce eşine, sonra kızlarına, sonra gelinlerine ve sonra da bütün kadınlara şikayet ediyorum Sayın Erdoğan. Seni milletin huzurunda Allah’a şikayet ediyorum” gibi dramatik ifadeler var, ama ben asıl “Haysiyetimiz, izzetimiz Cumhurbaşkanına emanettir” sözlerinin altını çizdim. Akşener’in “Fosforlu Meral” kampanyası dolayısıyla MHP ile hesabı ayrı bir haysiyet mücadelesi niteliğinde. Ama Cumhurbaşkanlığından beklentisi, sanırım şu andaki siyasi yapı içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın durduğu yere yönelik bir temel eleştiriyi ihtiva ediyor.
Erdoğan Ak Parti Genel Başkanı ve bunu çok açık biçimde sergiliyor. Çok açık bir siyasi mücadele içinde. Resmen parti çalışması yürütüyor. Bunun yanında rakipleri ile dişe diş mücadele ediyor. Polemik çok hafif bir cedelleşme türü bizim siyaset dilimizde, hakaretler uçuşuyor havada. Tabii karşılıklı.
Bunun sonucu Erdoğan’a 63 bin küsur hakaret olduğu iddia ediliyor, cezalar kesiliyor. Rakiplere verilen bu cezalar ve Erdoğan tarafından yapıldığı iddia edilen hakaretlerin normal siyasi eleştiri çerçevesine oturtulup cezalandırılmaması sebebiyle yargı tartışılıyor olsa da ortada, Cumhurbaşkanlığı makamının kıran kırana bir siyasi cedelleşme içinde yer alıyor olması yadırganıyor. Üstelik tam da “Cumhurbaşkanının milletin birliğini temsil edip etmemesi” noktasından tartışılıyor.
Soru şu, Tayyip Erdoğan “Dünyada yüzyılın lideri” ise Türkiye’de neden bu kadar tepki alıyor? Neden “Erdoğan karşıtlığı” nerede ise toplumun yarısının ortak paydası haline geliyor?
Ne denir? Evi camdan olan komşunun evini taşlamamalı. Bu en çok “milletin birliğini temsil” konumunda bulunan Cumhurbaşkanlığı için geçerlidir, diye düşünüyorum.
O sebeple, Cumhurbaşkanlığının itibarının böyle “Akşener dili”ne benzer çığlıklarla sorgulanmamasını temin etme sorumluluğu en çok o konuda hassasiyet gösterenlerin üzerine düşer. Bence devlete saygı geleneğinden gelen Akşener’in çığlığı da devlet başkanının yıpranmaması adına sadece bir uyarı olarak görülmelidir. Son söz: İtibar Ömer Çelik veya Fahrettin Altun kanalıyla korunmaz, o iş doğrudan doğruya sayın Cumhurbaşkanının kendisine aittir.
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
1.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
19.04.2025