Akın ÖZÇER
PKK’nın çöpe attığı Türkiye’deki Çözüm Süreciyle aşağı yukarı aynı dönemde Oslo’da başlayan ve Havana müzakereleriyle devam eden Kolombiya barış süreci, Kolombiya Silahlı Devrimci Güçleri FARC’ın münferit eylemleri nedeniyle yedi kez kesintiye uğramış olsa da, hükümetin müzakere heyeti Başkanı Humberto de la Calle’nin ifadesiyle “olabilecek en iyi” anlaşmayla sonuçlanmış bulunuyor. Anlaşma 2 Ekimde halkoyuna sunulacak.
Altı gündem maddesi üzerinden yürütülen müzakere süreciyle ilgili “Kolombiya barış sürecinde son dönemeç” başlıklı son yazımda altını çizdiğim gibi, “bu başarıda, muhalefetin (…) Çözüm Sürecimizin mimarı Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi “diktatör” olmakla suçladığı Devlet Başkanı Juan Manuel Santos’un (…) kararlılığının yanı sıra, FARC’ın süreci PKK gibi torpillememiş olmasının da rolü var. “ FARC, hükümetin süreç boyunca eylemsizliği şart koşmasına ve her eyleminin ardından müzakereleri askıya almasına karşın, PKK’nın 7 Haziran öncesinden başlayarak yaptığının aksine, sürecin mimarı Santos’u devirmek gibi mantık dışı bir hedefe hiç yönelmedi ve barışı içtenlikle istediğini ortaya koydu.
Konunun bu yönü barış süreçlerinin başarısı açısından büyük önem taşıyor. Javier Lafuente, El País’te yayımlanan “El giro de las FARC” (FARC’ın dönüşümü) başlıklı analizinde FARC’ın Oslo’dan itibaren barış yolunda giderek daha olumlu tutum izlediğine, bir dönüşüm geçirdiğine dikkat çekiyor. Terör örgütünün temsilcisi Iván Márquez’in Oslo’da görüşmelere başlarken okuduğu metnin son derece saldırgan ifadeler ve dünyanın artık geride bıraktığı dogmatik kavramlar içerdiğine işaret eden Lafuente, onu dinleyenlerin o zaman sürecin barışla noktalanacağına hiç ihtimal vermediğini de hatırlatıyor. (http://internacional.elpais.com/internacional/2016/08/24/colombia/1472066477_678821.html)
Márquez Oslo’da “masaya kalıcı barışa ulaşmak için öneri ve projelerle geliyoruz” demiş ve ardından “barış, devletin derin biçimde askerden arındırılmasını ve gerçek demokrasi, adalet ve özgürlüğün temelini oluşturan radikal sosyoekonomik reformları kapsar” diye eklemişti. Marksist-Leninist örgütün lideri sözlerine şöyle devam etmişti: “Kolombiya’da rejim sadece savaş planlarıyla, paramiliter unsurlarıyla değil, açlığa mahkûm eden ekonomi politikaları ile de öldürüyor. Bugün buraya piyasa denilen şu metafizik katilin maskesini indirmeye, finansal sermayenin suçluluğunu duyurmaya, neoliberalizmi suçlu koltuğuna oturtmaya (…) geldik. “
Lafuente, bugün barışın tarafı olmayı başaran terör örgütü mensuplarının böylesine sanal bir dünyadan geldiklerinin ve güncel gerçeklere adapte olmakta büyük güçlük çektiklerinin altını çiziyor. Ama barış konusundaki kararlılıklarının sonucu bambaşka bir noktaya geldiklerini, FARC lideri Timochenko lakaplı Rodrigo Londoño Echeverri’nin iki ay önce sarf ettiği şu dikkat çekici sözlerle ortaya koyduğunu vurguluyor: “biliyoruz ki hiçbir şey kolay ve hızlı gerçekleşmiyor. Anlıyoruz ki çabalarımızın başlıca kazananları gelecek kuşaklar olacak. Bu nedenle elimizi gençliğe uzatıyoruz. Bu, yeni bir ülke yaratma çağrısı; dolayısıyla barışın ve barışmanın korunması, yeni tür bir siyasi etkinliğin ve (…) çok daha geniş bir demokrasinin geliştirilmesi çağrısıdır.”
FARC’taki değişim sadece liderlerinin söylemlerinde olmadı. Örgüt 2002’de havaya uçurarak 119 sivilin ölümüne yol açtığı Bojayá Kilisesi katliamı gibi terör eylemlerinden ötürü halktan özür de diledi. Bir terör örgütünün ülkenin geleceği inşa edilirken kirli geçmişiyle yüzleşmesi son derece önemliydi elbette ama Lafuente ’ye göre müzakerelerin başarısında asıl önemli faktör FARC’ın askerlere bakış açısındaki büyük değişimdi.
Dört yıl önce Oslo’da Márquez askerlerle ilgili olarak şunları söylüyordu: “keşke yeni bir silahlı kuvvetler oluşturulabilse.
Artık Washington’a boyun eğmeyen, ABD’nin Güney Komandosu’na (US Southern Command) bağlı olmayan ve topraklarımızda yabancı askeri üslerin gelişmesine karşı çıkan bir ordu. Biz neden değil, devletin şiddetine (…) devlet terörizmine cevabız. “ Ama dört yıl sonra, Timochenko bu kez şöyle diyordu: “ savaşta devleşen, isyanları bastırmakta ve özel harekâtlarda maharetli Kolombiya Silahlı Kuvvetleri, artık barışı korumada ve ülke kalkınmasında da önemli bir rol oynayacak. Onlar bizim düşmanlarımızdı ama gelecekte Kolombiya için müttefik güçler olacaklar.”
Dört yıl önce Oslo’daki Marksist söylemiyle süreç hakkında dinleyenleri kötümserliğe sevk etmiş olan Iván Márquez’in Havana müzakerelerinin barış anlaşmasıyla sonuçlanması üzerine yaptığı çağrı son derece dikkat çekici. “FARC adına konuşuyorum” diyor Márquez sözlerine başlarken, sonra şöyle devam ediyor: “ dünya milletlerini, Kıta’nın en geniş çatışmasının geçmişte kalması (…) için dayanışmaya çağırıyorum. Ve gerillaya karşı yürütülen savaşı yıllarca desteklemiş olan ABD hükümetini, Kolombiya’nın barış çabalarına açık biçimde destek olmaya davet ediyorum. “
PKK, FARC’tan farklı pozisyonda
Iván Márquez’in Kolombiya’da barış çabalarına destek olmaya çağırdığı Amerikan yönetimi bugün Türkiye’de PKK’nın arkasına geçmiş durumda. Buna ABD’li “dostlarımız” PKK’nın terör listelerinde olduğunu belirterek itiraz edecek ve YPG’yi desteklemenin PKK’ya destek olmak anlamına gelmeyeceğini söyleyeceklerdir herhalde. Ama yarattıkları algı bu yönde; çünkü PKK Türkiye’ye saldırırken, eş zamanlı olarak Suriye kolu YPG’yi çekilmemekte direndiği Fırat’ın batısında Türkiye’ye karşı koruma altına aldıkları görülüyor. ABD’nin bu tutumundan ötürü ikili ilişkilerde mutlaka yaşayacağı sıkıntılar bir tarafa, bunun PKK’yı, FARC’tan farklı olarak, barış karşıtı pozisyon almaya özendiren bir etmen olduğu da ayrıca kabul edilmesi gereken bir gerçek.
PKK’nın bin bir dereden su getirerek Çözüm Süreci’ni bozmasının mantığını o dönemde pek anlayamamıştık. Çünkü ETA, IRA ya da FARC gibi siyaset hakkı karşılığı silah bırakmakla tatmin olacağını düşünüyorduk. Böyle düşünmek için de somut göstergeler vardı. Siyasi kolu yüzde 13’ün üstünde oyla 80 milletvekili çıkarmıştı. Siyaset yolu açıkken sürecin mimarı AK Parti ile köprüleri atması mantıksızlık, kalkıştığı devrimci halk savaşıysa tam bir çılgınlıktı.
Yaşadıklarımızı geriye sardığımızda anlıyoruz ki Çözüm Süreci’nin bozulmasının arkasında ABD’nin PKK’ya Suriye kolu aracılığıyla Daech’e karşı kara gücü oluşturması için verdiği destek var. Bu destek PKK’nın Türkiye’deki terör eylemlerini de kapsıyor mu bilmiyoruz ama terör örgütünce böyle yorumlandığı için sürecin çöpe atıldığı anlaşılıyor. Aslında bu yorumun çok da mantıksız olmadığı, Amerikan yönetiminin YPG’nin Suriye’nin Arap ve Türkmen nüfuslu bölgelerini işgaline, NATO müttefikini karşısına almak pahasına verdiği destekten belli oluyor.
Sonuç itibariyle kanlı Suriye macerasında Amerikan desteğini arkasında hisseden PKK’nın, FARC’tan farklı davranarak, Çözüm Süreci’ni elinin tersiyle itmeyi yeğlediği görülüyor. Bu tercihinin kendisi için hâlâ doğru olduğuna inanıyor olmalı ki Amerikan yönetimi aracılığıyla Türkiye’yi köşeye sıkıştırmayı sürdürüyor.
PKK, bu yanlışlığın faturasını arazide TSK’dan yediği darbelerle ödüyor ama asıl ödemek zorunda kalacağı daha büyük bir fatura var. O da çöpe attığı Çözüm Süreci’ni istese bile artık bir daha canlandıramayacağı gerçeği. Süreç devam etseydi PKK’nın silah bırakması sadece Türkiye ile sınırlı kalabilirdi belki ama üretilen bunca düşmanlık ve vahşetten sonra bunu bir daha düşünebilmek bile mümkün değil. Terör örgütünün silah bırakması Türkiye sınırlarını artık aşarak tüm bölgeyi kapsamış durumda. Bunun için bölgenin, öncelikle Suriye ve Irak’ın demokratikleşmesi ve topraklarının tümden terörden arındırılması şart. Kolay değil kuşkusuz ama gerçekleştiğinde faturası FARC’ı örnek almamış olan PKK’ya çıkacak kaçınılmaz olarak.
Yazarlar
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları


























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.12.2025
13.12.2025
6.12.2025
1.12.2025
13.11.2025
6.11.2025
30.10.2025
19.10.2025
14.10.2025
8.10.2025