Akın ÖZÇER
Zeytin Dalı operasyonunun 57 günde nihai hedefine varmasını bu başlık altında dile getirmek çelişkili kuşkusuz ama kimseyi şaşırttığını sanmıyorum. Türkiye’de karşımızdaki gücün basit bir terör örgütü olmadığını, ABD başta NATO ülkelerinin en azından bir bölümünün resmen müttefik ilan ettiği, eğittiği, donattığı ve “özgür” medya ağları üzerinden “özgürlük savaşçısı Kürtler” olarak uluslararası kamuoyuna takdim ettiğini artık bilmeyen kalmadı. NATO’nun bir üyesiyle dolaylı olarak savaştığı ve yenilgiye uğradığı bu tablo İttifak’ın artık işlevini yitirdiğinin ve “kâğıt üzerinde” kaldığının somut bir göstergesini oluşturuyor.
Aslında 1949’da Sovyet yayılmacılığına karşı ideolojik nedenlerle kurulmuş olan Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün, SSCB ve Doğu Bloğu’nun yıkılması ve siyasi ve askeri örgütü Varşova Paktı’nın 1 Temmuz 1991 itibariyle resmen kapanması ardından varlık nedeni ortadan kalkmıştı. Sovyet Bloğu’nun yıkılmasıyla Avrupa’nın ortasına gerilen Demirperde de yok olmuş, Merkezi ve Doğu Avrupa ülkelerini (MDAÜ) AB üyeliğine hazırlamak için Avrupa Konseyi (AK) yeni görevler üstlenmişti. Benim de Strasburg’da görev yaptığım o dönemde AK’de “Konsey’in gelecekteki rolü” tartışılıyordu. Bu gerekli bir tartışmaydı ama tartışılan sadece bu değildi. O yıllarda Brüksel’de de artık kapanması beklenen NATO’nun “gelecekteki rolü” tartışılmaya başlanmıştı. Türkiye’yi üyeliğe kabul etmek için çok ödün aldığı ve darbelerde parmak izleri bulunduğu için çok da sıcak bakmadığım Amerikan hakimiyetindeki siyasi/askeri bir örgütün varlığını sürdürecek olması beni daha o dönemde kaygılandırmaya başlamıştı.
Ayrı bir yazı konusu ama Türkiye’nin NATO üyeliğinin güvenliği için en doğru seçim olduğu da bir dönem tartışılmıştı. SSCB’nin 1945’de Türkiye’den toprak talebinde bulunmasını beka sorunu yaratacak kadar ciddi bulmayanlar vardı. Dönemin CHP iktidarının Truman doktrini çerçevesinde NATO üyelerine yapılan Amerikan yardımlarından yararlanmak için bu konuyu abarttığını ileri sürenler olmuştu. NATO Konseyi’nin 1950’de ardı ardına yaptığımız her iki başvuruyu da reddetmesi bu görüşte haklılık payı olabileceğini ortaya koymuştu.
Türkiye bir yıl sonra İttifak’a, SSCB’nin Orta Doğu’ya sarkmasını engelleyecek bir kalkan işlevi görmek üzere davet edildiğinde, NATO için birincil öncelik Türkiye’nin egemenliği ve toprak bütünlüğünden çok ABD ve Batılı müttefiklerinin çıkarlarını korumaktı. Ama Soğuk Savaş döneminde iki tarafın güvenlik çıkarları bir ölçüde örtüşüyordu. O bakımdan Türkiye, DP iktidarı döneminde, NATO’ya alınmasında köprü olması umuduyla bir tugayını Kore’ye göndermiş, üyelik davetini bunun üzerine almıştı.
Aslında NATO’nun temel önceliğinin Amerikan çıkarları olduğunu, sadece Türkiye’nin değil İkinci Dünya Savaşı’ndan bitkin çıkan Batılı müttefiklerinin çıkarlarının da ikincil planda kaldığını kabul etmek gerekir. 50’li yılların sonunda ABD ile Fransa arasında patlak veren krizin arka planında bunun bulunduğunu hatırlamakta yarar var. ABD’nin Batı Avrupa savunmasında etkin rol almasını ve NATO İttifakı’nın kurulmasını ısrarla savunan Fransa, İttifak’ın Vietnam ve Cezayir’deki kolonyal çıkarlarını göz önüne almamasından yakınıyordu. Charles De Gaulle’ün 1958’de Cumhurbaşkanı olmasıyla iki taraf arasında kriz patlak verdi. 7 yıl sonra, 1965’de, Fransa, ABD’nin başat rol oynadığı İttifak’ta ulusal çıkarları yeterince gözetilmiyor gerekçesiyle NATO’nun askeri kanadından çekildi. 90’larda olasılıkla ulusal çıkarları yeniden örtüşmeye başladığı için NATO ile yakınlaşmaya başlayan Elysée, Sarkozy döneminde (2008) İttifak’ın askeri kanadına geri döndü.
Hollande’ı kim böyle konuşturdu?
Fransa’nın eski Cumhurbaşkanı geçen hafta son dört beş yıldır PKK’nın yayın organına dönüşmüş olan Le Monde’da Zeytin Dalı operasyonu aleyhine bir söyleşi verdi. Gazetenin “Kim bu öz müttefiklerimizi vuran Türk müttefik ” (François Hollande: «Quel est cet allié turc qui frappe nos propres alliés?) başlığıyla verdiği bu söyleşi bir NATO müttefiki için tam bir utanç vesikası. Çünkü Fransa’nın eski Cumhurbaşkanı, Türkiye’ye 34 yıldır saldıran bir terör örgütüne öz müttefikimiz demekle kalmıyor 1952’den beri resmen müttefiki olan bir ülkeye adeta “neden kendini savunuyorsun” diye kızıyor.
Hollande’a göre YPG, PKK’nın kolu değil. Şaka gibi; Washington’un başat rol oynadığı Uluslararası Koalisyon’a Rakka’dan ve ötesinden Daesh’i kovma imkânı vermiş olan Kürtler. Eski Fransız Cumhurbaşkanı diyor ki “Fransa Türkiye ile birlikte NATO üyesi. (…) Nasıl bir Türk müttefik ki öz müttefiklerimizi Daesh gruplarının yardımıyla vuruyor. “Yani istiyor ki Türkiye kendisine 34 yıldır saldıran bir terör örgütüyle organik bağı olan bir örgütü müttefik saysın. Saymıyorsa, o zaman onları (Türkiye’ye karşı) NATO korusun, bu bağlamda Afrin BM Genel Kurulu’nca “uçuşa yasak bölge” (No fly zone) ilan edilsin. François Hollande Kuzey Atlantik Paktı çerçevesindeki yükümlülüklerini bir tarafa bırakmış, Türkiye’ye adeta “boş ver ulusal çıkarlarını, dediğimizi yap” diyor.
Fransız medyası da dört-beş yıldır takma isim izlenimi veren Allan Kaval’ın PKK yanlısı yazılarına yer veren Le Monde başta olmak üzere, Afrin operasyonu dâhil Türkiye hakkında bu tür yanlış bilgilendirme yapıyor. Sadece medyasının değil Hollande gibi siyasetçilerinin de aynı görüşleri dile getirdiğine bakılırsa, ABD ile Fransa’nın Suriye’de PKK’dan farklı olduğu iddiası üzerinden YPG’ye destek verilerek izlenen “terörle mücadele” politikasında ulusal çıkarları örtüşüyor. Nitekim Davos Zirvesi sırasında İsviçre Televizyonuna mülakat veren Cumhurbaşkanı Macron da bir soru üzerine ABD ile Suriye’de birlikte bir terörle mücadele politikası izlediklerini söylemişti. Kim bilir belki de Suriye ve Lübnan’ı 26 yıl mandası altında tutan bir zamanların büyük gücü, Afrin’in TSK ve ÖSO tarafından düşürülmesiyle iflas eden bu politikanın kendisine yarar sağlayacağını umuyor.
AP’den YPG yanlısı çağrı
Kimler Hollande’a, Zeytin Dalı harekâtı başarıyla sonuçlanmakta, dolayısıyla durumun YPG lehine değişmesi imkânsızken kendisinin ve bir ölçüde devletinin de (kişisel fikirleri deyip geçiştirmek mümkün değil) Türkiye karşıtlığını faş etmesini öğütledi bilmem. Ama mantıksız olduğuna kuşku yok. Eski bir Cumhurbaşkanı’nın açıklamaları, Kaval’ın söylediklerine de AP üyelerinin Türkiye aleyhindeki kararlara parmak kaldırmalarına da benzemez, kayda geçer.
Hatırlatmak gerekirse, AP’nun “Suriye’deki durum” başlıklı söz konusu kararının Afrin’le ilgili bölümünde özet olarak Türkiye’nin Suriye’de “Kürt” (YPG) güçlerinin kontrolündeki bölgelere düzenlendiği operasyondan derin kaygı duyulduğu belirtilmiş ve Türkiye’nin Afrin’den çekilmesi ve Suriye sorununda yapıcı rol oynaması istenmişti. Ayrıca “uluslararası insani hukuka saygı duyulması” ve “Afrin de dahil olmak üzere tüm Suriye’de ateşkes ilan edilmesi” çağrısında bulunulmuştu.
Görüldüğü gibi, AP kararı da “uçuşa yasak bölge” önerisi dışında Hollande’ın dile getirdiği YPG yanlısı, dolayısıyla Türkiye karşıtı görüşlerle örtüşüyor. AP kararı ile Hollande’ın Le Monde’daki söyleşisinin bir başka ortak noktası, Afrin düşmek üzereyken alınmış/yapılmış olması. Ya Afrin’in bu kadar kısa süre içinde düşeceğini beklemediklerinden ya da Türkiye karşıtlığını Mümbiç ve Suriye’nin Doğusu için devam ettirecekleri için.
Sonuç olarak Afrin’in düşmesinin NATO için bir bozgun olduğunu söylemek yanlış değil. Bozgun çünkü NATO üyelerinin önemli bir bölümünün sadece söylemde değil, ayrıca sahada da İttifak’ın resmi üyesi Türkiye’ye karşı yardım ettiği YPG’nin direniş bile gösteremediğini ortaya koyuyor. Ayrı bir tartışma konusu ama Kuzey Atlantik Paktı’nın öngördüğü maddeleri uygulamak yerine silahlı bir örgütü üyelerinden birine karşı kullanmak NATO’yu kaçınılmaz sona doğru götürüyor.
Türkiye bakımından bakıldığında, güvenliğinin, egemenlik ve toprak bütünlüğünün garantisi olması şöyle dursun NATO’nun hayati önemdeki ulusal çıkarlarına tehdit oluşturduğu bir dönemden geçiyoruz. Bu, NATO’dan çıkmak gerektiği anlamına gelmiyor zira üyeyken bile İttifak içinde bizi dışlayan karşıt bir blok oluşabiliyorsa, dışarıda kalmamız halinde bu bloğun çok daha kolay kurulacağını kabul etmek gerekir. NATO’ya güvenemeyiz ama içinde kalarak bazı politikalarını paralize etme olanağımız da var.
Aslında NATO’nun en azından Avrupalı üyeleriyle AK ve AB gibi başka kuruluşlar içinde de temas halinde bulunuyoruz. Bu ülkelerin Suriye genelinde olduğu gibi Afrin özelinde yanlış bulduğumuz politikaları ikili planda olduğu gibi bu kuruluşlar içinde de ilişkilerimizi olumsuz yönde etkiliyor. NATO’nun Afrin bozgunu bu politikalarını değiştirmelerine vesile teşkil eder mi, birçok bakımdan mümkün belki ama sonucunu ileride göreceğiz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2018
9.02.2018
24.04.2018
11.04.2018
28.03.2018
22.03.2018
15.03.2018
1.02.2018
7.02.2018
31.01.2018