Ali BAYRAMOĞLU
Gezi-Kavala davasında yeniden yargılama talebi mahkeme tarafından birkaç gün önce oy birliğiyle reddedildi. Önceki gün Kobani davasında sanıkların çoğu ağır hapis cezalarına çarptırıldı. Böylece rejimde, siyasette yumuşama, normalleşme tartışmaları da önemli ölçüde rafa kalkmış oldu.
Bu, işin bir boyutu. Buna göre, hukuk ışığının yanması, yargı-siyaset ilişkilerinde normalleşme, Kürt politikasında yumuşama konularında umutlu olmak pek mümkün değil.
İkinci boyut, bu gelişmelerin, özellikle bu davaların Kürt meselesini, hukuk tartışmalarını aşan yönlerine işaret eder. Nitekim Türkiye’de iktidarın son dönem serancamı bu davalar üzerinden okunabilir.
Bu iki dava, hakim iktidar bloğunun (AK Parti, MHP ve bunların devlet içindeki askeri-sivil müttefikleri) bir araya gelme nedenlerini anlattığı gibi, ülkeye dair siyasi anlatılarının temelini oluşturur. Kavala ve Kobani davaları, yargılananları aşan, rejim için kurulmuş, rejime gerekli ideolojik davalardır. Esas olarak Türkiye’nin tehdit ve beka vurgulu yeni resmi siyasi bakışının topluma yerleştirilmesini, yargı kararlarında kodifiye edilmesini sağlamak için dizayn edilmiş ve yürütülmüşlerdir.
- Kavala davası, Gezi olaylarının dış güçlerle kimi iç güçlerinin el birliğiyle bir darbe girişimi olduğu fikri üzerine kurgulanmıştır.
İktidar bloğunun iki ayaklı tehdit anlatısının, ilk ayağını bu fikir oluşturur. Kavala ve arkadaşları, iktidarın “tehdit ve tehlike”, “darbe ve ayaklanma” anlatısının yerine oturması için ihtiyaç duyulan, ayaklanan iç güçleri temsil etmesi için elverişli bulunup seçilen kişilerdir. Nitekim bu davada, tüm dünyanın gözü önünde, kurgusal tehdit, ona dair sahte suçlar ve suçlamalar, somut ve ağır cezalarla gelen siyasi söylem doğrulaması yaşanmıştır.
Kavala davası, esas olarak yerine getirdiği bu işlevden ibarettir. Velhasıl ne Gezi olaylarıyla ne Kavala’yla ilgilidir. Dava doğrudan doğruya bir iktidar davasıdır. Bu davanın yeniden görülmesiyle ilgili karar, iktidarın tutumunda ısrarlı olduğunu gösterir.
- Kobani davası ise iktidar bloğunun tehdit anlatısının ikinci ayağı kadar ideolojik yapıştırıcısını oluşturmaktadır.
Bu dava, Türk devletinin veya siyasi iktidar bloğunun son dönem ana korkularından dışa yansımasıdır. Mesele sadece Demirtaş’ı ve diğer Kürt siyasetçileri siyaset dışı bırakmak, bir intikam duygusuyla cezalandırmaktan ibaret değildir. Kobani davası, “Kürtlerin güçlendiği, isyana yöneldiği, Türkiye’de özerklik ilan edebilecekleri, Suriye’de devlet olma istikametinde yürüyecekleri korkusu”nun en üst seviyeye çıktığı, birbiriyle kavgalı muhafazakar iktidar sahiplerinin ve modern devlet aktörlerinin ittifak kurmalarına yol açan kritik “devlet-siyaset” anlarından bir tanesinin simgesidir.
Korku ve tepkiyi oluşturan, ittifakı sağlayan hadiseler arasında Rojava’nın infilakı, 2014 Kobani, 2015 Hendek hadiseleri önemli yer tutarlar. Bunları 17-25 Aralık olayları, 2016 askeri darbe girişimi ve Gülen isyanı izlemiş, devlet tehlikede duygusuyla söz konusu ittifak daha derinleştirmiştir.
Kobani davası, kayyum atamaları, dokunulmazlıkların kaldırılması, parti kapatma davaları, Suriye’de sınır hattında oluşturulan askeri güvenlik koridoru, bunu sağlayan askeri bakış ve operasyonlarla birlikte ve bu çerçevede iktidar bloğunu mümkün kılan büyük pakettir. Gezi davası da bu tablonun ikincil parçasını oluşturur.
Gezi olayları sırasında bir gazetecinin Erdoğan’a “ipleri gevşetmek gerekmez mi” sorusuna karşılık, verdiği (mealen) “ipleri gevşetirsek düşeriz, ipleri germek zamanı” cevabı, bize dün gibi bugünü de anlatmaya devam ediyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025