Ali BAYRAMOĞLU
Çözüm sürecinde tren bir türlü hız kazanamıyor. Tersine kendi etrafında dönen bir yılan gibi, fasit bir daireye mahkum görüntü taşıyor.
Ne HDP heyetinin İmralı ve Kandil görüşmesi, ne Öcalan’ın taslağı, ne siyasi iktidar ile Kürt milletvekillerinin yaptıkları görüşmeler bu açıdan tek başına büyük ve belirleyici bir anlam taşıyor.
Hiç bir temas ve görüşme tarafların üzerine anlaştıkları bir metin, bir taslaktan, sözlü bir mutabakat üretmiyor. Hatta iyi niyet ve çözüm sürecine yönelik irade beyanı dışında umut veren, somut bir açıklama dahi yapılmıyor.
Resmi biraz daha genişletelim…
Öcalan’ın HDP heyetine verdiği bir taslak var. Bu taslak ana dilden genel affa, anayasal değişikliklerden özerkliğe kadar pek çok hususu içeriyor. En önemlisi her anlamda müzakereyi, gerek silahın gerek siyasetin müzakeresini öngörüyor.
Kürt tarafı bu metni ana metin olarak dolaşıma sokmuş durumda, basına taşıyor, bu istikamette bir kamuoyu oluşturma politikası izliyor.
Bu politikanın farklı seviyelerde yürütüldüğü de muhakkak.
Bir yanda çözüm sürecine inancın altı özellikle çizilirken, şiddet yerine siyaset fikri işlenirken, öte yanda Kandil’den gelen eylem tehdidi, Demirtaş’ın diline yansıyan “yasaya karşı sokak meydan okuması” ortalıkta cirit atıyor.
Devlet ve onun işletmecisi siyasi iktidar tarafı ise bu duruma ve bu çerçeveye “buz” gibi bakıyor. Müzekere kelimesinin kullanılmasından irite oluyor. Görüşmeden, heyetlerden, çözüm sürecinden silahların terki ve geri dönenlerin entegrasyonunu anlıyor, bunu her fırsatta tekrarlıyor, yeniden anlatmaya çalışıyor. Son dönemlerde çözüm sürecine zarar vermeye çalışmadan, Öcalan’ın taslağını Kürt tarafının metni olarak gördüklerini ve sorunu bu metin bazında tartışmayacaklarını vurguluyorlar.
Resme bu mesafeden bakıldığında, Rojava ve Kobani’yle patlayan tıkanıklığın onu üreten nedenle birlikte hala orta yerde durduğu söylenebilir.
Diğer bir ifadeyle tarafların tanım ve beklenti farkları yarattığı blokaj, bugün farklı bir şekilde varlığını sürdürüyor, şiddet değil siyaset yoluyla ifade ediliyor, ancak kritik bir noktaya gelmiş bulunuyor.
Bugün içinde bulunduğumuz safha ise, her iki tarafın birbirini kendisine çekmeye çalışma hamleleriyle tanımlanabilir.
Bu hamlelerin içinde görüşmeler de, meydan okumalar da, risk almalar da bulunuyor.
Sık dile getirilen, siyasi iktidar tarafından önkoşul ilan edilen “kamu düzeni” meselesi de bu zorlamaların ve tanım farklarının tam merkezinde bulunuyor.
Devlet için kamu düzeni, “örgütün silahları çekmesi yanında tüm alan kontrolu çabalarını durdurması, Güneydoğu’daki siyasi merkez oluşumunu ve fiili özerklik oluşumunun yapılanmasını” ifade ediyor. Kamu düzeni, bu açıdan, geleceğin belirsizliği veri alan, dolayısıyla temel olarak şiddetin durduğu ve yasal sınırlar içinde özgür siyasete dayalı çözüm süreci fikrinin ana işletme unsuru…
Önkoşul olmasının anlamı da burada yatıyor.
Buna direnç gösterilmesine karşı üretilen silah ise iç güvenlik paketi, yani asayiş poltikası tehdidi…
Kürt hareketinin ise kamu düzeni tanımı, “siyasal alanın yeniden yapılandırılmasını ve egemenliğin paylaşılması anlayışı” üzerine kurulu. Çözüm sürecinden beklenen yarı fiili mevcut paylaşımın yasallaşması, yapılanması, tanımlanması.
Bunun devlet tarafından reddine yönelik tehdit ise sokağın direnmesi, yani çatışma tehdidi…
Önümüzdeki asli soru hala değişmedi.
Soru şudur: Bu mesafe nasıl kapanacak? Karşılıklı tehdit ortamından nasıl çıkılacak?
Kritik tarih 21 Mart’tır.
Nasıl?
Önümüzdeki yazılara…
Yazarlar
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
2.08.2025
6.07.2025
4.07.2025
28.06.2025
26.06.2025
21.06.2025
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025