Ali BAYRAMOĞLU
Basın ve 28 Şubat ilişkisi sık sık altı çizilen bir ilişkidir. Son Yeni Şafak sayfalarında yer buldu. Bu konu üzerine o günlerde sıcağı sıcağına kaleme alınmış bir 18 yıllık yazıyı, 2 Ocak 1997 tarihli yazımı dikkatinize sunmak isterim. Bir yazar tanıklığı diyelim...
***
Anımsayalım...
24 Aralık seçimleri ile RP'nin siyasi denklemde tayin edici bir konuma yükselmesi, askerî otorite ile sivil otorite arasındaki ilişkilerin yeniden bir çatışma ilişkisine dönmesine ve asıl önemlisi buna paralel olarak sistem üzerindeki askerî vesayet halinin artmasına yol açtı. Askerî otorite dolaylı etkinlik yerine, doğrudan etkinliğe yöneldi:
MGK'dan sonra Genelkurmay Başkanlığı, özellikle dış politika konusunda siyaset üretimine doğrudan katılmaya başladı; silahlanma ve kaynak mobilize etme konusunda sivil iktidarı aradan çıkaran doğrudan girişimler kendisini göstermeye başladı; asker istemediği aktörlere doğrudan çatışma içine girdi; istihbarat, yayın, basın gibi unsurlar üzerinde doğrudan müdahaleleri ön plana çıktı; zaman zaman hikmet-i hükümet çerçevesinde parlamenterin faaliyetlerini denetim altına almaya yöneldi, bir siyasi parti gibi kamuoyu oluşturmaya soyundu ve iktidarı karşısına aldı.
Susurluk hadisesi sonrası, askerî otorite adına verilen beyanat ve ilişkilerle, bu kez basın ve kamuoyuyla doğrudan sıcak temas içine girdi.
Bu temasın anlamını fark etmek için, bu temasın yöneldiği ve karşılıklı etkileşim içinde ürediği en önemli sektöre, basın sektörüne şöyle bir göz atmak yeterlidir.
1980'li yılların ortasında “darbe” fikrine alerjik hale gelen, darbecilerini alaya alan, darbeden söz edenlere “siyasi serseri” muamelesi yapan basın; bugün askerî müdahale zemininin oluştuğu gerekçesiyle Silahlı Kuvvetler'e yönelik aşırı bir hassasiyet taşıyan, Susurluk olayından, Türk dış politikasına orduyu zımni bir şekilde hakemliğe davet eden, siyasi iktidarın RP kanadı ile Silahlı Kuvvetler'i her fırsatta karşı karşıya getirmeye çalışan garip bir gayretkeşlik içinde...
Basın bir süredir, Silahlı Kuvvetler'in siyaseti doğrudan yönlendirme modelini demokrasinin güvencesi olarak görüyor.
Ordunun fiili müdahalelerini ya alkışlayarak gündeme getiriyor ya da göz ardı ediyor. İsimsiz generallerin yaptığı her konuşmayı kamuoyuna bir muhtıra havasında sunuyor.
Kürt meselesinden dış politik tercihlere, YÖK sorunundan YAŞ kararlarına; basının bu sorunlardan çok, sorunların taraflarıyla ilgili olduğu bir Türkiye'de yaşıyoruz bir süredir. Basın sorunlardan çok taraflarla ilgilendikçe, kaçınılmaz olarak taraflara duyarlı ya da taraflaşan bir kamuoyu oluşturuyor.
1997'ye girerken Türkiye'nin karşı karşıya olduğu en önemli sorunlardan birisi, ordu ile kamuoyunun doğrudan bir temas haline girmesi, bunun sonucunda, askerî müdahalenin doğal ya da sıradan bir siyasi gelişme olduğu fikrinin yeniden “normalleşmeye” yüz tutmasıdır. Basın tarafından, askerî otoritenin tavrına gösterilen bu aşırı hassasiyet, açıklamalarına atfedilen siyasi anlam, TSK ile kamuoyu arasında basın aracılığıyla doğrudan bir temasın oluşmasına yol açan temel faktörlerdir...
Neden?
Basının büyük bir bölümüne son bir yıldır egemen olan yayın politikası, garip bir iktidar mücadelesi gerçeği üzerine temelleniyor. Habercilik ve kamuoyu oluşturma işlevi bu mücadelenin sınırları içinde yapılıyor. Bu iktidar kavgası basının da çıkarları üzerinden tarafı, hatta parçası olduğu devlet kadroları ve politikalarının kontrolüne yönelik bir mücadeleyi ifade etmektedir.
Bu çerçevede ortaya çıkan en önemli ve ciddi sonuç, iktidar mücadelesinin gerçek taraflarının RP ile TSK olduğu fikrinin benimsenmesi ve bunun meşrulaştırılmasıdır.
Ancak daha da önemlisi, basının, askerî vesayeti, hatta olası bir müdahaleyi, habercilik maskesinin ardına gizlenerek, ülkenin olağan siyasi gerçeklerinden biriymiş gibi ele almasıdır. Son aylarda sık sık müdahale zemininin oluştuğunu ima eden, RP'nin karşısına her fırsatta, diğer siyasi partilerin değil, ordunun görüşünü çıkaran, her ikisi de birer siyasi partiymiş, siyasi olarak muadillermiş gibi, TSK ve RP'ye eşit muamele yapan, gerilimi artıran bir basındır bu...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025