Ali BAYRAMOĞLU
Yeni yıl iyi başlamadı.
Yılın bitmesine saatler kala Uludere'de yaşanan felaket, kabul etmek gerekir ki, insani açıdan, tam bir "çöküş" hali yarattı.
35 insanın öldürülmesine, bir trafik kazası gibi bakma, sorumluluğu "öldürenden" çok "ölene" çıkarma, basına, basın üzerinden toplumun önemli bir kısımına hâkim oldu.
Aşırı siyasallaşmış bu ortamda, Kürt vatandaşlarımızın acısını bile paylaşamadık...
Daha öte ölenlere, onlara "öteki"nin "ölüsü" olarak baktık...
Çöküş kelimesini kullanmama yol açan bu...
Bu tür tepkiler etnik çatışmanın, kutuplaşmanın egemen olduğu toplumlarda oluşur...
Ya da daha çok iç savaş ortamlarında ortaya çıkar...
Elbet bir asayiş toplumu değiliz ama, bilelim ki, Kürt meselesi üzerinden, özellikle Kürt meselesinde zihinlerimiz bir kez askerileşmeye doğru itiliyor.
Elinde silah olan, onu kullanır. Silahı kullanan ya karşısındakini, ya çevreyi, ya da kendisini vurur. Bugün Türkiye'nin, daha doğrusu devletin ve siyasi iktidarın içinde olduğu durum, gazeteci ve aydın tutuklamalarından Uludere faciasına kadar aslında budur.
Bir siyasi iktidar, başbakan düzeyinde tüm gazete ve televizyon patronlarını ve yöneticilerini toplar, Kürt sorununda milli duruş talep ederse, "askerin polisin moralini bozmayın, haberleri elden geçirip verin, örgütten haber anlamında bile uzak durun" derse, o basın, resmi bombaların 35 sivili öldürdüğü gün10-12 saat durup hükümetin ne açıklama yapacağını bekler. Bununla da yetinmez ertesi gün felaket, faciayı, katliamı, bir hataya indirger. Bu da yetmez, 'sorumluluk PKK'ya nasıl çıkar' bunun peşinde koşar. Kirli, temiz, eksik, güdülü istihbari bilgi bombardımanıyla zihinleri okşar ve askerileştirir.
Olan budur...
Utanmamız gereken bir durum...
Değiştirmemiz gereken bir durum...
Peki nasıl değişecek?
2012'in bu ilk yazısında bu muhtemel değişimin sınırlarını ele almak da fayda var...
Türkiye her geçen gün, muhalefetin sefaletiyle, siyasi iktidarın hizmet başta olmak üzere toplumsal, ekonomik ve uluslararası alandaki başarılarıyla tek parti demokrasisini soluyor, bunun daha koyu bir haline doğru ilerliyor.
Son dönemlerde sık gündeme gelen cumhurbaşkanlığı seçimi meselesi de aslında bu açıdan önem taşıyor.
Zira mevcut koşullarda sistem biliyor ki, cumhurbaşkanlığı seçimleri sadece 12. Cumhurbaşkanı'nın kim olacağını belirlemeyecek, aynı zaman da AK Parti'nin içindeki değişimi, AK Parti'nin güzergâhını tayin edecek. Bu güzergâh ise yine mevcut koşullar ve dengelerde aynı zamanda Türkiye'nin güzergâhı demek.
Nasıl?
Malum; AK Parti'nin tüzüğüne göre hiç kimse üst üste 3 dönemden fazla milletvekilliği yapamıyor. Başbakanı yanlış tanımıyorsak ve yaptığı açıklamaları dikkate alırsak, verdiği sözden geri dönmeyecek, tüzük maddesini hiçbir şekilde değiştirmeyecektir. Bu durum, 2023 Türkiye'siyle ilgili ciddi hayalleri ve iddiaları olan, arkasında yüzde 50'den fazla destek bulunan Tayyip Erdoğan'ı Çankaya'ya itecek demektir. Erdoğan, büyük ihtimalle, Ağustos 2014'te Türkiye'nin yeni cumhurbaşkanı olacaktır.
AK Parti'nin başına kim geçerse geçsin, Çankaya-hükümet ilişkilerinin modeli ne olursa olsun, ekonomik büyük sarsıntı yaşanmadıkça, tersten söyleyelim büyüme ve istikrarı koruduğu ve CHP tek parti demokrasisini tahrik ettiği sürece görünen odur ki, cumhurbaşkanlığı seçimlerinden başarıyla çıkacak AK Parti, 1 yıl sonra genel seçimleri 4. kez kazanacaktır...
Bu 2020'ye kadar "siyasi sahne kapalı gişe" demektir...
Her şey yolunda gider, Tayyip Erdoğan'nın bir kez Çankaya'ya aday olup kazandığını varsayarsanız, final oyunu 2024'te demektir...
AK Parti'nin güzargâhı ve Türkiye'nin güzergâhı bu nedenle aynı gibi görünüyor...
Ve eğer değişim yaşanacaksa bu değişim AK Parti şemsiyesi altında yaşanacaktır.
Ya da tersi...
Uludere mi? Demokratik açılım hamleleri mi?
Siyaset mi? Güvenlik mi?
Şahıs mı? Kurum mu?
Tarih önümüzde...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025