Ali BAYRAMOĞLU
Peker hadisesi hatırlamak için de vesile.
Karanlık anlar ve sayfalar açısından, hemen her düzeyde, kurumlar, siyasi hareketler, kimlik dalgaları düzeyinde, sabıka dosyası kabarık bir ülkeyiz.
Karanlık anların hatırlanması, hatırlatılması, şeffaf hale getirilmesi, sorumlulukların belirlenmesi, ahlaki, siyasi, hukuk yaptırımlarının devreye sokulması, yüzleşmelerin aşamalarını oluşturur.
Biz de hemen hiç gerçekleşmeyen bir durumdur bu.
Peker’in ima ettiği tür hadiseleri bunun için tekrar tekrar yaşıyoruz.
Korkut Adalı cinayetiyle ilgili kimi itirafları bunun hala şüpheyle dinliyoruz, geçiştiriyoruz.
1990'ların ilk yarısında işlenen suçlar, faili meçhul cinayetler, devlet çeteleri, devlet politikaları, yüzleşme ve hesap sorma mekanizmalarının hala uzağında duruyorlar.
Kısa bir süre hapis yatmış, Mehmet Ağar ve birkaç devlet memuru dışında ve yargının devlet içinde, örgütlü suç odakları ver, ama tam tespit edemedik” " türü gerekçelerle, Susurluk dönemi yaptırımsız bir dönem olmayı sürdürüyor.
1993-1996 yıllarında işlenen 12 faili meçhul cinayetin işlendiği Sapanca, Hendek, Düzce arası ölüm üçgeni”ni genç kuşaklar bilmez.
Kürt meselesinde askerin oyuna tam hâkim olduğu 1990'ların ilk yarısında öldürülecek iş adamları listesinin varlığından söz edilirdi. Bizzat dönemin başbakanı Çiller tarafından PKK'nın finans bağlantılarına ilişkin iş adamlarının listesi elimizde” dediği günler bile yaşanmıştı.
O listede adı yer alan pek çok isim, Behçet Cantürk, Savaş Buldan, Hacı Karay gibi isimlerin Ölüm Üçgen'inde infaz edilmiş halde bulundular.
Bu kişileri kim öldürdü? Hala failler meçhul. Hala resmen bilmiyoruz. O dönemde birçok bu tür cinayet, kayıp arkasındaki resmi organizasyon ve resmi kararlar da örtülü kaldı.
Aslında, resmi bir devlet raporu olup biteni tüm açıklığıyla anlatmıştı. Ama anlatılanlar raporda kaldı. Bu rapor, Kutlu Savaş imzalı Başbakanlık Teftiş Kurulu Raporu, bu ve benzeri aydınlatılmamış olayların ve karanlık politikaların devlet itirafnamesi ve çetelesi olarak arşivlerde durmaya devam ediyor.
O rapordan şu satırların altını çizelim:
"Susurluk olayının başlangıcı belki de zamanın Başbakanı Çiller'in bir cümlesinde gizlidir. PKK’ya yardım eden iş adamlarının listesi elimizde” diyordu. Sonra da infazlar başladı. İnfazların kararını kim veriyordu? Bozulmanın başlaması ve vatan-millet hesaplarının yerini kişisel hesapların alması kaçınılmazdı ve öyle oldu.
Susurluk Olayı bir bütündür ve olaylar zincirinden ibarettir. İstanbul'da Özgür Gündem Gazetesi’nin bombalanması, Behçet Cantürk’ün öldürülmesi, Diyarbakır'da yazar Musa Anter’in öldürülmesi; İstanbul'da Tarık Ümit olayı ile Azerbaycan'da ihtilâl denemesi; Bodrum'da Hikmet Babataş cinayeti, Gaziantep'te Mehmet Ali Yaprak'ın kaçırılması, Bankaların trilyonluk kredileri gerçekte Ankara'da cereyan eden olayın muhtelif veçheleridir..."
Bunların hepsi faili meçhul olaylar olmayı sürdürmekte ve açık bir şekilde tepe yönetime işaret eder.
Bunlara değmeden, bunları açığa çıkarmadan, o karanlık politikaları hukuk yoluyla teşhir etmeden yüzleşme, arınma, temizlik elbette olamaz ve olmadı.
Kutlu Adalı cinayeti o dönemlerden kalmadır.
Failleri hala devlet koruması altında
Peker’in açıklamalarının varacağını yer de muhtemelen farklı olmayacaktır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025