Ali BULAÇ
Son birkaç günde vuku bulan olaylar herkesi şaşırttı. Her ne kadar lokal olarak olayların merkezinde Suriye gözüküyorsa da –ki öyledir- jeo stratejik ve uzun vadede politik gelişmelerin merkezinde İran bulunmaktadır. Bu açıdan olup biteni anlamanın bir yolu İran’dan geçer, ben de kendi zaviyemden olup biteni anlamak üzere İran’dan başlamanın doğru olacağını düşünüyorum.
Benim İran’a ilgim neredeyse yarım asra dayanıyor.
İran’da ilk defa mutad olmanın ötesinde birtakım olayların yaşandığının 1977 yılı ortalarında farkına varmıştım. Başlangıçta Komünist hareket olan Tudeh’in aktif rol oynadığını düşünüyorduk ama işin içinde, ön saflarda sarıklı-cübbeli mollalar vardı. Daha dikkatli bakmaya başladığımda “din merkezli” ve “din adamları (Mollaları”n önderliğinde muazzam bir toplumsal hareketin başladığını anlamaya başladım. Sosyal bilimcilerin “dinin miadını” doldurduğunu hayli “zengin bilimsel veriler” ışığında öne sürdükleri bir zamanda din merkezli bir devrim vuku buluyordu. Şaşılacak şey buydu.
İran’ı yakın takibe aldım lakin İran hakkında kayda değer bir bilgim yoktu, fikrim de. Ne olup bittiğini medyadan anlamak mümkün değildi, bir yandan İran tarihi, Şah dönemi ve toplumsal yapısıyla ilgili okumalara başladım, öte yandan bilgi alabileceğim şahısları araştırdım. Dört zatla tanışmam bana büyük fayda sağladı: Abdülbaki Gölpınarlı, Hüseyin Hatemi, Hamid Algar ve Valide Camii imamı Azeri Ali Ekber Mehdipur.
Neredeyse günü gününe devrimi takip ettim, beklendiği üzere sonunda 78 yaşında bir din adamı Ayetullah İmam Humeyni’nin önderliğinde Şubat-1979’da İslam Devrimi oldu, binlerce yıllık monarşi yıkıldı, Mehdi bekleyen Şii İran’da İslam Cumhuriyeti kuruldu.
Devrim için objektif kriterler esas alındığında ne 1789 Fransız İhtilali, ne 1917 Bolşevik ihtilali devrim sayılır, Yakın tarihte “devrim” sıfatını almaya hak kazanmış biricik devrim 1979 İran İslam devrimidir.
Devrimle ilgili en güzel tanımlamayı sanırım Cengiz Çandar yaptı: “Bu devrim Şia içinde devrim, İslam içinde devrim, devrimler içinde devrimdir.”
Aradan 45 sene geçti, geçen 28 Kasım-10 Aralık 2024 arası 12 günlük kısacık süre içinde aksini düşünenler olmakla beraber birçok gözlemciye göre İran yıllardır takip ettiği bölgesel politikalarında “ağır bir yenilgi” alıp Suriye’den çekildi, kendi iç dünyasına döndü.
Bu önemli bir olaydır, üzerinde durmayı hak eder.
Sünni dünya, Türkiye, Arap alemi, Filistin ve Suriye’yi de zihinde tutarak şu sorulara cevap aramamız gerekir: Işık hızıyla cereyan eden günlerde
Ne oldu? Nasıl oldu? Niye oldu? Bundan sonra ne olabilir?
Ne olup bittiyse olayların merkezinde İran var.
Bir seferinde İran’a gidip döndüğümde şöyle bir yazı kaleme almıştım; İran modern tarihte İslam dünyası için bir laboratuvardır. İslamiyet’in modern zamanda, modern bir ülkede, modern bir toplumda denendiği, sınava tabi olduğu bir laboratuvar. Dolayısıyla orada olup bitenlerin tamamına, diğer İslami grup ve akımların yakından bakması lazım, oradan çıkarılacak sonuç önemlidir, bize İslam’ın geleceği konusunda ışık tutacak. Bu değerlendirmede İslamiyet’in teorik, politik ve hayatın gerçeklerine dair kısmını ilgilendiren dersler var. (Bkz. Ali Bulaç, Ortadoğudan İttihad-ı İslam’a, İnkılap y. İstanbul-2014, I, 337 vd.)
Devrimden hemen sonra, devrim ihracından korkan Arap alemi ve uluslararası güçlerin devrimi İran sınırlarında tutmak için savaş enstrümanını kullanmaya karar verdiler. ABD, Avrupa ve Rusya’ da dâhil olmak üzere bütün dünya yakın tarihin en gaddar diktatörü Saddam Hüseyin’i cömertçe destekledi. Saddam, İran’a karşı haksız yere saldırı düzenledi. Irak ve İran’dan yüzbinlerce genç hayatını kaybetti –kaybı bir milyon ifade edenler var-, kaynakları heba oldu. Sadece Suudi Arabistan’a o savaşın maliyeti 350 milyar dolar oldu, bu parayı Suudiler, Amerika’ya ödedi, Amerika kurtarıcı savaş galibi güç gerekçesiyle Irak petrollerini cizye hükmüne bağladı.
Devrim toparlanma fırsatını bulmamışken İran kendini kanlı bir savaşın içinde buldu, savaşla İran adeta talihsiz bir başkalaşım geçirdi. Arap alemi ve Sünni dünyanın İran’a zerre miktarı destek vermemesi İran’ın devlet olma refleksini besleyen mezhep ve etnisite öne çıktı.
Devrimcilerin bir iddiası ve bir ideali vardı, büyük bedeller ödemişlerdi, 15 Hordat 1964’te 15 bin, 1979 devriminde 60 bin şehit vermişlerdi; aralarında bazı fikir ayrılıkları olsa bile Murtaza Mutahhari ve Ali Şeriati ile bu çizgide onlarca molla, entelektüel hayatlarını bu devrime adamışlardı.
Devrim kısa süre içinde etkisini göstermişti, Polonya’dan başlamak üzere Doğu Avrupa’nın din ve Kilise’nin öne çıktığı toplumsal patlamalar baş gösterdi, yarım asırlık komünist yönetimler bir bir yıkıldı. Foucault, İslam devrimini “ruhsuz dünyanın ruhu” diye selamlıyordu.
Fakat batının yeni kahramanı Sünni ve Arap figür(an) Saddam’ın sudan bahanelerle başlattığı savaş, devrimin zorunlu ihtiyacı olan yeni bir siyaset, yeni bir iktidar ve yeni bir toplum-ülke modeli geliştirme sürecini akamete uğrattı. İvedi güncel ihtiyaçların karşılanması zarureti dolayısıyla bilinen modern ulus devlet kurumlarının yapılanması esas alındı, ideal politiğin önüne reel politik geçti.
İran saldırıyı püskürtmek ve kendini korumak zorunda iken, başka deyişle reel politiği takip ederken bile, İmam Humeyni her fırsatta ideal politiğe vurgu yaptı, onun parolası şuydu: “İslam için İran!” Humeyni’ye göre İslam alemi zillet içinde, küresel emperyalistler topraklarımızı işgal ediyor, yer altı ve yerüstü kaynaklarımızı yağmalıyor, İsrail’i bir haydut devlet olarak bağrımızda besliyor, İsrail denen musibet kendi başına bir hiç; defalarca Araplar İsrail’le savaştılar ama yenildiler, yenilginin sebebi Arapların güçsüzlüğü, İsrail’in gücü değil, Amerika, İngiltere ve bilumum batının bu haydutun arkasında durması, açık ve gizli mali, askeri ve siyasi desteklemesidir.
Müslüman dünyanın korkusu yersizdir, fobidir. Amerika kartondan kaplan bir güç, gücünün büyük bölümünü psikolojik varlığına borçlu, eğer müslümanlar ayağa kalkacaksa, doğrudan Amerika’yı hedef almak zorundadırlar, Amerika’nın bölgesel varlığı ve gücünün sembolü İsrail’dir. Bundan sonra İran’ın dış politikasının esası İsrail üzerinden Amerika’nın çöküşünü hızlandırmak olmalıdır.
Sonuç itibariyle İmam Humeyni şu üç cümleyi kuruyordu:
- İslam’ın en büyük düşmanı Amerika’dır
- İslam güç ve kuvvet sahibi olmak istiyorsa ABD ile savaşmak zorundadır. ABD’de de Sovyetler Birliği gibi eninde sonunda çökecektir, göründüğü kadar kuvvetli değildir.
- Ey Müslümanlar, başlarınızdaki zorbaları indirin. Korkmayın!
Yazıların sonunda cevabını arayacağımız sual şu olacak: İmam Humeyni’nin doktrini çöktü mü? İranlılar nerede hata yaptı? Müslüman dünya askeri, politik ve ruhi olarak batıya ve İsrail’e teslim mi oldu?
İlk sorumuz, “12 Günde ne oldu” sualiydi. Cevap açık ve basit:
Suriye’de Baas diktatörlüğü çöktü -darısı diğer diktatörlerin başına-, Esed, Suriye’yi terk edip gitti. Birçok bileşeniyle HTŞ, hiçbir direnmeyle karşılaşmadan Halep, Hama, Hums ve Şam’a girdi. Yıllardır ağır işkenceler altında olan binlerce masum esir hapishanelerden kurtarıldı. İsrail, Suriye’nin askeri potansiyelinin neredeyse tamamını imha etti, Golan’daki işgalini genişletti, şu anda Şam İsrail’in menzili dahilinde, isterse kolayca Şam’a girer. Hizbullah, birliklerini Lübnan’a çekti; Gazze, İsrail’in barbarlığı karşısında yapayalnız kaldı, Husiler beklemede. Irak, sıra bana mı geliyor diye soruyor. İran ciddi bir tehditle karşı karşıya, her an tahrip edici bir saldırıyla karşı karşıya. “Tahtlarınızı korumak istiyorsanız, susun!” diyen Netanyahu’nun talimatını dinleyen Arap alemi derin bir nefes aldı, tahtlarını korumanın engin sevinci içindeler. Türkiye, bir kere daha batı nezdindeki prestijini, önemini tazeledi.
İkinci sorumuz “olanlar nasıl oldu” idi. Sonraki yazıda bu sualin cevabını aramaya çalışacağız.
Yazarlar
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.08.2025
25.07.2025
19.07.2025
23.06.2025
11.05.2025
21.04.2025
15.03.2025
23.02.2025
3.02.2025
5.01.2025