Ali BULAÇ
En tehlikeli milliyetçilik, din sosu kullanandır. Sırtını dine dayadığı zaman tahakkümcü ve hegemonik politika; ilahi, kutsal ve manevi olanı suistimal ve istismar eder.
Kelimeler keskin bir aletin bedende yara açması gibi zihinde iz bırakır. “Kelime”nin kök anlamı da budur zaten. Kavramların her biri düşünce dünyamızın birer kodu hükmündedir. Kendi semantiğinden koparılmış bir kelimenin, hakikat temelinden tecrid edilmiş düşünce hükmünde olduğundan, bizi yanlış menzillere götürmesi mukadderdir.
Millet, İbrahim aleyhisselamın şahsında bir peygambere nisbet edilen din ve şeriat (hukuk) demektir, sayısal manada insan topluluğu ifade etmez; ne ulus manasında kullanılabilir, ne kavim! (Bkz. Ali Bulaç, Modern Ulus Devlet, 4. Bsm, s. 129-147.) Ulus, orduların güç kullanarak ele geçirdikleri devletler tarafından icad ve inşa edilen sanal topluluktur. Ulusun ne ontolojik, ne tarihsel ve ne de bir hakikat değeri var. Ulus karşılığı “millet” de sadece “hayali/sanal bir topluluğun inşası” işleminde kullanılan ve fakat dini sahih değeri suistimale uğratılmış bir kelime olarak iş ve işlev görür. Bu çerçevede ulusun ihtiva ettiği şeylerin tedarikinde istihdam edilen “millet” devletin inşaatı demektir ve sağcı milliyetçiler ne derse desinler, milli olan devlete ait olandır. Öyle ki devlet kendine ait olan iç ve dış düşmana korumak üzere başında “milli” kelimesini kullandığı iki bakanlık ihdas etmiştir: Milli Savunma ve Milli Eğitim Bakanlığı.
Milli olan dini olanla karşıt kutupta yer alır. “Milliyetçi ideoloji, doktrin ve siyaset” ile “milli/ulusal kültür” doğası gereği laiktir, pozitivizmden beslenir, monolitik kimliği öngörür ve çoğulculuğa kapalıdır. Egemenlik kayıtsız şartsız milletin ise -ki bu orduların kurucu aktör olduğu devletlerin ortaya çıkardığı millettir- veya iktidar aygıtının nihai sınırlarını -demokratik yollarla da olsa- halk tayin ediyorsa, öğreti egemenliği ve değerlerin kaynağını ilahi olana refere eden dine karşıt bir konumda olmak durumundadır. Yasamanın nihai manada Meclis’in uhdesinde olması, seçilmişlerin şu veya bu etken altında yasa yapma yetkisinin ellerinde olması manasına gelir. Meclis prensip itibarıyla dinin helal kıldığını haram -mesela İslam’ın sivil/medeni hukukunu ve teamüllerini yasaklar- haram kıldığını serbest bırakır; kumar, içki ve faiz gibi.
Milli olan teritoryaldir, egemenliği bir toprak parçası üzerindeki bağımsızlığa bağlar. Böyle olunca üzerinde egemenlik kurulan toprak sekülerleşir. Avrupa’da milli sınır çizen prensler ve krallar kilisenin kontrolündeki toprağı sekülerleştirebildikleri oranda “vatan” sahibi oldular. Milliyetçi ve milli ideolojiye göre vatan, ilahi hükümlerin uygulandığı ve Allah’ın herkese açık olan arzı olmaktan çıkmış, devletin belirlediği profildeki vatandaşların mülkü haline gelmiştir. Bu vatana sizin şu veya bu ismi koymanız, toprağın milli karakterini değiştirmez. Sağcı-muhafazakâr zihin devletle dini uzlaştıracak çareler ararken bazen “vatan sevgisi imandır” diye hadis uydurur, bazen de “Türkiye sevgisini imandan” sayar. “Vatan sevgisi imandır” sözü ne kadar uydurma ise, “Türkiye sevgisi imandandır” sözü de öylesine pagandır; sahih tevhid akidesine, İslam’ın iman umdelerine sorumsuzca, cahilce ve fütursuzca ilavede bulunmaktır. Milli karakterde örgütlenmiş ne Pakistan, ne Arabistan, ne İran, ne Türkiye süblimasyonunun dini bir değeri vardır.
Milli olan herkese tek resmi kimlik, tek elbise biçip dikerken; Müslümanlık dolayısıyla kardeşleri, örfi olarak biri diğerinin benzeri toplulukları, bölgesel olarak biri diğerinin yanında yaşadığı komşuları farklılaştırır; sonra ayrıştırır, kutuplaştırıp çatıştırır. Çünkü milli doktrine göre tarih milletlerin birbiriyle kavgasından ibarettir ve her millet diğerlerine üstünlük kazanma hakkına sahiptir. Milli devletler maddi, ekonomik ve askeri olarak güç yarışına girdiklerinden ne din kardeşliğini tanır, ne komşuluk hakkına veya insani yüksek ahlaki erdemlere saygı duyar. Milli politika ve strateji milli devletin başkalarının aleyhinde güçlenmesi fikri üzerinde yükselir. Doğası gereği yönelimi askeri-politik tahakküm ve kültürel hegemonyadır.
Hiç kuşkusuz en tehlikeli milliyetçilik, din sosu kullanandır. Sırtını dine dayadığı zaman tahakkümcü ve hegemonik politika; ilahi, kutsal ve manevi olanı suistimal ve istismar eder. Milli olanın ihtiyacı asabiyettir. Efendimiz (s.a.) şöyle buyurmuştur: “Asabiyet zulümde kavmine yardım etmektir.” (Ebu Davud, Edeb, 121.)
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları





































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.12.2025
23.10.2025
13.10.2025
4.10.2025
28.09.2025
22.08.2025
16.08.2025
7.08.2025
3.08.2025
25.07.2025