Ali Türer
Sonunda paket açıldı. Değerlendirmeler muhtelif.
Eğitim sistemi, içinde yer aldığı toplumsal sistemin hem istikrarını korumada hem de değişmesinde başat bir rol üstlenir. Ekonomik gücü yetersiz de olsa, bireyin kendisini yetiştirip toplumda kilit bir rol üstlenebildiği bir yapılar demokratik işleyişe sahip, fırsat eşitliği sunabilen bir yapılardır. O nedenle acaba diyorum, hazırlanıp sunuluşunda tanık olduğumuz tuhaflığa rağmen açılan bu paket, fırsat eşitliğinin sağlanması yolunda eğitim sisteminde bir iyileşmeye yol açabilir mi?
Çoğunluğun iradesini temsil ettiği için sistemin işleyişini keyfince yönetme hakkına sahip olduğunu düşünen, farklı düşünceleri, enerjileri sistemin zenginleşip gelişmesine katmayan bir iktidarın bir başına hazırladığı paketle kamuoyunun önüne “Demokratikleşmenin önünü açıyorum” diye çıkmasındaki tuhaflık ortada.
Bir dizi seçime doğru hızla yol aldığımız şu dönemde, Başbakanın söylemlerinde ortaya çıkan ruh halini göz önünde bulundurarak bu paketi pekâlâ AKP’nin bir seçim stratejisi olarak görebilirsiniz. Mücadele içinde fiilen kazanılmış, kamuoyuna zaten mal olmuş bazı adımları atarak, beklentileri karşılayarak Başbakanın seçim arifesinde bir yandan muhalefetin elini zayıflatmaya çalıştığını; öte yandan da demokrat, liberal kamuoyunda hızla yitirmekte olduğu desteği yeniden kazanma peşine düştüğünü düşünebilirsiniz. Abartılı biçimde “Demokratikleşme paketi” olarak pazarlanan bu hazırlığın sonuçta, muhalefetin baskısı sonucu mecbur kalarak atılan bir adım olduğu sonucuna varabilirsiniz.
Ama bütün bu değerlendirmeler, bu paket ile birlikte “Anadilde Eğitim” gibi toplumsal huzuru, siyasi birliği takından ilgilendiren önemli bir konuda geriye dönülemez bir sürecin içine girildiği gerçeğini görmeyi engellememeli.
Peki, bu paketle birlikte anadilde eğitimin özel okullarda serbest bırakılması gerçekten demokratikleşmenin kapısını aralayabilir mi?
Evet, olabilir, ama bu AKP’nin verdiklerine değil, sonuçta bu aralıkta nasıl bir toplumsal mücadele gelişeceğine bağlı.
Ana dilde eğitimin özel okullarda serbest bırakılması, en başta Kürt nüfusun yoğun olarak yaşadığı Güney Doğu Anadolu ve Doğu Anadolu’daki eğitim yaşantılarını etkileyecek kuşkusuz.
Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgeleri okuryazar (2001-2002: %73,%77) ve okullaşma oranlarının en düşük olduğu bölgelerdir. 7–17 yaş arasında olup da eğitim sisteminin dışında kalanların oranı Batı Marmara’da % 8 iken, Güneydoğu Anadolu’da % 21’dir. Güneydoğu Anadolu’da toplamda hala beş insanımızdan birini okulla tanıştıramamışız. Ortalama öğrenci başarılarına baktığımızda Marmara bölgesi ile Güneydoğu Anadolu bölgesi arasındaki fark %10’nun üzerindedir. (Bengisu-Aslanhan,2010; Eğitim Reformu Girişimi,2009; Polat,2009).
Bu çocuklar geri zekâlı mı, bu insanlara fırsat verildi de okumadılar mı? Ana dili dışında bir dille düşünmeye, öğrenmeye zorladığımız için, acaba bu güne kadar kaç gencimizi, kaç bölge insanımızı kaybettik? Kaç Kürt vatandaşımızın iç huzurunu talan ettik, kendisi ve çevresi ile barışık yaşama hakkını gasp ettik. İnsan hakları evrensel beyannamesi, çocuk hakları sözleşmesi her çocuğun ana dilinde eğitim görme hakkı olduğunu teslim etmiyor mu, ilan etmiyor mu? Bağlı olduğu uluslararası hukuku iç hukuku haline getirmiş Türkiye gibi bir ülke bu en temel insan hakkını kendi vatandaşına neden bir türlü veremiyor? Şimdi özel okullarda ana dilde eğitimi serbest bırakınca görevimizi yerine getirmiş mi olduk?
18–23 yaş arası erkek ve kadınların eğitime katılım oranları incelendiğinde, katılım oranı en yüksek bölge Marmara Bölgesi, (erkek %30,8 kadın %20,8) en düşük bölge ise Güney Doğu Anadolu Bölgesidir (erkek %14,6 kadın %5,1). Aynı zamanda Güney Doğu Anadolu Bölgesi erkek ve kadın nüfusun eğitime katılım oranları arasındaki farkın da en yüksek olduğu bölgedir. Üst gelir grubunda olan kadının eğitime katılma olasılığı diğer kadınlara göre Türkiye genelinde 13.22 kat artarken, Güneydoğu Anadolu bölgesinde ancak 4,41 kat artmaktadır. Erkeklerde ise bu oran Türkiye ortalamasından daha iyidir (7.02/7.82). Marmara bölgesinde ise bu alanda durum Güney Doğu Anadolu’nun tam tersidir. Marmara bölgesinde üst gelir gurubunun eğitime katılma olasılığı Türkiye geneline göre (7.02/13.22) erkeklerde 2.31 kat, kadınlarda ise 8.13 oranında düşmektedir. (Tomul:2007)
Bu veriler ne anlama geliyor.
Batı’da parası olan üst gelir grubu geleceği güvencede olduğundan eğitime yönelmiyor. Oysa yeterince parası olsa da Güneydoğu Anadolu erkeği geleceğini güvencede görmüyor; kendini ifade edebilmek, talep ettiği saygıyı toplumda bulabilmek eğitimi önemli bir araç olarak görüyor. Demek ki parası olan Kürt vatandaş eğitimini ana dilinde sürdürebilmek için paketle kendisine verilen bu haktan mümkün olabildiğince yararlanmaya çalışacak.
Peki, yeterli parası olmadığı için bu hakkı kullanamayacak vatandaşın günahı ne? Devlet okulunu kendi diliyle Türk’e açacak, Kürt’e açmayacak. Madem bu topraklarda anadilde eğitim serbest, bir kesime devletin parası ile okul açarken diğerine nasıl açmazsın? Türklerden vergi alıyorsun da Kürt’lerden almıyor musun? Bunun neresinde insanlık, demokratlık, fırsat eşitliği?
Cin şişeden çıktı bir kez. Bu kapıyı bir kez araladıktan sonra burada duramazsın. Asıl ana dil de eğitim mücadelesi şimdi başlıyor. Bu mücadele sadece Kürtlerin mücadelesi de değil, Türkiye’yi normalleştirme, toplumsal huzuru tesis etme, demokratikleşme mücadelesi. Devlet çok değil, kısa zaman sonra okullarını ana dilde eğitime açacak, açmak zorunda kalacak. Açılan paketin içinde özel okullarla sınırlı da olsa ana dilde eğitimin serbest bırakılması bundan önemli. Bunu görmezden gelemeyiz.
Gelelim pakette yer alan Andımız’ı okullarda derse başlarken okutmanın “resmen” kaldırılmasına!
1933 yılında dönemin Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip tarafından yazılan ve ilkokullarda ders başlamadan okutulmaya başlanan bu belge, etnik kültür etrafında siyasal birlik arayışında eğitimin nasıl araç kullanıldığının günümüze kadar gelen somut bir göstergesidir. 1950’li yıllardan sonra siyasal birliği sağlamada ortak payda Atatürk Milliyetçiliğine kaydı. 2005 yılında yürürlüğe giren programlardan itibaren ise ortak payda arayışı “Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı” etrafında sürdürülmeye başlandı. Fakat bu gelişme eğitim yolu ile tek tip insan yetiştirme mantığında bu güne kadar köklü bir değişiklik yaratmadı. Peki, paketle gelen bu değişiklik bu mantığın terk edilmesinin yolunu açar mı? Bunu zaman gösterecek.
Bırakalım bu metnin içeriğinin ne kadar çağ dışı olduğuna, Türk olmayana bu metni zorla okutturmanın nasıl bir işkence olduğuna kafa yormayı da elimizi vicdanımıza koyup anne-baba, eğitimci olarak kendimize şu soruyu bir soralım. Bunca yıl her sabah çocuğumuzun karşısına geçip “Sen aslında değerli değilsin, senin kendine ait bir düşüncen olamaz. Değerli olan Türk Milletidir, varlığını Türklüğe armağan edersen benim için de, herkes için de değerli hale gelirsin. Neye inanacağını, ne düşüneceğini, kendini kimin için feda edeceğini senin için biz belirledik. Şimdi bu yolda yürümek için yemin et bakalım” nasıl diyebildik? Sekiz, dokuz yaşındaki bir çocuğa, birer yetişkin, birer öğretmen olarak doğrularımız, değerlerimiz, algılarımız yolunda yürümesi için her sabah nasıl ant içtirebildik?
Bu andı her sabah içen bir çocuk, bu ruh hali içinde yetişen insan nasıl kendinden farklı düşünene saygı duyabilir, karşısındaki ile duygudaşlık kurabilir, karşıt düşüncede de doğru olabileceğini düşünebilir ki? Bugün yaşadığımız kavga dövüş, itiş kakışta bu kafa yapımızın hiç mi payı yok?
Andımızın tedavülden hangi gerekçeyle kaldırıldığını anlayamayan Sayın Kılıçtaroğlu “Ant olmayacaksa ne olacak peki?” diye soruyor. Bence haklı. Dindar gençlik yetiştirmeyi kafasına koymuş bir başbakanımız var, malum. Ant’ın yerini Kur’an, ya da HZ. Muhammet alınca tek tip insan yetiştirmeden vazgeçmiş mi olacağız?
Paket ile gelen bir diğer yenilik de kamu çalışanlarına kılık kıyafet serbestîsi.
Anlaşılan başörtülü, çember sakallı öğretmenlerimizi artık sınıflarda görebileceğiz. Bazı kamu kuruluşlarında, bu serbestî hizmeti alanlar bakımından bir sorun yaratmayabilir. İnanca, yaşama biçimine saygı çerçevesinde ele alınca bu adımda yadırganacak, rahatsız olacak bir durum olmadığını düşünebilirsiniz.
Dersine giren öğrencinin başörtülü ya da başörtüsüz olması öğretmenin yapacağı işi etkilememeli. Bu doğru, ama öğretmenin kılık kıyafeti öğrenciyi etkilemez mi? Elbet de etkiler. Kılık kıyafet, eğitim ortamında öğrencinin dikkatini çeken fiziki uyaranlar arasında yer alır. O yüzden öğretmenin amacı dışında öğrencinin dikkatini çekecek ya da dağıtacak, ya da öğrencide önyargı oluşturabilecek kılık kıyafet ile sınıfa girmesi doğru değildir.
Bazen işlenecek konu belirli bir kıyafet kullanmayı gerektirebilir. Örneğin öğrencilerinde çevre temizliği alışkanlığı kazandırmayı amaçlayan bir öğretmen elinde faraş ya da süpürge ile derse gelebilir. Ama sınıfında askılı elbise mini etekle konu anlatan genç bir öğretmen varken, lise öğrencisinin dikkatini konu üzerinde toplamakta epey zorluk çekeceği de ortada. Keza elinde tespihle derse giren çember sakallı, takkeli bir öğretmen; ya da sınıfta kara çarşafı, peçesiyle ders işleyen öğretmen de öğrencinin ilgisinin dağılmasına neden olur. Üstelik öğrencide ön yargı oluşturur.
Karşısındakini olduğu gibi kabul etme bakımından öğrenci, öğretmene göre çoğu kez daha esnek ve anlayışlıdır. Kılık kıyafeti yaşam biçiminin doğal sonucu olmaktan çok ideolojik tutumun bir aracı olarak gören öğretmen, öğrenciyi inancı ya da düşüncesi doğrultusunda biçimlendirmeyi kafasına koyduysa giydiği tabi ki sorun olur. Öğrencide önyargı oluşur. Hele bir de yönetici öğretmenler arasında bu konuda ayrımcılık yapıyorsa, bu yapılan hataları yüreklendiren, okulda çatışmaya, karmaşaya ortam hazırlayan bir tutum olur. Bütün bunlar öğrencinin dersteki performansını, sınıf ve okul yaşamını olumsuz etkileyebilecek durumlardır.
Fakat bu sorunları emirle, yönetmelikle kontrol almaya çalışmak yerine; pedagojik biçimlenim içinde öğretmeni, yöneticiyi olması gerektiği gibi yetiştirmeye çalışarak; ya da hizmet içi eğitim içinde doğal disiplin ve otokontrolü öne çıkararak çözmek gerekir.
Bir de paketle gelen zaten Mor Gabriyel Manastırına ait olan arazinin paketle Süryani Cemaatine yüce gönüllülük edip bağışlanması durumu var.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde bir de bu yüzden mahkûm olmamak için, olay yargıda olmasına rağmen, yargının yerine siz kararı verip bu adımı attınız. İyi güzel de, yılan hikâyesine dönen Heybeliada Ruhban Okulunun açılmasına pakette niye izin çıkmadı?
Türkiye’yi Avrupa’nın demokratik standartları ile buluşturmakla görevli Bakan Egemen Bağış Ruhban okuluna izin vermemelerini, Atina’da cami inşaatına henüz izin verilmemiş olmasına bağlamış.
Şimdi bunu demokratikleşme ile, eğitimde fırsat eşitliği ile nasıl ilişkilendireceğiz?
Söylenebilecek tek bir laf var: “Bu cidden çok ayıp”.
Kaynaklar:
Ekber Tonbul. Türkiye’de Eğitime Katılım Üzerinde Gelirin Etkisi. Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 22. Sayı, Denizli: 2007.
Eğitim Reformu Girişimi, Eğitimde Eşitlik: Politika Analizi ve Öneriler.2009
Bengisu Özenç-Selin Arslanhan PISA 2009 Sonuçlarına İlişkin Bir Değerlendirme, 2010
Polat Serdar. Türkiye’de Eğitim Politikalarının Fırsat Eşitsizliği Üzerindeki Etkileri Ankara: DPT Yayın No:2801. Ankara.,2009
Yazarlar
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları










































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.09.2025
18.07.2025
12.06.2025
22.12.2024
3.12.2024
26.09.2024
2.09.2024
5.08.2024
7.07.2024
4.05.2024