Ali Türer
Bugün 23 Nisan, bir büyük başlangıç. Anadolu’nun kendine biçilen kadere başkaldırdığı, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı gün bugün! Kurtuluş Savaşı’nın başladığı, özgürlük ve bağımsızlık için ilk adımın atıldığı gün! Türkiye vatandaşı olarak bu gün gönlüm gururla dolmalı, coşkum kabından taşmalı. Ama öyle değil, içim kırık, boğazımda düğümlenen bir şey var. Neden?
Çünkü yarın 24 Nisan! 24 Nisan 2015’in yüzüncü yılı.İttihat Terakki yöneticileri tarafından OsmanlıErmenilerine dönük imha planlarının yüz yıl önce uygulamaya konduğu gün. Sonuç ne olmuştu hatırlayalım.Binlerce Ermeni zorla din değiştirmek zorunda kaldı. Yerlerin ve insanların isimleri değişti. Binlerce Ermeni çocuk ailelerinden koparıldı. Bir kısmı Müslüman ailelerin elinde büyüdü. Bir kısmı yollarda öldü, telef oldular, ya da yurtlarda sahipsiz kaldılar. Yüz binlerce Ermeni zorunlu Suriye topraklarına sürüldü. Yollarda katledildiler. Dicle ve Fırat nehirleri ceset taşıdı.
Belge mi istiyorsunuz? 1915’de yaşayan iki milyon Ermeni’den Türkiye topraklarında 60.000 insan kalmış, buhar olup uçmadı ya bu insanlar. Meclis tutanaklarında, mahkeme tanıklıklarında, fotoğraflarda, kitaplarda, mektuplarda, belge her yerde yeter ki siz görmek isteyin. Bırakın bu aç arşivini, açayım arşivimi; getir tarihçini, getireyim tarihçimi; senin acın varsa benim de vargevelemelerini, kendini bilen Türkiye insanı için bile bu laflar bir anlam ifade etmiyor. 1915’li yıllarda kabaca Anadolu’da 10 milyon insan yaşıyormuş. Adına ister tehcir de, ister soykırım; bu katliam bu imha hareketi olmasaydı bugün kendilerine ait topraklarda, iş yerlerinde ve mekânlardaen az,bütün dünyada yaşayan Ermeni nüfusu kadar bir nüfus (10 Milyon) sadece bugünTürkiye’de yaşıyor olacaktı.
Ermeni,Rum, Kürt, Türk, Süryani bu topraklarda bir arada kardeşçe yaşamanın yolunu bulabilseydik,belki daha sonra yaşananlar da yaşanmamış olacaktı. Dersimler, Varlık vergisi soygunları, 5-6 Eylül saldırıları, göçler, parçalanmış aileler, faili meçhul cinayetler, kimsesiz mezarlıkları, Cumartesi anneleri, 30 yıllık iç savaşta yaşanan kayıplar, Roboskilerolmayacaktı. HrantDink’de yaşıyor olacaktı. Hatta bugün çözülecek bir Kürt sorunumuz bile yoktubelki düşünebiliyor musunuz?
Soykırım mı dersiniz, kıyım mı dersiniz, tehcir mi, o süreç yaşanmasaydı Ermeni’si, Süryani’si, Kürt’ü ve Türk’ü ile daha demokratik, daha kalkınmış, daha huzurlu bir ülkede yaşıyor olacaktık.Siyaset de bu kadar sert olmazdı her halde; düşmanlıklar, ihanetler, hakaretler; belki bu kadar darbe bile olmayacaktı. İşimize gücümüze bakacaktık.
“Bilerek, kasıtla ve isteyerek soykırım yapmadık” Böyle bir iş istemeden nasıl yapılır? Bundan 20 yıl önce “1915’de İttihat ve Terakki yöneticilerinin uyguladıkları Ermeni kültürünü imha etmeye yönelik bir soykırımdı. O gün yapılanların soykırım olduğunu kabul ediyor, yapılanlardan üzüntü duyuyor, Ermeni kardeşlerimizin yaşadıkları acıları paylaşıyoruz.” deseydik ne olurdu?
İçinde yer almadığım, nefretle kınadığım ve ret ettiğim bir katliam ile ilgilikimse beni bir Türk olarak suçlayamaz, sorumlu tutamaz. Ama ben “bana ecdadımın soykırım yaptığını söyletemezsiniz” dersem;açıkça yaşanmış, tanıkları ve sonuçları olan bir olayı ret eder, üstünü örtmeye çalışırsam;işte o zaman o yaşananların sorumluluğu üstümde kalır. Başka türlü olsaydı Amerika’daki Zenciler, Kızılderilileryaşadıkları katliamdan hala beyazları sorumlu tutuyor olurlardı. Bugün her Alman, Hitlerin Yahudilere yaptıklarından, Her Fransız Cezayirlilere yapılanlardan sorumlu tutulurdu. Modern dünyada böyle şeyler olmuyor.
Sorun ne kadar birey olup olmadığımızla ilgiliaslında. Bireyseniz, suçu işleyen babanız bile olsa mağdur olan ile birlikte suça suç dersiniz.Diyelim ki katil babanın katledilenin mallarını üstüne geçirmiş çocuğusunuz. Dürüst, adil ve vidan sahibi iseniz özür diler, suçu ret eder, malı da sahibine iade edersiniz.Yalanla dolanla, zamana oynamayla durumu idare etmeye çalışıyorsanız işte o zaman bir gün gelir insan içine çıkacak yüzünüz kalmaz. Çünkü gerçek ortadadır.
Eğitim yoluyla yıllarca bireysel özünüzü kolektif bilinç içinde eritmeyi öğrenmiş, bunu alışkanlık haline getirmişsiniz. Kol kırılmış yenin içinde kalmış. Kan davası namusunuz olmuş.Aile büyüğünün yaptıklarını sorgulamak ayıp sayılmış.Aidiyet, itaat, biat duygularının hâkim olduğu, kaba güce saygı duyan, hep bir hamiye ihtiyaç duyulan bir kültürde yetişmişsiniz. Ama bu kültürle gelen yükün altında asıl ezilende sizsiniz, bunu nasıl görmezsiniz?
Babam kimsenin malına, canına zarar vermedi. Tersi olsaydı özür diler, gerekirse babamı ret eder, elimde hakkım olmayan bir şey varsa sahibine iade ederdim. Biraz cesaret, siz de bunu yapın. Yapın ki 23 Nisan’ı gururla,coşkuylakarşılamaya hakkınız olsun.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.12.2024
3.12.2024
26.09.2024
2.09.2024
5.08.2024
7.07.2024
4.05.2024
1.04.2024
26.03.2024
9.03.2024