Ali Türer
İçinden geçtiğimiz toplumsal değişim süreci, siyasi birlik için kendine eksen bulmakta zorlanıyor.
15 Temmuz darbe girişiminin de, ardından gelen referandum girişiminin de ardında siyasi birliği ortaya çıkaracak ekseni belirleme iradesini elde tutma mücadelesi, çabası var.
Anayasa’nın 18 maddesinde yapılmak istenen değişiklikler için sandığa gidiyoruz. Referandumdan “evet” çıkması halinde ortaya çıkacak yeni iradenin nasıl ve ne yönde kullanılacağı belirsizliğini koruyor. Bunun ipuçlarını önümüze getirilen anayasa değişikliğinde göremiyoruz.
O nedenle sandıktan net ve ikircimsiz bir “Hayır” sonucu çıkması, şu veya bu düşünce ile “evet” oyu kullananları da (en azından büyük çoğunluğunu) galiba rahatlatacak. Oyları ile ülkeyi daha büyük bir karmaşaya, belirsizliğe sürüklememiş olacaklar, bu da az şey değil.
Şimdiye kadar seçimle gelmiş hiçbir yönetici ya da yönetici gurubu kendisine verilen yetkileri bu denli zorlamadı. Ülkeyi sistem değişikliğine götürecek bir referandum olağanüstü koşullarda topluma, hiç bugünkü gibi dayatılmadı. Teamül ve hukuk gereği tarafsız olması gerekenler, bir seçeneğin böylesine tarafı olmadı.
Bu topraklarda toplumsal değişim sürecinin yönünü belirlemeye dönük bu tür müdahaleler hiç bir zaman şaşırtıcı olmadı. Bugün bunu da bu kadar doğal kabul etmemiz galiba bu yüzden. Çünkü “kurtarıcı” yetiştirmekle öğünen merkeziyetçi bir gelenek ve kültürden geliyoruz. Hatta bir açıdan bu tür müdahaleleri, bünyenin daha büyük depremlere karşı bir tür savunma mekanizması ya da daha güçlü mücadele edebilmek için bir tür aşı olarak bile değerlendirmek mümkün olabilir.
O yüzden soğukkanlı olmak, enseyi karartmamak lazım. Bu topraklarda neler yaşanmadı ki!
Evet, bu girişim siyasi İslam orijinli bir darbe girişimini engellemekle öğünen yine siyasi İslam orijinli bir siyasi gücün başını çektiği içinde aşırı milliyetçi, Ergenekoncu güçlerinde yer aldığı bir ittifaktan geliyor, bu oldukça trajik, hatta biraz da komik. Fakat ben kendi payıma hukukun üstünlüğü, güçler ayrılığı, temsil ve güçlü bir sivil toplum temelinde katılımcı, çağdaş, demokratik bir toplum kurma sürecinin darbeler yolu ile değil de, halkın önüne sandık koyma yolu ile kesilmeye çalışılmasını daha kabul edilebilir bulduğumu söylemeliyim.
İzin verin nedenini açıklayayım.
Bu referandum süreci her ne kadar olağanüstü hal ortamında, propaganda kontrolü altında ve devlet olanakları kullanılarak yürütülüyor olsa da sonuçta ortada bir sandık var. Yürütmeyi, yargıyı, denetim mekanizmalarını elinde tutmak, kurumları keyfine göre tasarımlamak, kurumların işleyişini himaye- atama mekanizması içinde elinde toplamak isteyen, hem hâkim hem savcı rolüne soyunan bir güç önünüze sandığı koyarak sizden bunu onaylamanızı mı istiyor? Muhalefet olarak “benim elim zayıf” bahanesinin arkasına gizlenemezsiniz.
Elbette muhalefet olarak eliniz zayıf olacak, başka türlü nasıl olabilir ki. Olağanüstü bir hal durumu olmasaydı, basın, yargı bağımsız ve tarafsız olsaydı, bütün muhalefet hain ya da hain işbirlikçisi ilan edilmemiş olsaydı,(özellikleri şayet belirttiğiniz gibi ise) böyle bir anayasa teklifi referandum konusu yapılabilir miydi?
Haklı olduğunuzu düşünüyorsanız, insanları bütün bu olumsuz koşullara rağmen ikna etmesini bilecek, insanları gelecekte yönetebileceğinizi göstereceksiniz, size düşen bu.
Bütün bu olumsuz koşullarda sandıktan çıkabildiğinde “Hayır” anlamlı hale gelmez mi, kıymeti de zaten orada değil mi?
Böylesine olumsuz koşullarda bile demokrasiyi, demokratik yaşama biçimini, hukuku, temsil hakkını savunabilmiş olmak, bunun gururunu yaşamak bu az şey mi?
Avrupa’da, Amerika’da, Asya’da insanlar “helal olsun şu Türkiye insanına en kötü koşullarda bile demokrasiye sahip çıkmasını bildiler” diyecekler, bunun haklı gururunu yaşamak az şey mi?
O yüzden Hayırcıların şayet 16 Nisan Pazartesi akşamı sandıktan bekledikleri sonucu alırlarsa, AKP yöneticileri ile destekçilerine bir teşekkür borçları olabilir.
Yanılıyor muyum?
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları


































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.11.2025
6.09.2025
18.07.2025
12.06.2025
22.12.2024
3.12.2024
26.09.2024
2.09.2024
5.08.2024
7.07.2024