Ali Türer

Ali Türer
Ali Türer
Tüm Yazıları
ÖĞRETMEN NASIL GÖRÜNMELİ?
29.05.2017
1604

 Yazık ki eğitim sistemimizde görüntü, içeriğin hep önünde gitmiştir.

Kılık kıyafet yönetmeliği, aday öğretmen eğitim programlarının olsun, okullarda öğretmenler kurulu toplantılarının olsun daimi konusu olagelmiştir hep.  Ayakkabısının rengi, ya da üstüne giydiği hırkanın rengi yüzünden, boynuna taktığı kolye yüzünden okul kapısında teftişe durmuş okul yöneticisi tarafından evine gönderilen öğrenci sayımız epeyce kabarıktır.

Giydiği ayakkabının rengi yüzünden okuldan eve geri yollanan küçük kızımın hali içime dokunmuştu da okul yönetimine o kızgınlıkla bir dilekçe vermiştim. “Söz konusu ayakkabının renginin okulda verilen eğitime nasıl bir tehdit oluşturduğunun incelenmesini ve tarafıma bilgi verilmesini” talep etmiştim. Okul müdürü, işin büyüyeceğini muhtemelen başının da ağrıyacağını düşünüp beni telefonla aramış, dilekçemi geri almamı rica etmişti.

Bu açıdan bakınca yönetmelikle getirilen kılık kıyafet serbestîsine aslında sevinmek lazım gelir değil mi?

Gelin görün ki bu serbestlik içinde bir yandan da İmam Hatip Liselerinde, çok programlı liselerin imam-hatip programlarında okuyan kız öğrencilerin başlarını örtme düzenlemesi de getiriyor. Dahası okuldaki yaşam biçimlerine yeni bir ayar çekiliyor.2000’li yıllardan itibaren içine girdiğimiz süreç içinde vatandaşlık kavramının içi inanç eksenli doldurulmaya çalışılıyor ya, “din ve devlet için eğitim” anlayışı içinde eğitim sistemi yolu ile yaşam biçimlerine yeni bir yön verilmeye çalışılıyor. Demek oluyor ki niyet başka!

Bu yüzden olsa gerek garip bir biçimde laik kesim kılık kıyafette muhafazakâr denebilecek bir tutum benimserken, neo İslamcı kesim kılık kıyafet serbestisini savunur bir yaklaşım sergiliyorlar.  Demek ki kafalar oldukça karışık.

11 Kasım 2016 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmelik: Kulak ortasından aşağıda favori bırakılamaz. Saçlar, kulağı kapatmayacak, gömlek yakasını aşmayacak. Bıyık uzunluğu üst dudak boyunu geçmeyecek, sakal bırakılmayacak gibi hükümler getirmişti. Erkekler kravat takmak, kadınlar kumaş pantolon giymek zorundaydı.

Eğitim-Bir Sen bu yönetmelik daha çıkmadan 2016-2017 eğitim öğretim sezonunun başında “sivil itaatsizlik” kararı aldı, bunu da uyguladılar, sonucunu da aldılar.

Hoş, 2013’den itibaren zaten isteyen bayan öğretmen başörtüsü ile derse girmeye başlamıştı. Bunun yanı sıra geçen eğitim-öğretim döneminde okul koridorlarında artık sakallı, yakası bağrı açık, kot pantolonlu, bir tek başında takkesi eksik erkek öğretmen görüntülerine de tanık olmaya başladık. Laik kesimden öğretmenler aralarına karışan bu “yeni nesil” öğretmenleri ister istemez yadırgadılar.

Ama artık ister istemez bu görüntülere alışmak zorunda kalacaklar. Okullardaki bu durum yasal bir mevzuata kavuşacak gibi görünüyor çünkü. Basında bunun ile ilgili haberler sıklıkla çıkmaya başladı. Eğitim Bir Sen’in artık sivil itaatsizlik(!) içinde olmasına da gerek kalmayacak. -Bu arada okul yöneticilerinin çoğunun 2013’den itibaren yavaş yavaş Eğitim Bir Sen üyesi haline getirildiğini de yeri gelmişken hatırlayalım.-

Basında çıkan haberlere bakılırsa 2017'den itibaren erkek memurlar da artık uzun saç ve sakalla işe gelebilecekler. Kravat takmak zorunda kalmayacaklar. Kadın memurlar da kumaş pantolon mecburiyetinden kurtulacaklar. Fakat kolsuz, açık yakalı gömlek, bluz ya da elbise ile streç ve benzeri pantolonlar ile doğal olarak okula da gelemeyecekler. Etek boyları dizden yukarı ve yırtmaçlı olamayacak. Ama isterlerse başörtü takmakta serbestler.    

Ne serbestlik ama! Demek oluyor ki Eğitim Bir Sen’in “sivil itaatsizliği” bir tür ortamı yeni yönetmelik için hazırlama girişimiymiş. Hakkını vermek lazım, takdire şayan bir taktik!

Peki, bir öğretmenin okuldaki görüntüsü nasıl olmalı?

Bir öğretmenin okuldaki görüntüsü, öğrencileri ile ilgili beklentisini, eğitim ile ilgili hayallerini, umutlarını, özlemlerini yansıtır. Okul ve sınıftaki görüntüsü ile sonuçta öğretmen, amacını ortaya koymuş olur. Tabi öğretmen gerçekten öğretmen ise, öğretmen olarak kendini yetiştirmişse!

Öğrencilerinde kendisi ile ilgili ön yargılar oluşturmak istemeyen (bu önyargı inancı da kapsar), öğrencisine sözleri ile olduğu kadar, davranışları ile de, görüntüsü ile de model olmayı bilen öğretmen giyimine kuşamına dikkat etmek durumundadır.  Onu kuşatan, yöneten yönetmelikler değil idealleridir. Bir öğretmen öğrencisin dikkatini beden hareketleri, mimikleri, ses tonu ile olduğu kadar giyimi kuşamı ile de çeker, öğrencisini etkiler. Bunu bilir, buna göre davranır.

Öğretmen giyimi kuşamı, tutumu ile öğrencisinin dikkatini kendisi üzerine çekiyor, kendini sorgulatıyorsa orada bir sorun var demektir. Giyim kuşamda tıpkı diğerleri gibi, dikkati esas olana çekmekte birer araçtır. Giyim kuşamın kendisi amaç haline gelmişse, örneğin başörtüsü bir öğretmen için öğrencisi ile kurmak istediği iletişimden daha önemli hale gelmişse orada asıl olan öğretmenlik değildir zaten.

Akşamdan kalmış, giyimi özensiz, saçı başı karışık, sakalı, kara çarşafı ile öğrencisinin karşısına çıkacak bir öğretmenden öğrenci ne bekler, bu öğretmenle nasıl bir ilişki içinde olmayı umut edebilir ki öğrenci?

Öğretmen eğer öğretmense yönetmelikle işi olmaz. Onun giyimini/kuşamını da, sınıf içi/sınıf dışı hallerini de mesleki kimliği, bu kimliği ne ölçüde özümsediği, buna dönük özgüveni belirler. Üstlendiği sorumluluk, öğrencileri ile ilgili hayalleri, umutları; bir öğretmenin görünüşünü belirlemesi gereken bunlardır, kılık kıyafet yönetmeliği değil.    

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar