Ali Türer

Ali Türer
Ali Türer
Tüm Yazıları
ANADİLİ EK DERS YAPMAK, O DİLİ KULLANANA HAKARETİR!
8.04.2012
3163

 4+4+4 meclisten geçti. AKP mesleğe yönlendiriyorum bahanesi ile bu düzenlemeyle, 5-6 yaşında ilkokula alacağı çocuğa İmam Hatip’in orta bölümlerinde din eğitimi vermenin önünü açtı.

On yaşında bir çocuk mesleki bakımından henüz uyanış ve fantezi dönemindedir. Büyüdüğünde yapmak istediği meslek ile ilgili, özdeşleştiği yakınının mesleğini dikkate alarak bir takım hayaller kurar. Yani bu yaşlarda henüz anlamlı bir ilgiden, yönelişten söz etmek mümkün değildir. O nedenle çocuğa ikinci kademede yön verecek ilgi, çocuğun değil ailenin ilgisi olacaktır.

Aklı başında aileler henüz ilgileri, yetenekleri billurlaşmamışken çocuklarını erken bir yolculuğa çıkarmakta acele etmeyeceklerdir.  Ancak dini duyarlılıklarıyla hareket eden aileler muhtemelen,  özellikle kız çocuklarını İmam Hatiplerin orta kısımlarına yollamanın gayreti içinde olabilirler.

Bu normal karşılanabilir.

Ancak AKP ailelerin bu tercihinden, kendi geleceğini garanti altına almaya dönük siyasi bir rant devşirme peşinde. 4+4+4 deki ısrarının anlamı da bu. İşte bu siyaseten normal değil; ahlaki hiç değil. Çünkü bunun anlamı, dinin siyasi emeller doğrultusunda kullanılmasıdır. Hani AKP devleti yönetirken laikti.

AKP siyaseten avantaj elde etmek için eğitime müdahale ederken, şirin görünmek için toplumun bazı kesimlerine de aklınca boncuk dağıtıyor. İkinci dört yıllık dilimde Kürtçeyi seçmeli ders olarak okutmanın önünü açıyor. Ve bu lütfünden dolayı Kürtlerin memnum olmasını bekliyor.

Kürtler memnun olur mu? Sanmıyorum.

Farz edin ki sizin anlamadığınız; annenizin, babanızın evde konuşmadığı bir dilde, size on iki yıllık bir eğitim zorla dayatılıyor. İlk dört yıl okumayı, yazmayı; temel bilgileri anlamadığınız o dilden öğrenmek durumundasınız. Bunu başarırsanız, ilk dört yılın sonunda,  kendi dilinizi de bir çeşit “bonus” olarak öğrenebileceksiniz. Devletin bu büyük lütfünden artık, ne kadar hoşnut olsanız az.

Doğduğunuz topraklarda yıllarca varlığınız tanınmamış; ana dilinde kendinizi ifade etmeniz yıllarca suç sayılmış; çocuklarınıza özgürce isim verememişsiniz. Eviniz, köyünüz yakılıp yıkılmış. Daha sayalım mı?

Sonra, sonra, alın size ana dilinizi ek ders olarak çocuklarınıza okutma hakkı. Anadili ek ders haline getirmek; o dilde eğitimini sürdürmek isteyenlere hakaret değil de nedir?

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 26. MaddesiEğitimin amacı insan kişiliğini tüm olarak geliştirmek, insan hakları ve temel hürriyetlerine karşı saygıyı güçlendirmek olmalıdır. Eğitim, bütün milletler, ırk ve din grupları arasındaki anlayış, hoşgörü ve dostluğu geliştirmelidir. Çocukların görecekleri eğitim ve öğretim tarzını tayin etmede ilk olarak aile yetkilidir.” diyor.

Sizce 4+4+4 “ırk ve din grupları arasındaki anlayış, hoşgörü ve dostluğu” geliştirir mi, torpiller mi?

Dindar gençlik yetiştirmeye kendinizi adarken anne babanın çocukların alacağı eğitimi belirleme yetkisini hatırlıyorsunuz, iyi güzel de; çocukların alacağı eğitimin hangi dilde olması gerektiğini niye aileye bırakmıyorsunuz?

 Çocuk Hakları Sözleşmesi 29. Maddedetaraf olan devletlerin, çocuk eğitimini şu amaçlara yönelik olarak düzenlemesini ön görüyor.

“Her devlet:

·        Çocuğun kişiliğinin, zihinsel ve bedensel yeteneklerinin olabildiğince geliştirilmesinden,

·        İnsan haklarına ve temel özgürlüklere, Birleşmiş Milletler Anlaşması'nda benimsenen ilkelere saygısının geliştirilmesinden,

·        Çocuğun ana-babasına, kültürel kimliğine, dil ve değerlerine, yaşadığı veya geldiği ülkenin ulusal değerlerine ve kendisinden farklı uygarlıklara saygısının geliştirilmesinden,

·        Çocuğun anlayış, barış, hoşgörü, cinsiyetler arası eşitlik, gerek etnik, ulusal, dini gruplar ve yerli halktan olsun; gerekse bütün insanlar arasında dostluk ruhuyla özgür bir toplumda yaşantıyı sorumlulukla üstlenecek şekilde hazırlanmasından,

·        Doğal çevreye saygısının geliştirilmesinden sorumludur.”

Türkiye, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesini 1994’de onaylamıştır. Fakat yukarıda belirttiğimiz 29. Maddeyi anayasasına uygun yorumlama hakkını da saklı tutmuştur. Bu maddeye neden “kendime göre yorumlarım” kaydını düştüğümüz belli olmuyor mu?

İşte size muasır medeniyet seviyesine ulaşmaya aday 4+4+4’lük bir yorum.

AKP anayasayı, eğitim anlayışımızı, eğitim sistemimizi İnsan Hakları Evrensel Bildirgesine; Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne uygun hale getireceğine; bu belgeleri 12 Eylül Anayasasına göre yeniden yorumlayacak düzenlemeler peşinde koşuyor.  Hem de ne zaman; sözde “yeni” anayasa hazırlıklarını sürdürürken.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar