Alper GÖRMÜŞ
“Türkiye’nin karanlık 90’ları”nın en karanlık yılında, 1993’te, Yeni Demokrasi Partisi (YDH) Genel Başkanı Cem Boyner’in Artvin-Kars-Ardahan gezisini izlemiştim gazeteci olarak... O gezide, Kars’ın Digor ilçesinde YDH liderinin açık hava toplantısını izlemeye gelen (gelebilen) bir avuç insanın hâli hâlâ gözlerimin önünde.
Cem Boyner kısa konuşmasını bitirdikten sonra kendisini izleyenlere, üzerlerinde bir baskı olup olmadığını sordu ve onları konuşmaya teşvik etti. Yaklaşık 50 kişilik bir yarım daire oluşturan Digorluların etrafını, ellerinde uzun namlulu silahlar ve göğüslerine çaprazlama asılmış fişekliklerle ürkütücü bir görünüm arz eden özel timciler sarmıştı; sayıları en az izleyiciler kadardı.
Digorlular, Boyner’in davetine icabet edemediler. Halleri, bağırmak isteyen fakat kâbus görmekte oldukları için boğazlarından tek hece çıkaramayan insanları andırıyordu. Onların o hallerini, o gün yazdığım izlenim yazısında “Digorlular çığlık çığlığa susuyorlardı” başlığı altında anlatmıştım.
Onlar hiçbir şey anlatamamıştı ama o yıllarda özel timciler tarafından götürüldükten sonra “kendilerinden bir daha haber alınamayan” insanların hikâyeleri dilden dile dolaşıyor, sayılarının binleri bulduğu rivayet ediliyordu. Atmosfer o kadar karanlıktı ki, bırakın bu iddiaların bir soruşturma konusu olmasını, yakınlarını kaybedenlerin, hikâyelerini gazetecilerle paylaşmaları dahi düşünülemezdi; zaten bunları yazacak gazeteler de yoktu.
Bir ümit: Ergenekon ve ‘Fırat’ın doğusu’ cinayetleri
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP / AK Parti) iktidara geldiği 2002’den sonra, “Fırat’ın doğusu”nda işlenmiş binlerce faili meçhul cinayetin soruşturma konusu olabileceğine dair belli belirsiz bir ümit belirmeye başladı. Çünkü Cumhuriyet tarihinde ilk kez, devletin hiç değişmeyen temel kabullerini sorgulayan ve devletin “rejim düşmanları”na karşı uyguladığı şiddetin her koşulda meşru sayılmasına karşı çıkan bir parti iktidara gelmişti.
2007’de başlatılan Ergenekon süreci, bu umutların kuvveden fiile çıkmasını mümkün kılabilecek yeni bir vasat koydu ortaya. Fakat herkesin kafasında bir kuşku vardı: Acaba AK Parti iktidarı, kendisini alaşağı etmeye çalışan darbeci-vesayetçi güçlerle hesaplaşırken, “Fırat’ın doğusu”nu cehenneme çeviren cinayetlerin failleriyle de hesaplaşmayı göze alabilecek miydi?
O günlerde iktidarın böyle davranması, yalnız ilkesel ve ahlakî açıdan değil, iktidarlar için her zaman temel argüman olan pragmatik bakış açısından da makul ve mantıklı görünüyordu. Ben de buna inanıyordum. Çünkü darbecilik ve darbecilikle dolaylı-dolaysız bağlantılı cinayetler, kendi mecralarında ayrı ayrı akan iki musibet değildi ve dolayısıyla onları tefrik ederek, birine öncelik verip öbürünü erteleyerek başarıya ulaşmak mümkün değildi.
Soruşturması 2007’de, davası 2008’de başlayan Ergenekon süreciyle birlikte Güneydoğu illerindeki bazı savcıların başlattığı girişimler hükümetin de meseleyi böyle gördüğüne dair bir umut yarattıysa da, bu girişimler yaygınlaşmadı ve kalıcı olmadı.
Bu girişimlerin kuşkusuz en önemlisi, Cizre’de 1993-1995 yılları arasında işlenen faili meçhul cinayetlerin 21’i ile ilgili olarak açılan ve basında “Cemal Temizöz davası” olarak anılan davaydı. Davanın bir numaralı sanığı olan Albay Temizöz, cinayetlerin işlendiği yıllarda Ergenekon sanığı Veli Küçük’ün Cizre’de görev yaptığı yıllarda yüzbaşı olarak onun emrinde çalışıyordu. Cizre eski Belediye Başkanı Kamil Atağ da sanıklar arasında yer alıyordu.
Hukukçular, 2009’da açılan ve geçtiğimiz hafta tüm sanıkların beraatiyle sonuçlanan Temizöz davasının, benzer davalar için de bir ölçü oluşturacağı konusunda hemfikir. Çünkü bu dava deliller açısından en güçlü davaydı ve o dahi böyle sonuçlanmışken, öbür davalardan bir sonuç beklemek mümkün değildi.
Peki, süreç neden böyle işledi ve bu sonucun doğmasında hangi aktörler nasıl bir rol oynadı? Soruyu cevaplarken üç temel aktörün olumsuz rollerinden söz etmemiz gerekiyor: AK Parti-hükümet, Kürt siyaseti ve medya. Şimdi bu aktörlerin süreçte oynadıkları olumsuz rollere kısaca göz atalım.
AK Parti-Hükümet
Hiç şüphe yok ki, sonucun böyle tecelli etmesinde asıl sorumluluk iktidar partisinin üzerinde... Şayet o isteseydi, Kürt siyasetinin ve medyanın ilgisiz tutumlarına rağmen süreç bambaşka bir yol izleyebilirdi.
İktidarın, Güneydoğu’daki faili meçhul cinayetler üzerine kararlılıkla gitmemesinde biri zihnî-yapısal, öbürü siyasi-konjonktürel iki etmenin belirleyici bir rol oynadığını düşünüyorum.
Zihnî-yapısal neden: AK Parti, mayasındaki devletçi-milliyetçi etkiler nedeniyle, devletin karanlık yüzüyle uğraşırken, bunu öncelikle Kürtlerle ve Kürtlerin siyasi temsilcileriyle ittifak halinde yapıyormuş izlenimi vermekten kaçındı. Bu zihnî-yapısal faktör otomatik bir fren mekanizması olarak her durumda işliyordu, fakat devlet aktörlerini cezalandırmak anlamına gelecek kararlı bir faili meçhul hesaplaşmasının psikolojik sonuçları başka her şeyden daha sarsıcı olabilirdi. AK Parti bunu göze alamadı.
Konjonktürel neden: AK Parti’nin Cemaat’le giriştiği iktidar kapışması, iktidar partisinin ittifak stratejisini tepeden tırnağa değiştirdi. AK Parti o noktadan itibaren bir tür “düşmanımın düşmanı dostumdur” çizgisine yönelerek, devlet içindeki, artık kolunun kanadının kırıldığını düşündüğü çevrelere karşı tavrını yumuşattı.
Kürt siyaseti
Kürt siyaseti, Türkiye soluyla kurduğu ittifakın da etkisiyle, AK Parti’nin zaman içinde “derin”dekiyle, “yüzey”dekiyle devletin kendisi haline geldiğini savunmaya başladı. Bu çizginin doğal sonucu olarak da mevcut davalardan hiçbir sonuç çıkmayacağı gibi bir hissiyat peydahladı. “Devlet” kendi kendine karşı harekete geçip kendi kendini cezalandıramayacağına göre, bu davalardan olumlu bir sonuç beklemek abesle iştigal etmek olurdu.
Davayı yakından takip eden bazı liberal yazarlara göre ise, Kürt siyasetinin davalara ilgisizliği biraz da AK Parti’nin hanesine yazılacak olumlu puanları engelleme kaygısından kaynaklanıyordu.
Berat Özipek, 2012’de bir duruşmayı izledikten sonra şöyle yazmıştı:
“Adliye binasında birçok tanıdığa rastlıyorum. Mersin Barosundan avukat bir arkadaş yan salonda Kürtçe savunma krizine takıldığı için ilerlemeyen ve dolayısıyla pratik olarak hiçbir katkısının mümkün olmadığı KCK davasına destek için gelmiş. Ama o da, öteki ‘duyarlı’ arkadaşlar da yan salondakine uğramıyorlar."
“Düşünebiliyor musunuz, Diyarbakır’da koca salonda biz yedi kişi varız, yedimiz de İstanbul’dan gelmiş, korucu yakınlarının arasında kaybolmuş durumda davayı izliyoruz. Elbette gerçek neden bu değil. BDP’nin baştan beri davaya kayıtsızlığı da bilinçli bir tercih. Çünkü KCK Davası ‘Hükümeti’ vuruyor, Temizöz Davası ‘Devleti.’ Daha doğrusu ‘AKP Devleti’nin itişe itişe kendisine yer açmaya çalıştığı Kemalist oligarşinin devletini.”
Medya
Medya, bütün kesimleriyle (Türk, Kürt, muhalif, muvâfık) Temizöz davasına hak ettiği ilgiyi göstermedi. Kürt siyasetine ve iktidara muvâfık basın, sesi oldukları siyasetlerin tavrını yansıttıkları için öyle davranırlarken, “muhalif” merkez medya, olaylar “ora”da geçtiği için benzer bir tutum izledi. Medyanın bu “kolektif” tavrının, Temizöz davasının onca sağlam delillere rağmen kapanmasında önemli bir rolü oldu.
Bu tespite karşı şöyle bir itirazda bulunulabilir: Gerek iktidar gerekse de Kürt siyaseti davaya karşı bu kadar ilgisizken, medyanın kararlı bir tutumla davayı kamuoyunun gündeminde tutması, sonuç üzerinde nasıl ve neden etkili olsun?
İlk bakışta epeyce sağlam görünen bu argüman, medyanın, iktidarların benzer tutumlarını kararlı bir yayın çizgisiyle geriletip sanıkların hak ettikleri cezalara çarptırılmasında belirleyici bir rol oynadığı örneklerle kıyaslandığında o kadar da güçlü görünmüyor.
Akla hemen gelen iki örnek, ‘Manisalı Gençler’ ile ‘Metin Göktepe’ davaları... Bu iki davada basının yıllar boyu hiç tükenmeyen bir enerjiyle konuyu gündemde tuttuklarını ve bu sayede faillerin cezalandırıldığını biliyoruz. Her iki davadaki tavır, ‘Türk basınının yüzakları’ gibi bir liste yapılsa, hiç şüphesiz ilk sıralarda yerlerini alacak gazeteciliklerdi. Şurası kesin ki, basının ısrarlı takibi olmasaydı, bu iki davadan kamuoyu vicdanını biraz olsun rahatlatan bildiğimiz sonuçlar alınamazdı.
Temizöz davası ne yazık ki medyanın bu tarzda tutum aldığı bir dava olmadı.
Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) Demokratikleşme Programı’nın 2013’te yayımladığı “Ergenekon’un Öteki Yüzü: Faili Meçhuller ve Kayıplar” başlıklı raporu hazırlayan avukat Gülçin Avşar, bir bölümü Ergenekon davasının sanıklarıyla bağlantılı 10 bin civarında “faili meçhul ve kayıp” dosyasının bulunduğunu, buna karşılık mahkemesi yürüyen vaka sayısının 10 civarında olduğunu söylüyor. İşte o “10”un en kuvvetlisinin dosyası geçtiğimiz hafta resmen kapatıldı. Bu sonuç, Türkiye’nin acılı faili meçhuller dosyasının da tamamen kapandığı anlamına geliyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025