Alper GÖRMÜŞ
24 Haziran’daki ‘uçan mürekkepli mühür’ palavrasını en çok kim yaydı...”
Cumhuriyet gazetesi yazarı Kadri Gürsel’in 3 Ağustos tarihli yazısının başlığı işte böyleydi... Gürsel, yazısının hemen girişinde bu soruya “Twitter’daki bazı iktidar yanlısı ağlar” cevabını veriyor ki, bu cevaptan hemen sonra anlatmaya başladığı “uçan mürekkepli mühür”ün hikâyesini okuyup da ‘e, bu nasıl oluyor?’ diye şaşırmamak mümkün değil. Şöyle anlatıyor Kadri Gürsel:
“24 Haziran’da saat 10.59’da, oy verme işlemi başladıktan üç saat sonra, muhalif tutumuyla bilinen kıdemli bir medya mensubunun attığı tweet kısa sürede ‘viral’ oldu. Orijinal haliyle alıntılıyorum: “’Arkadaşlar bu sabah bir arkadaşın kayınpederi oy kullandiktan sonra 1 -2 dk toparlanmak için kabinde oyalanmış sonra bakmışki bastığı mühür uçup gitmiş. üçucu mühür göndermişler chp nin kesin kazanacağı yerlere kıyamet kopmuş tutanaklar falan tutulmuş. Lütfen herkese duyurun.”
Yani Kadri Gürsel diyor ki, “Uçan mürekkepli mühür palavrası”nı kıdemli bir muhalif gazeteci başlattı, başka muhalifler bunu inandırıcı bulup retweet’ledi, fakat iktidar partisini töhmet altında bırakan bu tweet’i en çok “Twitter’daki bazı iktidar yanlısı ağlar” yaydı.
Siz söyleyin, bu tuhaf bileşime şaşırmamak mümkün mü?
Alay ederek ‘dezenformasyon’ yapılmaz!
Elbette Gürsel de bunun farkında ve yazısının devamında uzun uzun bu şaşırtıcı yargıya nasıl vardığını anlatıyor.
Kadri Gürsel’in o gün Twitter’ı dakika dakika takip ederek kaleme aldığı ‘anatomi’yi okuyup bitirdiğinizde, belli bir andan itibaren söz konusu tweet’in yaygınlaştırılmasında gerçekten de en çok “Twitter’daki bazı iktidar yanlısı ağlar”ın etkili olduğuna ikna oluyorsunuz (ironi yok, gerçekten ikna oluyorsunuz)... Fakat onların bu işi ne surette ve hangi amaçla yaptıklarını bizzat Kadri Gürsel’in yazısından istifadeyle öğrendiğinizde, yine çok şaşırıyorsunuz: Meğer “Twitter’daki bazı iktidar yanlısı ağlar” bu kadar saçma bir iddiaya inanan muhalif ruh haliyle alay etmek için yaygınlaştırmışlar bu tweet’i.
Oysa Gürsel, yazısının başlarında bu tweet için “24 Haziran’da seçime katılımı düşürmekten başka bir sonuç doğurması mümkün olmayan (bir) dezenformasyon” diyordu. E, bu durumda “Twitter’daki bazı iktidar yanlısı ağlar”ın bu tweet’i alay ederek değil, tıpkı muhalifler gibi gerçek olduğuna inanıyormuş gibi yaparak yaygınlaştırmaları gerekmez miydi? Böyle olmadığına göre, ‘dezenformasyon’ bu işin neresinde?
Marifetin sahiplerinden çok kullananı eleştirmek...
Bir başka sorun: Gürsel, eleştirisini “Uçan mürekkepli mühür palavrası”nın ilk sahibi ile onun gibi muhalif olan sonraki sahipleri üzerine değil de ‘dezenformasyon’ amacıyla sonradan devreye giren “Twitter’daki bazı iktidar yanlısı ağlar” üzerine kurmayı tercih ediyor.
Türkiye’deki muhalif ruh halinin başlıca özelliklerinden biri de şu: Muhaliflik, iktidarın hukuksuz uygulamalarına direnmenin yolları üzerinde düşünmekten çok, ‘gizlice kotarıldığı için açığa çıkmayan daha büyük iktidar kötülükleri’ üzerine uyduruk senaryolar yazmayı seviyor. Kadri Gürsel’in yazısındaki ‘odaklanma’ tercihi, muhalif ruh halinin bu illetle kesin bir hesaplaşmaya henüz hazır olmadığını gösteriyor.
Bunun böyle olduğunu anlayabilmek için, Kadri Gürsel’in konuya dair o günkü Twitter hesaplarının izini sürerek ortaya koyduğu analizin ayrıntılarına, somut bulgular üzerine geliştirdiği tespitler bahsine girmemiz gerekiyor.
Gürsel Twitter’da duruma nasıl müdahale etti?
Kadri Gürsel, 24 Haziran günü “kıdemli muhalif gazeteci”nin tweet’ini gördükten bir süre sonra bir tweet atmış ve yarım saat sonra bunu silmiş. Bu davranışı nedeniyle “bazı Twitter kullanıcıları ve troller” tarafından “uçan mürekkepli mühür palavrasına inanacak kadar saf olmakla ya da bu dezenformasyonu yaymakla” suçlanmış.
Doğrusu, yazdıklarını okuyunca bende de şöyle bir kanaat uyandı: Hayır, Kadri Gürsel böyle bir palavraya inanacak kadar saf biri değildir. Fakat bu tarz uyduruk ‘haber’lere mahallede gösterilen itibarı göz önüne alarak, okuduğu tweet’i 3 Ağustos’ta yazdığı yazıda olduğu gibi adlı adınca “palavra” diye nitelemekten çekinmiş olabilir.
Gürsel’in bu fasılda neler yazdığını siz de bilmelisiniz. Biraz uzun bir alıntı pahasına aynen aktarıyorum:
“Bu tweet (yani ‘kıdemli muhalif gazeteci’nin seçim sabahı 10:59’da attığı tweet –A. G.) sabah 2800’den fazla kez ‘RT’ edildi ve 3800’den fazla da beğeni aldı. Noktası virgülüyle aynı tweet metni Whatsapp’tan da yayıldı. Bir de tanıdığım bazı kerli ferli, iyi eğitim almış kişilerin, dezenformasyon olduğu hakkında kuşkuya yer bırakmayan bu tevatürü Whatsapp’da paylaştıklarını görmek beni gerçekten üzdü. Sorumlu bir vatandaş olarak harekete geçmeye karar verdim.
24 Haziran’da seçime katılımı düşürmekten başka bir sonuç doğurması mümkün olmayan bu dezenformasyonun önü, yayıldığı mecra olan Twitter’da kesilmeliydi. Bu da ancak sandık başında kontrol sağlayan platformların resmi Twitter hesapları vasıtasıyla yapılabilirdi. İhbarımın gözden kaçmayıp ivedilikle değerlendirilmesi için Twitter hesabımı kullandım. Saat 11.43’te ilgili hesapları ‘mention’layarak şu tweeti attım:
‘CHP’nin güçlü olduğu sandıklara uçucu mürekkepli mühür gönderildiği iddiaları hakkında bir açıklamanız var mı @ adilsecimnet @tgmcelebi @ OyveOtesi @sandikgucu’.
Dezenformasyonu önlemek amacıyla hareket ederken, diğer taraftan yayılmasına hizmet etmiş olmamak için tweetimi yarım saat yayında tuttuktan sonra sildim. Ayrıca, ‘dezenformasyon’ teşhisini koymayı Adil Seçim Platformu’na bırakmak maksadıyla ‘uçucu mürekkepli mühür’ hikâyesini nitelemek için özellikle ‘iddia’ sözcüğünü kullandım.
Bu arada tweetim 388 kez RT edildi, 394 beğeni aldı. Tweetin yayında kaldığı süre ve etkisi, ihbarımın ‘mention’ladığım hesaplar tarafından dikkate alınıp değerlendirilmesi için bence yeterliydi.
Nitekim öyle oldu.
Tweetimi silmemin üzerinden yaklaşık 15 dakika geçtikten sonra Adil Seçim Platformu’nun resmi Twitter hesabı @adilsecimnet şu tweeti paylaştı:
‘Uçan mürekkepli evet mühürü kullanıldığı iddiası tamamen dezenformasyondur. Bu yöndeki mesajlara itibar etmeyiniz. Sandık başında motivasyonunuzu düşürmeyin, yeter ki sandıklar uçmasın :)’
6900’den fazla RT edildi ve 15600 kez de beğenildi bu tweet...
Seçime katılım ve sandık güvenliğinin selameti açısından kritik önemde olan, Adil Seçim Platformu’nun ‘uçan mürekkepli mühür’ iddiasının bir dezenformasyon olduğunu teyit etmesiydi. Twitter’da @ adilsecimnet’in tweetini alıntılayarak kendilerine teşekkür ettim.”
‘Palavra’ olduğuna bu kadar inanıp da bunu telaffuz etmemek...
Ben, Kadri Gürsel’in olan biteni hikâye etmesinde bir noktayı hiç ikna edici bulmadım...
Gürsel, 10:59’da okuduğu tweet’in “palavra” ve “dezenformasyon” olduğu hususunda hiçbir kuşku duymuyor, fakat bunun bu şekilde telaffuzunu sandık başında denetlemelerde bulunan sivil platform temsilcilerine bırakıyor. Neden?
Bu, basit mantığa hitap ederek ve iki satırda çürütülecek bir iddia değil mi? Bir an için “uçan mürekkepli mühür”ün gerçekten de o gün bazı sandıklarda bulunduğunu düşünelim... Akşam sandıklar açıldığında ne olacak? Bütün oyların boş olarak sandığa atıldığı görülecek. Peki sonra ne olacak? Muhtemelen mühür ve merekkep incelenecek ve sonra da iktidarı perişan edecek büyük bir seçim skandalı patlayacak.
Kadri Gürsel’in durumu sandık başlarına havale etmek yerine “arkadaşlar, delirmeyin” uyarısıyla böyle bir tweet atması elvermez miydi?
Yukarıda dediğim gibi, Kadri Gürsel’in bunu direkt olarak telaffuz etmekten kaçınmasının nedeninin mahallede bu türden uydurmalara gösterilen teveccüh olabileceğini ciddi ciddi düşünüyorum.
Dezenformasyon yok, uyduruk enformasyon var
Meselenin ‘dezenformasyonun troller tarafından yayılması’ yönüne yukarıda kısmen değindim, şimdi biraz daha yakından bakalım...
Kadri Gürsel, bu iddiasını “Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi (EDAM) bünyesindeki ‘Siber Politikalar & Dijital Demokrasi Programı’nın bu ‘uçan mürekkepli mühür’ hakkında yaptığı Twitter’la sınırlı araştırma”ya dayandırıyor...
Ayrıntılı rakamlar için Gürsel’in yazısına bakabilirsiniz... Ben burada sadece, Adil Seçim Platformu’nun “bu bir dezenformasyondur, inanmayın” şeklindeki tweet’inden sonraki gelişmeyi aktaracağım. Şöyle yazıyor Gürsel:
“Adil Seçim Platformu’nun uçucu mürekkep iddiasını yalanlayan tweetiyle birlikte ikinci aşama başlıyor. Dijital Demokrasi Programı, Adil Seçim Platformu tweetinin ilk 10 bin kullanıcı tarafından RT edilip beğenilmesinde birbirini takip etmeyen iki ‘ağ’ saptıyor: Muhalefet ve iktidar yanlısı Twitter hesapları. Bu aşamada en büyük küme, dezenformasyonu alay ederek paylaşmaya başlayan ve dolayısıyla dezenformasyonun yayılmasını sürdüren iktidar yanlısı hesap ağı.”
Burada her şeyden önce dezenformasyon kavramının kullanımındaki soruna işaret edeyim: Dezenformasyon, gerçeğe tekabül etmeyen bir enformasyona gerçek muamelesi yaparak kamuoyunu yönlendirme çabasına denir. Burada ise “Twitter’daki bazı iktidar yanlısı ağlar”ın alay ettiği bir enformasyondan söz ediliyor ki, yukarıda da değindiğim gibi buna dezenformasyon denemez: Dezenformasyon sahipleri gerçek olmadığını bildikleri malzemeyi kullanırken ona güvenilir bilgi muamelesi çekerler, alay etmezler.
Bu çerçevede, Kadri Gürsel’in şu cümleleri de çok problemli:
“Sorumlu bir vatandaş olarak şu saikle hareket ettim: Oy verme işlemi sırasında ‘Bu kadarı da olmaz’ dedirten asılsız hile iddialarının yayılması, gerçek seçim yolsuzlukları hakkındaki doğru haberlerin inandırıcılığını azaltır. Şüphe etmekte haklıydım, çünkü bunun daha önce başka ülkelerde kullanılmış bir sosyal medya manipülasyonu olduğunu biliyordum.”
Tekrar pahasına bir daha söylüyorum: Gürsel’in deyişiyle, “Oy verme işlemi sırasında ‘bu kadarı da olmaz’ dedirten asılsız hile iddiası” (örneğimizde uçan mürekkep) iktidar yanlısı hesaplar tarafından yayılmamıştır, onlar bu saçma iddiayla dalga geçmişlerdir. Dolayısıyla işaret ettiği ‘manipülasyon’ tartıştığımız örnek için geçerli değildir.
Ortada “‘bu kadarı da olmaz’ dedirten asılsız bir hile iddiası” vardır ama bunu gerçek bir enformasyonmuş gibi ortaya atanlar “duayen muhalif gazeteci” ile onu onaylayan bazı muhalif hesaplardır.
Kadri Gürsel eleştirisinin odağına onları değil, bu uyduruk enformasyonu dalga geçmek üzere kullanan “Twitter’daki bazı iktidar yanlısı ağlar”ı alıyor ki, bu da asıl meseleyi ıskalamaktan başka bir anlama gelmez.
Perşembe günü Türkiye’de gerçek hukuksuzlukların neden ‘muhalif ruh’u ‘kesmediğini’, neden ilave ve fakat uyduruk senaryolar yaratma ihtiyacı duyduğunu kendimce izah etmeye çalışacağım.
Cevabı zor bir soru; bu konuda fikirleri olan okurlarımın görüşlerinden istifade etmek isterim.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025