Alper GÖRMÜŞ
Bir okurumdan sitemkâr bir e-posta aldım. Konu, Ordu Yardımlaşma Kurumu (OYAK)... Şöyle diyor:
“15 Temmuz darbe girişimi sonrası ordunun yapısıyla ile ilgili bir çok değişiklik yapılmasına rağmen, tabiri caizse orduya bağlı her kurum hallaç pamuğu gibi atılırken neden OYAK'a dokunulmadı? Bu, benim merakımı mucib bir mesele olduğu kadar bu konuda yazmasını umduğum sizin gibi gazetecilerden de OYAK'a neden dokunulmadığını sorgulayan, irdeleyen bir yazı göremedim. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Sizce bu konu, yazmaya değer mi? Kürşat Bumin de darbe süreci sonrası hayatta olduğu zaman diliminde bu konuya değinmedi. Hayatta olsaydı değinir miydi bilmiyorum.”
Hemen kabul edeyim: Okurum haklı. Gerçekten de bu, askeri vesayet konusuyla yıllardır ilgilenen bir gazetecinin merak alanının dışına düşecek bir konu değil. Hele hele, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında okurumun dediği gibi “orduya bağlı her kurum hallaç pamuğu gibi” atılırken OYAK’ın hiçbir şekilde gündeme gelmemesini fark edememem olacak şey değil.
Gerekçem tabii ki yok... Zaten böyle bir konuda gerekçe gibi algılanacak her özür kabahatten büyük olacağı için, en iyisi “sitem” faslını kapatıp mevzuya geleyim...
15 Temmuz’dan sonra olan bitenler...
15 Temmuz’dan sonra askerlerin siyaset üzerindeki denetimlerini zayıflatmak için yapılıp edilenleri topluca gözden geçirince, o furyada OYAK’ın teğet geçilmiş olmasına dair sorular daha da önemli hale geliyor.
Üç bölümlü olarak tasarladığım bu diziye, 15 Temmuz sonrasında bu çerçevede gerçekleştirilen köklü değişikliklerin dökümünü sunarak başlıyorum.
Bakın neler yapılmış o günlerde (kaynak: 15 Temmuz: Başarısız Bir Darbe Girişiminin Ekonomi Politiği, Sadık Ünay, Şerif Dilek, SETA, 2017):
• Milli Savunma Bakanlığının sivilleştirilmesi,
• Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlıklarının Milli Savunma Bakanlığına bağlanması,
• Cumhurbaşkanı ve Başbakanın gerekli gör düklerinde kuvvet komutanları ile bağlılarından doğrudan bilgi alabilmesi ve bunlara doğrudan emir verebilmesi,
• TSK’nın tersane, fabrika ve sanayi kuruluşlarının MSB’ye bağlanması,
• Askeri hakimlerin disiplin ve özlük işlemlerinin Milli Savunma Bakanlığına geçişi,
• Yüksek Askeri Şura’nın (YAŞ) sivil ağırlığı artarak Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Başbakan yardımcıları, Adalet Bakanı, Dışişleri Bakanı, İçişleri Bakanı ve Milli Savunma Bakanı ile kuvvet komutanlarından oluşması,
• Harp Okulları’nın iki sene içinde kapanması, TSK’nın subay ihtiyacını karşılamak için MSB bünyesinde Milli Savunma Üniversitesi (MSÜ) kurulması,
• TSK içindeki terfi-tayin sistemi, yönetici elitlerinin görev ve yetkilerini yeniden düzenleyen büyük bir kurumsal yeniden inşa sürecinin başlaması,
• TSK bünyesindeki askeri hastanelerin Sağlık Bakanlığına devredilmesi,
• Personel, eğitim ve tedarik süreçleri açısından TSK’ya bağlı olan Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının İçişleri Bakanlığına bağlanması,
• İstanbul ve Ankara gibi stratejik ve büyük şehirlerdeki kışlaların şehir dışına taşınması,
• İmam hatip ve meslek liseleri dahil tüm lise mezunlarının harp okuluna girebilmesi.”
“Türkiye’nin en büyük tamamlayıcı emeklilik fonu”
Benim, OYAK konusunda merakımı ilk uyandıran gazeteciler Kürşat Bumin ve Umur Talu oldu, zaten bu “cız” konuyla ilgilenen başka da gazeteci hatırlamıyorum. Onlar sayesinde OYAK’ın resmi internet sayfasını izlemek gerektiğini öğrendim (son yıllardaki tembelliğim müstesna).
OYAK’ın resmi internet sitesinin ana sayfasına girdiğinizde sizi ilk olarak OYAK’ın kendi kendini tanımlarken kullandığı şu ibare oluyor:
“Türkiye’nin en büyük tamamlayıcı emeklilik fonu.”
Onu, Atatürk’ün emeklilerle ilgili şu sözü izliyor:
“Bir milletin emeklilerine karşı tutumu; o milletin yaşama kudretinin en önemli kıstasıdır.”
Buradan da anlaşılabileceği gibi OYAK aslında bir yardımlaşma fonu; yani öyle kurulmuş. Fakat ekonominin birçok alanındaki faaliyetlerine baktığımızda, onun bu alçakgönüllü iddianın çok ötesinde bir anlamının olduğu ortaya çıkıyor. Yukarıda zikrettiğim çalışmada, OYAK’ın 2015 faaliyet raporuna atfen holdingin büyüklüğü şöyle anlatılıyor:
“OYAK Grubu sanayi, finans ve hizmet sektörlerinde ülkenin büyük bölümüne yayılmış, ülke dışında ise 19 ülkede faaliyet gösteren 90’a yakın şirketten oluşmaktadır. OYAK Grubu’nun yarattığı istihdamın boyutu 29 bin kişiyi aşarken 2015 yılı konsolide sonuçlarına göre toplam hasılatı 23,5 milyar TL’ye, toplam varlıkları ise 51,6 milyar TL’ye ulaşmıştır. Grubun 2015 yılı toplam ihracatı 3.288 milyon ABD doları olup bu ihracat miktarı Türkiye’nin toplam ihracatının yaklaşık yüzde 2,3’ünü oluşturmaktadır.
Sonraki yazılarda, böyle bir yapının asker-sivil ilişkileri ve genel olarak demokratik siyasetle neden bağdaşmadığını ve böyle olduğu halde neden 15 Temmuz’dan sonraki “hallaç pamuğu” harekâtında kendisine hiç dokunulmadığını ya da dokunulamadığını ele almaya devam edeceğim.
Tabii Kürşat Bumin ve Umur Talu’nun yardımlarıyla...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025