Amberin ZAMAN

Amberin ZAMAN
Amberin ZAMAN
DİKEN Tüm Yazıları
Hakan Fidan çok seksi
18.10.2013
3034

 Son günlerde Batı medyasında MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı konulu iki makale yayımlandı. The Wall Street Journal’da çıkan ilk yazı epey gürültü kopartmıştı. Makalede Fidan’ın Suriye’deki radikal grupların güçlenmesinde belirleyici rol oynadığı ve üç yıl önce İran’a İsrail hakkında istihbarat sızdırdığı iddialarına yer verilmişti. Dün de The Washington Post gazetesi yeni bir “bomba” patlattı: Geçen yılın başında AK Parti hükümetinin MOSSAD adına Türkiye’de ajanlık yapan 10 İranlı’nın isimlerini İran hükümetine vererek İsrail istihbaratına önemli bir darbe vurduğunu iddia etti. Makale “Van Minüt” olayının baş aktörlerinden, Davos’ta Şimon Perez ile Recep Tayyip Erdoğan arasında moderatörlük yapan ve aynı zamanda çok başarılı espiyonaj romanı yazarı olanDavid Ignatius’e ait.

Türk medyasında hâkim görüş her iki makalenin aslında Fidan’ı değil AK Parti’yi yıpratmak için kaleme alınmış “sipariş” yazılar olduğu yönünde.


The Economist
’in 14 yıldır muhabirliğini yapıyorum. Bugüne kadar önüme herhangi bir “sipariş” konmadı. Batı basınına yönelik artık iyice bayatlamış komplocu yaklaşımları saçma buluyorum. İsrail veya ABD AK Parti’yi gerçekten “vurmak” istese elinde daha ikna edici malzemeler yok mudur sizce? Örneğin yolsuzluklar konusunda. Türk zihniyetini zerre kadar tanıyanlar Hakan Fidan’ı İsrail düşmanı şeklinde lanse ederek AK Parti’yi zayıflatacağını değil tam tersi güçlendireceğini bilirler herhâlde.

Her iki gazete de, yıllardır “İrancı” olan Fidan Suriye krizinin patlak vermesiyle birlikte neden İran’dan uzaklaşıyor sorusuna şu cevabı sunuyorlar: “İran Suriye’de Esad’dan yana tavır aldığı için.” Oysa “İrancı” olan birinin İran’ın bekasını yakından ilgilendiren Suriye’de yine İran’dan yana, dolayısıyla Esad’dan yana, tavır alması beklenmez miydi? Benim anladığım kadarıyla Hakan Fidan “İrancı” filan değil. Bal gibi “Türkiyeci”. Yani Türkiye’nin çıkarlarına konjonktür gereği kim ne şekilde hizmet ediyorsa onlardan yana tavır alıyor. Doğru olanı da bu. Esas tartışılması gereken husus şu: Fidan’ın sözkonusu çıkarları hangi kriterlere, vizyona ve verilere dayanıp tanımladığı. Muhakemesini ne şekilde kullandığı. Her iki makalede de bu konuya pek değinilmiyor. Ve profili çıkartılırken örneğin TİKA’da, Amerika’da geçirdiği yıllar hakkında doyurucu detay yok.

Ben Hakan Fidan’ı hayatımda görmedim. Ama Oslo ve İmralı süreci sayesinde yine de az da olsa Fidan hakkında fikir sahibiyim. Barışa sunduğu büyük emekten dolayı kendisini takdir ediyorum. Oslo’da kendisiyle masaya oturan Kürtlerin benzer hisler beslediğini biliyorum. Dün Twitter’da Fidan’ı Bilkent günlerinden doktora yaparken tanıyan Türkiye uzmanı Joshua D. Walker (@drjwalk) MİT Başkanı’nı şu sözlerle övmüş: “Hakan Fidan vatansever ve sadık biri. Türk İsrail gerginliğinin bir belirtisi olabilir ama yegâne sebebi değil.

Suriye’de durum farklı. Fidan’ın performansı konusunda elbette soru işaretleri var. Zira Türkiye’nin politikası Esad rejiminin çabucak çökeceği tahmine üzerine kurulmuştu. İstihbarat zaafı olduğu açık. Radikal grupların desteklenmesi noktasında da Fidan’ın ne denli belirleyici olduğunu bilmiyorum ama Başbakan’ın haberi dışında olmadığı kesin. Suriye politikasının faturası gün gittikçe kabarıyor. Daha işin başındayız.


The Wall Street Journal
 ve The Washington Post neden Fidan hakkında yazı yazma ihtiyacı duydu konusuna gelince... Türkiye gibi güçlü ve gittikçe bağımsız hareket eden bir ülkenin milli casus patronu elbette ilginç bir konu. Hele Erdoğan gibi biri kendi ağzıyla onu “sır küpüm” diye tarif etmişse.

Özetle Hakan Fidan, Türk olalım, Tanzanyalı olalım, biz gazeteciler için seksi bir konu. Ve an itibariyle Batılı meslektaşlarımın tüm gayretlerine rağmen gizemini ve cazibesini korumaya deva ediyor.


[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar