Arzu YILMAZ
İdlib’de kopan fırtınayla birlikte nihayet sorgulanmaya başlandı: "Türkiye’nin Suriye’de ne işi var?"
Öyle ya, bugüne kadar gerçekleştirilen Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı operasyonları "Kürt terör koridorunu" çökertmek için yapılmıştı. Söz konusu "Kürtlerin vatanın bölünmez bütünlüğüne karşı oluşturduğu tehdit" ise "Türkiye’nin Suriye’de ne işi var?" demek ancak "ihanet" olurdu. Zira bu operasyonlarda "savaş istemiyoruz" demek bile suç sayıldı.
Ama İdlib’de ne söylenirse söylensin tutmadı. Bir "insani krizi önlemek" ya da muhtemel "bir göç dalgasının önüne geçmek" gibi gerekçeler, bir anda yerini "İdlib'de verilen tarihî mücadele"ye bıraktı: "Ülkemizi terör örgütleriyle kuşatma, şehirlerimize gözünü diken rejimlerle tehdit etme, ekonomik tuzaklarla tökezletme peşinde olanlara fırsat verilmeyecek"ti. Bu muğlak "tehdit" tarifine aynı anda ABD ve Avrupa’ya yapılan yardım çağrıları ve Rusya ile yürütülen "yakın istişareler" eşlik edince, geriye uğruna "Şehitler tepesi boş bırakılmayacak" tek düşman "Esed rejimi" kaldı.
Ancak, günün sonunda bu "düşman"ın hakkı da Moskova Mutabakatı çerçevesinde "Suriye Arap Cumhuriyeti" olarak teslim edilirken, Türkiye’nin Suriye topraklarını işgal etme amacı taşımadığı, tek gayesinin Suriyeli mültecilerin ülkelerine dönmelerini sağlamak olduğu ve nihayet "Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve siyasi birliğini arzu ettiği" ilan edildi.
Eğer tek gaye gerçekten Suriyeli mültecilerin geri dönmelerini sağlamaksa ve arzu edilen Suriye’nin toprak bütünlüğünün ve siyasi birliğinin teminiyse, o halde Türkiye neden Suriye ile masaya oturmaz? Bundan dört yıl önce yanlışlığı teslim edilmiş bir Suriye politikasında her defasında bir başka "tehdit"e sarılarak Suriye’ye saldırmakta neden ısrar edilir?
Bu ısrarın iç politikada gördüğü işlev hiç kuşkusuz yabana atılamaz. 15 Temmuz 2016 ertesinde gerçekleşen ilk operasyonla birlikte Suriye’ye saldırıların, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın deyimiyle "Türkiye’nin bir yumruk gibi birlik ve beraberlik içinde" olmasına katkısı ortada. Amiyane tabiriyle, sıkıysa biri "gık" desin. Memleket patatese/soğana sıkıştığında bile "Ya düşünün be! Bir merminin fiyatı kaç liradır?" denildiği günlerden geçildi.
Ancak, dış politika bağlamında bu ısrarın nedenini aynı netlikte açıklamak mümkün değil. Zira mevzubahis olan Suriye’deki iç savaştan kaynaklı "tehditler" mi, yoksa "fırsatlar" mı, işte orası tartışmalı.
Örneğin, Suriye iç savaşından kaynaklı en önemli "tehdit" mülteci akını, özellikle Türkiye-Avrupa ilişkilerinin sürdürülmesinde neredeyse yegâne konu başlığı oldu. Öyle ki, ilişkilerin kopma noktasına geldiği 2015-2016 yıllarında sadece Almanya Başbakanı Angela Merkel Türkiye’yi dört kez ziyaret etti. Merkel’den önceki iki Alman Başbakan'ın yirmi üç yıl süren görevleri boyunca Türkiye’yi yalnızca beş kez ziyaret etmiş oldukları akılda tutulacak olursa, Suriyeli mülteciler "tehdit"inin Türkiye’ye sağladığı avantajlar daha iyi anlaşılır sanırım.
Öte yandan, aynı tarihlerde Sur’da, Nusaybin’de, Cizre’de göz göre göre öldürülen siviller ve 7 Haziran’dan sonra neden "yenilendiği" meçhul 1 Kasım seçimlerinin meşruiyeti tartışmaları Merkel’in bu ziyaretlerinin gölgesinde kaldı. Günün sonunda, Türklere Avrupa vizesi çıkmadıysa da Avrupa "mülteci korkusundan" AKP iktidarına itiraz etmedi.
Suriyeli mülteciler konusundaki tehdit/fırsat muğlaklığının en çarpıcı örneği ise en son kendilerine Suriye Milli Ordusu adı takılan Suriyeli muhalif silahlı gruplar oldu. Türkiye’nin her fırsatta Suriye sahasına sürdüğü, hatta Libya’da ne olduğu bir türlü anlaşılamayan "ortak çıkarlar" için seferber ettiği Suriyeli militanların aslında önce kamplardan, daha sonra muhtarlar eliyle dağıldıkları şehirlerden devşirildiğini kimse konu etmedi. Zaten geçen yıla kadar Suriyeli mülteciler konusunda akademik bir çalışma yapmanın bile ancak İçişleri Bakanlığı "bilgisi dahilinde" gerçekleşmesi mümkün olduğundan, Türkiye’deki akademisyenler bu meseleye giremedi. Uluslararası Kriz Grubu (ICG) gibi Suriyeli mülteciler konusunda kapsamlı raporlar yayımlayan uluslararası kuruluşlar ise "Bu boyutu ayrı bir raporda ele alacaklarını" muştuladılarsa da arkası gelmedi. Nihayet geçtiğimiz günlerde, neden Suriyeli mülteciler sorununun bu boyutunun görmezden gelindiğini sorduğum Birleşmiş Milletler Yüksek Komiserliği’nden bir uzman "Bu boyutu öne çıkarmak sivil mültecilerin güvenliğini risk altına sokar," dedi.
Sonuçta, Türkiye 3,6 milyon Suriyeli mülteciyi barındırmanın karşılığında başına dert açması muhtemel birçok konuda, deyim yerindeyse, dokunulmazlık kazandı. Üstüne üstlük, başka hiçbir gerekçesi kalmadığı bir durumda bile Suriye’nin geleceği hakkında söz söyleme ve sözünü geçirme kabiliyetine kavuştu.
Bu arada, Suriye iç savaşından kaynaklanan en önemli "tehdit" hiç kuşkusuz IŞİD’di. Ama Türkiye IŞİD’e karşı oluşturulan Uluslararası Koalisyon Gücü içinde hiçbir zaman aktif rol almadı. Zaten IŞİD’i "Sünni İsyanı" diye meşrulaştıran dönemin Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık Haşimi’ye kol kanat geren, Musul Konsolosluğu IŞİD tarafından basılıp 49 Türk vatandaşı rehin alındığında yüz gün yerinden kımıldamayan Türkiye’nin IŞİD’le ilişkisi hep şaibeli oldu. IŞİD’in Türkiye’yi nasıl bir transit ülke olarak üs haline getirdiği sayısız rapora yansıdı. Türkiye’nin IŞİD’i bir "tehdit" olarak algılamadığının en önemli göstergesi ise IŞİD Kobane’ye saldırdığında "Kobane düştü, düşecek" öngörüsünün âdeta bir müjde verir gibi dile getirilmesiydi. Nihayetinde, Türkiye IŞİD’le sadece Cerablus-El Bab alanında savaştı, ki bu savaşın asıl hedefinin de Kobane-Afrin kantonlarının birbiriyle bağlantısını koparmak olduğu gizlenmedi. Türkiye Rakka operasyonuna heves ettiğinde ise niyetin IŞİD’le mücadele değil, ABD-Kürt işbirliğini engellemek olduğu herkesin malumuydu. ABD’li diplomatların daha sonra açıkladığı üzere, Türkiye’ye IŞİD konusunda duyulan güvensizlik nedeniyle Rakka’da tercih Kürtlerden yana yapıldı.
Türkiye’nin IŞİD siciline eklenen en son vaka ise IŞİD lideri Bağdadi’nin Türkiye’nin kontrolündeki İdlib bölgesinde öldürülmesi oldu. ABD tarafından gerçekleştirilen bu operasyonda neden en yakındaki İncirlik Üssü’nün kullanılmadığı ya da Türkiye’ye neden haber verilmediği bugüne kadar açıklanmadı. Tam bu sırada, Türkiye’nin Bağdadi’nin eşi ve çocuklarının elinde olduğunu açıklaması da IŞİD’e verilen bir gözdağı mıydı yoksa güvence miydi, diğer birçok ayrıntı gibi unutuldu. Fakat Gri-Spi ve Serekaniye saldırıları sırasında IŞİD’li militanların yakınlarının bulunduğu kamplarda Türkiye lehine atılan sloganlar bir kez daha gösterdi ki, Türkiye’nin IŞİD’le ilişkisi her ne idiyse de IŞİD’lilerin Türkiye’yi bir tehdit diye görmediği açıktı.
Sonuçta, Türkiye IŞİD’i bir "fırsat" olarak değerlendirme imkânı bulamadı ama "Kürt terör koridoru tehdidini" öne sürerek yerleştiği Suriye’de, iç savaş boyunca İdlib’e sürülen IŞİD’lilerin oluşturduğu cihatçı gruplar içinden "teröristleri" ayrıştırma misyonuyla yeni fırsat kapılarını zorlamaktan geri durmayacağını da gösterdi.
Peki Türkiye’nin Suriye’de gördüğü bu "fırsat kapısı" ne?
Ya da…
Türkiye’nin Suriye’de ne işi var?
"Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz," diye boşuna söylenmemiş.
Türkiye hangi "tehdit"i öne sürerek girmiş olursa olsun, günün sonunda Suriye’de kontrol ettiği bölgelerde ortaya koyduğu pratik, her şeyden önce, Türkiye eliyle bir İslâmi düzenin kurulduğuna işaret ediyor. En son BM raporuna da konu olan Türkiye’nin işlediği savaş suçlarının tozu dumanı arasında 2016’dan bu yana Cerablus-El Bab, 2018’den bu yana Afrin ve nihayet Gri Spi-Serekaniye alanlarında işleyen bir sistem var. Bu sistem, gündelik hayatın organizasyonundan, eğitim, hukuk gibi geniş bir yelpazede Türkiye’nin idaresinde, İslâmi kurallara göre şekilleniyor ve işletiliyor. Henüz geçtiğimiz yılın sonunda görüştüğüm Suriye’deki Arap, Kürt ve Hıristiyanlar âdeta ağız birliği etmişçesine Türkiye ile IŞİD arasında bir fark görmediklerini, zira her ikisinin de Suriye’de "bir Şeriat düzeni kurmaya çalıştıklarını" söylüyordu.
Türkiye’den bakıldığında, yerini çoktan otoriter milliyetçiliğe kaptırmış gibi görünen Türk İslâmcılığının Suriye’de IŞİD’le eşleştirilmeye varan bir görünüm kazanması, Suriye’de Türkiye’nin ne işi var sorusunu sadece hedefler değil, pratikler bağlamında da sormayı gerektiriyor. Artık Türkiye’de karikatürize hale gelen Fetih Suresi’nin Suriye’deki karşılığı yalnızca Türkiye’nin değişen imajı değil, sureti. Ve bu surete bakanlar "Kürt terör koridorunun" engellenmesi ya da Suriyeli mültecilerin geri dönmesi hedeflerinden çok daha fazlasını görüyor. Görüyor çünkü içinde yaşıyor.
Günün sonunda, Suriye’de olup bitenler aslında Suriye’den çok Türkiye’deki değişime işaret ediyor. Ama Türkiye kamuoyu Suriye aynasına bakarken yalnızca kendine anlatılanı ve gösterileni tartışmaya devam ediyor.
Birikim
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.02.2025
1.02.2025
4.12.2024
16.11.2024
16.11.2024
4.05.2020
16.04.2020
15.03.2020
14.02.2020
15.03.2020