Arzu YILMAZ
Dünyanın ilgiyle takip ettiği 2024 Amerikan seçimlerinin sonucu nihayet belli oldu. Yeni Amerikan Başkanı, dünyanın Amerika'ya gösterdiği ilginin aksine, pek de dünyayla işi olmayan Trump. Zira her ortalama Amerikalı gibi, Trump'ın da dünyayı Amerika'dan ibaret gördüğünü söylemek sanırım yanlış olmaz. Öyle ki, Trump'ın 'düşman' bildikleri bile Amerikalı 'komünistler, küreselciler, bürokratlar, kurumlar'...
Yani, önümüzdeki dört yıl Amerikan yönetiminin 'savaşı' kendisiyle...
Bu haliyle, aslında İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Amerikan dış politikasında açılan parantezin kapanmakta olduğu da pekala söylenebilir. Anlaşılan o ki, yeni Amerikan Yönetimi en fazla Çin'le bir 'ticaret savaşı'yla ilgileniyor. Bu arada, bitirilmesi hedeflenen 'sonsuz savaşlar'da ise Amerika'nın rolü Trump'ın taraflardan hangisinin liderini 'dost' gördüğüne bağlı şekillenecek. Malum olduğu üzere, Trump'ın 'dost' seçiminin Amerikan çıkarlarıyla doğrudan bir ilişkisi yok. Bir önceki başkanlık döneminde 'dost' dedikleri ya tarihin en büyük silah satışını yaptığı liderler ya da, deyim yerindeyse, kendisiyle 'aynı kafada'kiler oldu...
Gerçi Trump'ın dostluğu da öyle bel bağlanacak bir dayanak sayılmaz. Bunu en iyi bilenlerden biri 'Trump'ın dostları' arasında sayılan Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan. Trump'ın 'şahsını' hedef alan hakareti bir yana, Türkiye ekonomisine yönelik tehditlerinin nelere yol açtığını herhalde Erdoğan da unutmamıştır. Bir diğer örnek ise Suudi Arabistan Kralı Salman Bin Abdulaziz. Trump, ilk başkanlık döneminde ilk yurt dışı ziyaretini Suudi Arabistan'a yaparak Kral'la dostluğuna verdiği önemi vurgulamış, küre başında verilen pozlarla bu dostluk 'Yüzyılın Anlaşması'yla taçlandırılmıştı. Ama n'oldu? Bu ziyaret sırasında Suudi Arabistan'la yaptığı 460 milyar dolarlık silah satışı anlaşmasını cebine koyan Trump, iki yıl sonra İran Suudi Arabistan'a saldırdığında parmağını bile kımıldatmadı. Yine de ne Türkiye ne Suudi Arabistan Trump'ı karşısına almadı çünkü güvenilmez bir dost olduğu kadar öngörülemez olduğunu da anladı...
Bu yeni başkanlık döneminde Trump'la dostluğun sınırlarını test edeceklerin başında ise İsrail Başbakanı Netanyahu'nun geleceğini tahmin etmek zor değil. Seçim kampanyası sırasında Trump'ın Netanyahu'ya gönderdiği mesajlar Gaze Savaşı'nın sona erdirmesi yönündeydi. Trump'ın Netanyahu'ya verdiği süre göreve başlayacağı 20 Ocak'ta doluyor. Fakat İsrail-Filistin müzakerelerini yakından takip eden uzmanlardan bazıları Netanyahu'nun sınırları daha fazla zorlamayacağını ve Trump'ı dinleyeceğini düşünüyor. Zaten Sinvar'ın ölümünden sonra İsrail'in Gaze'de savaşacağı bir güç de kalmadı. Bundan sonrası bir Filistin Yönetimi'nin oluşturulması, ki bu hedef Trump'ın yeni başkanlık döneminde bu kez ilk ziyaretini İsrail'e yapmasına da vesile olabilir. Doğrusu, Körfez'in bu plana itiraz edeceğini düşünenlerin sayısı yok denecek kadar az. Yani, Ortadoğu'da 'Yüzyılın Anlaşması' yeniden canlandırılabilir.
Peki Filistin sorununda varılacak bir anlaşma İsrail-İran arasında bir savaş olasılığını bertaraf etmeye yeter mi?
Zira, eğer 'Yüzyılın Anlaşması' yeniden canlandırılacaksa İran hedefte demektir...
Bu bağlamda, ilk aşamada gelişmelerin yönünü İran'ın tutumu belirleyecek gibi görünüyor. Israil'in en son saldırısına henüz karşılık vermeyen, ne zaman karşılık vereceği konusunda da oldukça muğlak açıklamalar yapan İran'ın aslında çok fazla seçeneği de yok. İçerde yaşadığı hem ekonomik hem toplumsal sorunlar Tahran'ın en zayıf noktası. Zaten Pezeşkiyan'ın Cumhurbaşkanlığı'na getirilmesi bir yönüyle Batı'yla ilişkileri normalleştirmek ise bir yanıyla da içerde artan rejim karşıtı tansiyonu düşürmekti. Üstelik bu kırılgan iç dengenin önünde bir de Hameney'in yerine geçecek dini liderin belirlenmesi sınavı var. Bu arada, Hamas ve Hizbullah'ın durumu ortadayken İran'ın en güçlü ortağı Rusya'nın önceliği Ukrayna. Amerika'daki iktidar değişikliğiyle birlikte Ukrayna'daki savaşın kendi lehine bir sonuca evrilmesini bekleyen Rusya'nın Trump'a rağmen İran'a destek olması beklenemez. İran'ın bir başka güçlü ortağı Çin konusunda çalışan uzmanların görüşü ise Pekin'in önceliğinin İran değil, Tayvan ve bağımlı olduğu Ortadoğu petrolünün akışını garanti etmek olacağı yönünde ağırlık kazanıyor. Dolayısıyla, en azından Iran'ın önümüzdeki dönemde saldırgan bir tutum almak yerine, savunmada kalacağı ve fakat aynı zamanda diyalog kapılarını açık tutacağı öngörülebilir. Gaze'de bir Filistin Yönetimi'nin oluşturulması da İran'ın işini kolaylaştıracaktır.
Bu durumda, Trump'ın bile İran'la müzakereyi gündemine alabileceğini iddia edenler var. Hatta Trump'ın 2020 yılında sosyal medya hesabından 'Iran hiçbir savaşı kazanamadı ama hiçbir müzakereyi de kaybetmedi' dediğine referansla, bu ihtimalin hiç de yabana atılmaması gerektiği savunuluyor. Fakat müzakere yoluyla da olsa Trump'ın nihai hedefinin İran'da bir rejim değişikliği olduğu konusunda neredeyse kimsenin şüphesi yok. Ancak, söz konusu Trump olduğunda bu hedefin pekala değişebileceğini de göz önünde bulundurmakta fayda var. Zira Trump'ın 'dost' seçimlerini rejimin niteliğine değil, liderine göre yaptığı, hatta otoriter rejimlerin liderleriyle daha kolay dost olduğu akılda tutlacak olursa ve bir de buna Nobel ödülü almayı aklına koymuş bir Trump eklenirse insan kendini her şey mümkün demekten alamıyor.
Bu tabloda, Trump-Erdoğan dostluğunun sınanmayacağını düşünmek ise herhalde naiflik olur. En azından, Erdoğan'ın ve Trump'ın 'aynı kafada' olmalarının bu dostluğun garantisi olamayacağı tecrübeyle sabit. Öte yandan, Trump'ın ilk döneminde bu iki kafayı buluşturan, örneğin, İran'a karşı 'maksimum baskı' politikası yerini yeni dönemde müzakereye bırakırsa, Trump'ın dönüp Erdoğan'a 'O halde sen bana ne vereceksin?' diye sorduğunu görür gibiyim. Sanki Trump tam da böyle biri...
Gerçekten düşünüyorum da, henüz büyük bir seçim yenilgisi yaşamış, iktidar ortağıyla üstü kapalı bir krizin içinde, ekonomisi neredeyse çökmüş bir ülkenin Cumhurbaşkanı Erdoğan, dostlarını yalnızca güçlü ve zengin olanlar arasından seçen, üstelik Türkiye'nin uluslararası alanda kendisine hala rol biçebildiği neredeyse tek adres NATO'ya hiçbir kıymet biçmeyen Trump'a ne verebilir?
Belki de Ankara'daki mevcut kargaşayı bir de bu gözle okumak gerekir...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.02.2025
1.02.2025
4.12.2024
16.11.2024
16.11.2024
4.05.2020
16.04.2020
15.03.2020
14.02.2020
15.03.2020