Arzu YILMAZ
Nihayet, İsrail Lübnan’da bir ateşkese razı oldu. Zira Litani nehrinin güneyinin Hizbullah ve diğer silahlı gruplardan arındırılması konusunda uzlaşma sağlandı. Ateşkes anlaşmasına göre, bu bölge artık Lübnan hükümetinin kontrolü altına geçecek ve ABD ve Fransa bu sürecin işletilmesinin garantörü olacak.
Ancak, savaş bitmedi. Hatta savaşın bölgeye yayılma riski son bir yıldır hiç olmadığı kadar arttı bile denilebilir. Bir kaç gündür Halep’te yaşananlar bu riskin ilk işareti. HTŞ şemsiyesi altındaki cihatçılar beklenmedik bir hamleyle Halep kent merkezine saldırarak bazı bölgelerin kontrolünü ele geçirdi. En son gelen haberlere göre, Suriye ordusunun saldırıları geri püskürttüğü söyleniyor ama Şam’ın bu işin altından tek başına kalkması beklenemez.
Bugüne kadar Şam’ı ayakta tutan Rusya ve İran ise şimdilik destek mesajlarıyla yetiniyor. Daha fazlasını yapıp yapmayacakları da şüpheli…
Çünkü Rusya ve İran da pekala biliyor ki, bugünün koşullarında karşılarına alacakları güç sadece HTŞ’den ibaret olmayacaktır. Malum, HTŞ de dahil İdlib’deki cihatçı grupların bugüne kadar hayatta ve ayakta kalmalarını mümkün kılan desteğin görünür kaynağı Türkiye olsa da asıl ‘hami’ ABD. Ukrayna’ya uzun menzilli taktik füze sistemlerini (ATACMS) kullanma izni vermesiyle giderayak Rusya’ya, diğer yandan Gazze ve Lübnan’da İsrail’in her türlü saldırganlığının arkasında durarak da İran’a göze alabileceği riskler konusunda net mesajlar veren ABD’nin, bu kez Suriye’de nasıl bir tutum alacağını kestirmek zor…
Örneğin, ABD pekala yıllardır gözünü Mınbiç ve Tıl-Rıfat’a dikmiş olan Türkiye’ye bir anda yeşil ışık yakabilir. Zaten son günlerde ‘topal ördek’ Biden dönemiyle ‘öngörülemez’ Trump dönemini birbirinden ayırmak bir hayli güçleşti. En son, Rusya-Ukrayna krizi bahanesiyle Türkiye’yi ziyaret eden çiçeği burnunda NATO Genel Sekreteri Rutte’nin de ‘terörle mücadelenin NATO çerçevesinde ele alınması konusunda yakın dostu Erdoğan ile aynı noktada olduğu’ akılda tutulacak olusak, her ihtimal masada gibi görünüyor.
Ancak, Suriye açısından asıl risk güneyinde. İsrail’in HTŞ’nin saldırılarını fırsat bilip Lübnan’dan sonra bu kez de Suriye’nin güneyinde bir cephe açması şaşırtıcı olmaz. Israil’in Suriye-Ürdün-Irak sınır bölgesini İran’ın etkisinden arındırıp nihayetinde Abu Kemal sınır kapısının kontrolünü ele geçirmek istediği sır değil. Bu çerçevede, Rusya zaten birkaç aydır Suriye’nin güneyindeki askeri mevzilerini bir bir terk ederek rengini belli etti. İsrail’in son aylarda Suriye’de artan hava saldırılarına karşı Rusya sadece söz konusu Lazkiye olduğunda karşılık verdi. Dolayısıyla, İsrail eğer Suriye’nin güneyinde bir cephe açacak olursa Şam’ın imdadına en fazla İran’ın yetişmesi beklenir, ki bu durumda İran-İsrail karşı karşıya gelmese bile Suriye’de bir iç savaş yeniden başlayabilir…
Tüm bu gelişmelerin en fazla telaşlandırdığı ülke ise Irak. Aslında Irak’ın telaşı HTŞ’nin Halep saldırıları öncesinde başladı. Gazze Savaşı süresince Irak’taki Şii milis güçleri İsrail’e yönelik insansız hava araçları ve füzelerle saldırılar düzenliyordu ve İsrail son bir aydır bu saldırılar nedeniyle doğrudan Bağdat’ı hedef alan açıklamalar yapmaya başlamıştı. Nihayet İsrail, geçtiğimiz hafta BM Güvenlik Konseyi’ne başvurarak Irak’taki ‘İran destekli grupların’ İsrail’e karşı gerçekleştirdiği saldırılara karşı ‘acil önlem alınmasını’ talep etti. Bu arada, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller, ‘İran’a yakın silahlı grupların Irak’ı bölgesel bir savaşa sürükleyebileceği’ni söyledi. İsrail’in Irak’a misilleme yapma ihtimali konusunda ise Miller, ‘Her ülkenin terörist saldırılara karşı kendini savunma hakkı vardır. Bu, dünyadaki tüm ülkeler için geçerlidir. Bu nedenle Irak hükümetine çok net bir şekilde söyledik. Bu tür saldırıları engellemek için tüm çabayı göstermelisiniz” dedi.
Bunun üzerine Bağdat hükümeti "İran’a bağlı Direniş Cephesi liderleriyle de görüşmeler sürüyor. Amaç hiç olmazsa bu silahlı faaliyetleri Irak topraklarında sonlandırmak. Siyasi bir çözüm bulmayı hedefliyoruz" dedi ama bu girişimlerin bir sonuç vermesi pek beklenmediğinden Dışişleri Bakanı Fuat Hüseyin sonunda ‘İsrail’in Irak’a yönelik saldırı tehdidi ciddi ve büyük” deyiverdi. Bağdat nihayetinde çareyi BM Güvenlik Konseyi, Arap Birliği ve İslam İşbirliği Örgütü'ne İsrail'in kendilerine yönelik tehditleri durdurma çağrısı yapmakta buldu.
Irak’ın çağrısına yanıt veren Arap Ligi’nden yapılan açıklamada ise İsrail’in Irak’a yönelik tehditleri kınandı ama aynı zamanda Bağdat’ın Irak’taki Şii milis güçlerinden kaynaklanan saldırıları önleme kararının da desteklediği vurgulandı. Yani, Arab Ligi bu açıklamayla aslında hem İsrail’e hem İran’a mesaj vermiş oldu.
İran’ın ise Suriye’de olduğu gibi Irak’ta da giderek artan İsrail baskılarına nasıl karşılık vereceği henüz belli değil. Doğrusu, İran’ın bugüne kadar gerilimi tırmandırmama konusunda elinden geleni yaptığı söylenebilir. Ancak, İran’ın Lübnan’dan sonra Suriye ve Irak sahalarında da İsrail’in istediğini elde etmesine izin vereceğini düşünmek fazla iyimserlik olur. Özellikle Irak, İran açısından yalnızca ‘İslami direniş’ cephesinin bir parçası değil; İran rejimini birçok açıdan ayakta tutan adeta bir kale…
Özetle, Bağdat’ı kaybeden İslami rejim Tahran’da tutunamayacağını bilir…
Ve kaybetmenin kaçınılmaz göründüğü bir senaryoda İran’dan her şey beklenir…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.02.2025
1.02.2025
4.12.2024
16.11.2024
16.11.2024
4.05.2020
16.04.2020
15.03.2020
14.02.2020
15.03.2020