Atilla YAYLA
Türkiye'de siyaseti ve dolayısıyla siyasetçiyi küçümseme, siyasal kültürümüzde hayli kök salmış bir tutum. Üniversite yıllarımdan hatırlıyorum, sık sık siyasetin herşeye burnunu sokmaması, çeşitli alanların –eğitim gibi– siyasileştirilmemesi gerektiğinin söylendiğini işitir, kendimiz de zaman zaman bu tür sözleri bir hikmet yumurtluyormuş gibi kullanırdık. Bu kavrayış hala yaygın. Geçenlerde bazı koca adamların siyasetçileri siyaset yapmakla, siyasi konuşmakla suçlayan sözlerini bizzat işittim ve gülsem mi ağlasam mı bilemedim.
Bu siyaset ve siyasetçi karşıtı kültür, öyle söylemek gerekirse, kader yollarımı liberal düşüncenin sahillerine çıkartınca, yeni bir dayanak buldu. Okuduğum birçok yazar ve neredeyse tekrar tekrar hatmettiğim pek çok kitap, beni siyaseti ve siyasetçiyi iri devletin ana müsebbibi ve aktörü olarak görmeye itti. Siyasetçi başkalarının parasını başkaları için harcayan adamdı ve tabiatıyla hepsi değilse de çoğu kötülüğün kaynağıydı. Daha çok özgürlük ve refah için yapılması gereken en önemli şey siyasetçinin geriletilmesi ve engellenmesiydi.
Yaşım ilerleyip bilgi ve tecrübem arttıkça bu bakışın eksik, yanıltıcı ve indirgemeci olduğunun idrakine vardım. Sanırım ana yanılgı siyasetin tanımının yanlış yapılmasında ve siyasetin aktörlerinin eksik teşhis edilmesinde. Bu hem siyasetin olduğundan dar okunmasına hem de siyasi aktörlerin tümünün görülememesine yol açıyor. Şimdi, siyaset kamusal zorla destelkenmesi meşru ve gerekli kolektif kararların alınması ve uygulanmasıysa, hem tarihi bilgimizden daha geriye gitmekte hem de siyasetçi yanında bürokratı da aktör olarak bünyesinde barındırmakta. Başka bir şekilde söylersek, siyaset devleti önceliyor. Bürokratlar, en azından uzun vadede, siyasetin sahaya yansımasında politikacıdan daha önemli ve daha etkili bir rol oynuyor.
Koalisyon görüşmeleri topluma daha ziyade 'pazarlık' olarak yansıyor ve bu birçok insanı rahatsız ediyor. Kişiler, özellikle savunucusu olmadıkları partiyi, liderlerinden taraftarlarına kadar, ağır şekilde aşağılıyor. Bu çok yanlış. Siyasetçi her rejimin siyasi çoğulluk (yani farklı farklı siyasi ekiplerin var olması) ise demokrasinin olmazsa olmazı. Şu an TBMM'nde bulunan tüm partiler toplumun belli kesimlerini temsil ediyor. Ne toplum kesimlerinin ne de onların siyasi temsilcilerinin/ekiplerinin birbirine karşı üstünlüğü veya aşalığı söz konusu. Her parti saygıya layık. Siyasi partilere saygı göstermemek, onlara oy veren insanlara saygı göstermemek anlamına gelir.
Bunu söylerken siyasetçilerin melek gibi kusursuz olduğunu iddia etmiyorum, buna zaten ihtiyaç da yok. Bu satırların yazarı ve okurları ne kadar kusursuzsa, ortalama siyasetçi de o kadar kusursuz. Keza, her siyasetçiyi sevmek zorunda olduğumuzu da ima etmiyorum. Ancak, siyasetçinin kişiliği ile siyaset kurumunu birbirine karıştırmamalıyız. Yoksa, siyasetçiyi aşağılamak kolayca demokratik siyaset kurumunu tahrip etmeye yol açabilir.
Siyasetçi sınıfını ortadan kaldırsak veya alanını büyük ölçüde daraltsak bile siyaset ortadan kalkmaz. Sadece yeni olmaktan ve gözlemlenebilir, hesaba çekilebilir özneler tarafından icra edilmekten çıkar. Daha açık söyleyelim, siyaset alanı ve faaliyeti tamamen bürokratlara terk edilmiş olur. Bu istenecek bir durum mudur? Hiç sanmam. Türkiye'nin son zamanlarda yaşadığı ana problem de bu değil mi? Siyasal güç halktan ruhsat alan, kim olduğu ve hangi kurallara göre çalışacağı belli, yeri ve zamanı gelince toplum olarak hesaba çekebileceğimiz insanlar/ekipler tarafından mı kullanılmalı, yoksa mevkiini halka değil kendisine borçlu olan, kooptasyon sistemiyle kendisini yeniden üreten, kim olduğu ve hangi kurallara göre çalıştığı bilinmeyen, toplum olarak hesap soramayacağımız kişiler/ekipler tarafından mı kullanılmalı?
Herkesin aklında tutması gereken şey şu: Siyasetçiyi kötüleyip aşağılamak siyasette iplerin bürokrasinin eline geçmesine yol açar. Demokraside halk siyasetçi aracılığıyla patrondur, partilerin öldürüldüğü yerde ise halk adı konmamış siyasetçilere dönüşen bürokratların kölesidir.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019