Aydın ENGİN
Ödemişli terzi Sadık karısıyla sohbet ediyor; kendisi gibi birçok esnafı dolandırıp kasabadan tüyen birinden söz ediyordu:
- Heri fin Allah bir dediğine inanmam. Ağzından bir doğru laf çıkmaz. Biliyorsun, hiç çalışmadı, tembel, asalak bir herifti. Hepimizden üçer beşer kaptı, kaçtı gitti.
İlkokula başlayalı birkaç hafta olmuş, küçücük oğlu Aydın kulak kabarttı, sonra da lafa girdi:
- Türk değil miydi baba?
Terzi Sadık bu beklenmedik soruya şaştı:
- Nerden çıktı bu?
Oğlan gözlerini kırpıştırıp cevapladı:
- Her sabah söylüyoruz ya baba. Hani Türküm, doğruyum, çalışkanım…
Terzi Sadık öylece bakakaldı. Cevap vermedi. Veremedi.
Küçük oğlanın kafasında ise o soru çengellendi kaldı ve onu hiç terk etmedi.
Çocukları cevapsız bırakmayın efendiler…
Yoksa sizin gözünüzde “zararlı” sayılan yargılar kök salar küçücük kafalarında ve bir ömür boyu kalır…
* * *
Terzi Sadık’ın rakı arkadaşı, uncu dükkanında tezgahtar Yeşuaamcanın kızı Klara, ilkokul ikinci sınıf öğrencisi Aydın’ın sadece sınıf değil, aynı zaman da sıra arkadaşıydı.
Tuncay, güney Sırbistan’dan bir iki yıl önce göç etmiş bir Pomak ailenin oğluydu. Klara ile Aydın’ın hem komşularıydı hem de sınıfta hemen arkalarındaki sırada oturuyordu. Evlerinde Pomakça konuşulurdu. Türkçe ise hemen hiç. Tuncay’ın Türkçesi ister istemez pek kırıktı. Futbol oynarken topa iyi kafa vuran bir arkadaşına “Danamet kafa” dediği için takma adı “Danamet Tuncay” kalmıştı...
Asıl öğretmen hasta olduğundan somurtuk bir erkek öğretmen vekaleten derse girmişti. O gün çocuklara bir marş öğretti. Hani çoğu Alman bestecilerin melodilerini tırtıklayıp, onlara Türkçe söz yazıp çocuklara öğretilen marşlardan biri:
Adımız andımızdır
Yoluna baş koyarız
Türk olmayı en büyük şeref
En büyük şeref ve yan sayarız.
Türküz. Türküz dedikçe
Kalbimiz alıyor alıyor hız
Türk olmayı en büyük şeref
En büyük şeref ve şan sayarız.
Sonra teneffüse çıktılar ve okul bahçesinin bir köşesinde Aydın, Klara ve Tuncay küçücük kafalarındaki kocaman soruya cevap aradılar.
Klara, “Ben Yahudiyim. Ben bu marşı söylemeyeceğim değil mi“ diye sordu. Aydın çok akıllı çocuktu, “Kızım, annem söyledi, Yahudilik din. Marşta Müslüman denmiyor ki…” Klara ikna olmuş gibi sustu ama Tuncay susmadı “E peki ben yapçek? Pomakız biz be”. Aydın çok akıllı çocuktu ama bu kadarına aklı yetmedi.
Gidip öğretmene sormaya karar verdiler. Gittiler ve sordular da. Somurtuk öğretmen hem somurtu hem bağırdı:
- Ne biçim soru bu be? Açın bakayım ellerinizi.
Açtılar. Öğretmen elindeki cetvelle üç küçük çocuğun avuçlarına hafifçe vurdu.
Çocukların elleri acımadı. Ama içleri acıdı. Soruları cevapsız kalmış, avuçlarına cetvelle vurulmuştu.
Çocukları cevapsız bırakmayın efendiler…
Yoksa sizin gözünüzde “zararlı” sayılan yargılar kök salar küçücük kafalarında ve bir ömür boyu kalır…
* * *
Bir kadın arkadaşım var. Bir Kürt. Adını anmayacağım. Başı zaten Türk yargısı ile belada. Bir de ben tüy dikmeyeyim.
Birkaç dili anadili gibi konuşan, kültürlü bir genç kadın. Kürt milliyetçisi olmayacak kadar bilinçli, Türk milliyetçilerine pabuç bırakmayacak kadar cesur ve inatçı.
Soruyor:
- Kim, ne hakla benim küçücük çocuğuma her sabah “Türküm” dedirtebilir? Çocuğum bana gelip “Anne ben Kürt müyüm, Türk müyüm?” diye sorarsa ne cevap vereceğim?
Çocukları cevapsız bırakmayın efendiler…
Yoksa sizin gözünüzde “zararlı” sayılan yargılar kök salar küçücük kafalarında ve bir ömür boyu kalır…
* * *
AKP Reisi’nin önünde düğmesiz cübbelerini iliklemek için gülünç olma pahasına düğme arayan yüksek yargıçların bir kolu, Danıştay, okullarda neredeyse askeri bir disiplin içinde her sabah okutulan, birkaç yıl önce de kaldırılan “Andımız”ın yeniden canlandırılmasına karar verdi.
“Bağımsız” yargının böylesi radikal bir kararı Reis’ten sinyal almadan verebileceğine bu ülkede inanan kaç kişi kalmıştır dersiniz?
Peki AKP Reisi neden böyle bir sinyal versin, hesabı ne olabilir?
Cevap çok karışık ve karmaşık değil. Derin analizler gerektirmiyor. Türkiye’de iktidarın dizginlerini 16 yıldır elinde tutan siyasal İslam, ideolojik çizgisinin omurgası olan ümmetçiliği –şimdilik- buzdolabına kaldırdı ve milliyetçiliğe hız verdi; Türk milliyetçileri ile devletin derinliklerinde yuvalanmış “her zaman muktedirler” ile el ele tutuşmaya, seçimlerde omuzdaşlaşmaya yöneldi.
“Andımız”a yeniden yeşil ışık yakılması bu yönelimin küçük ama anlamlı bir adımından ibaret…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021