Aydın ENGİN
23 Haziran İstanbul seçiminin tadını çıkarmaya devam etmeye niyetliydim.
AKP Reis'inin "Kürtler de insandır" diyecek kadar zembereğinin boşalmışlığını, sabah akşam ekranlardan, kendi uydurduğu "Rabia" işaretiyle PKK'ye, PKK üstünden HDP'ye, HDP üstünden Kürt siyasal hareketine, Kürt siyasal hareketi üstünden bu ülkenin çok milyonluk Kürt yurttaşlarına sövüp sayarken birden Kürt oylarını tırtıklamak, en azından sandığa gitmelerini önlemek için Osman Öcalan adlı dönek denmeye bile değmeyecek bir adamcağızı TRT ekranlarına taşımasını tırmıklamanın keyfini...
Ardından AKP Reisi'ni bir yana bırakıp 23 Haziran'a giden süreçte başrollerden birini oynamaya kalkışmış, bonservisi Ağar Spor'da olup, AKP Spor'da kiralık siyasetçi olarak işbaşı yapan Süleyman Soylu'ya geçecektim.
Hatta bir iki satırla da olsa, 31 Mart sonrasındaki seçimi yeniletme çabalarının baş kahramanlarından AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Seçim İşleri Başkanı Ali İhsan Yavuz'u 23 Haziran'dan sonra göremeyişimizden, sesini duyamayışımızdan, o harikulade mantığıyla bir kez daha karşılaşamamızdan duyduğum derin üzüntüyü dile getirip Tırmık'ı kendim için daha da keyifle hale getirmeye niyetliydim.
Ben yazarken bu kadar tat alırsam okurlar da az da olsa keyiflenirler diye düşünmüştüm.
Kısmet değilmiş...
* * *
Önceki gün seçimdi.
Dün Gezi davasının duruşması başladı. Bugün de duruşma devam edecek.
Şu son iki cümle bile öfkelenmeye, çok öfkelenmeye yeter. O iki cümle yüzünden ne Pazar günkü İstanbul seçiminin keyfi kaldı, ne sevinci...
602 gündür yargıçların karşısına çıkarılmadan Silivri zindanında tek başına kaldığı bir F tipi hücrenin beton avlusunda volta atmak zorunda bırakılmış kadim arkadaşım Osman Kavala o davanın sanığı.
Kişisel tanışıklığım yok ama etkinliklerini izlediğimde çocuklarla yaptığı işin ölçülmez değerini ve çalışkanlığını -adeta- kıskanarak izlediğim ve 220 gündür Silivri'de "zorba devletin konuğu" olarak ağırlanan Yiğit Aksakoğlu o davanın sanığı...
Kadim arkadaşım, iyi mimar, çok daha iyi yurttaş Mücella Yapıcı, avukatlığını para kazanmak için değil hak savunucusu olarak sürdüren, o yüzden de aramızda "çulsuzun teki" diye anılan iyi hukukçu Can Atalay, gözlerinin içi hilesiz gülen genç arkadaşım Çiğdem Mater o davanın sanığı...
Daha niceleri, hatta mesleğini ve sadece mesleğini yaptığı için AKP Reisi'nin "baş düşmanlar listesi"ne yazdığı Can Dündar arkadaşım ile iyi oyuncu, sorumlu sanatçı Mehmet Ali Alabora bile o dosyaya tıkıştırılmış, Gezi'de kanlı bir ihtilal yapıp AKP Reisi'nin iktidarını devirmek istedikleri için yakalanırlarsa onlar için de "ömür boyu hapisçik" isteniyor.
Dün bütün günüm Gezi Davası iddianamesini okumakla geçti.
İddianameyi okumaya sık sık ara verdim. Çünkü gün boyu duruşma salonundan haberler geliyor. Haberlerde ortak umut, ortak dilek, ortak beklenti iki günlük duruşmanın sonunda Osman Kaval ile Yiğit Aksakoğlu'nun tahliye edilmesi.
Anlaşılan o ki bir tahliye kararı çıkarsa çok sevinilecek.
Doğru. Ben de çok sevineceğim.
Ama bu sevinç o davaya ilişkin ana soruları gölgeliyor.
Sorulması gereken sorular çok yalın:
Bir: Hukuk fakültesinde eğitim görmüş olması gereken bir savcı böyle bir iddianameyi nasıl yazabilir; böyle bir ayıbın altına nasıl imzasını koyabilir?
İki: Bir yargılamanın başlayabilmesi için soruşturma savcının iddialarının ciddi bulunup yazdığı iddianamenin kabul edilmesi gerekir. 657 sayfa dolusu bomboş bir iddianame İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Ağır ceza mahkemesi yargıçlığına kadar yükselmiş hukukçular böyle ayıplı bir iddianameyi ciddi bulup nasıl kabul edebildiler?
Üç: Bugün tutuklu sanıklar tahliye edilir ya da edilmez. Onlar başlarının gölgesini önlerine düşürmeyecek kadar onurlu ve kararlı ve bu ülkenin yüz akı aydınlar. Peki, onları böyle bir iddianame ile yargılayan bir hukuk düzeni bu ülkenin yüzünün nesi?
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021