Aydın ENGİN
Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu ve Ankara Temsilcisi Metehan Demir, dünkü Hürriyet’te Kürt siyasal hareketinin “aykırı” kadını Leyla Zana ile bir söyleşi yaptılar. T24 aynı gün bu önemli söyleşiyi tam metin aktardı. İyi oldu, gözünden kaçmış olabilecek T24 okurları da söyleşiye ulaştılar. (Hürriyet’te okumayanlar, T24’tekini gözünden kaçıranlar tıklasın. Dönüp okumaya sahiden değer bir söyleşi bu: Tıklayın...
Uzun bir söyleşi. Dahası Leyla Zana sözü eğip bükmeden, “Çok konuşup hiçbir söylememe” tekniklerine başvurmadan düşüncelerini açıklıyor. Yer yer şaşırtıcı. Çünkü daha önce bilinen ama Kürt siyasi hareketinin sözcülerince pek dile getirilmeyen kimi gerçeklere vurgu yapıyor.
Gerçi söyleşinin esas vurgusu “Asker, polis, yargı çözer (demekle) olmuyor... Ben bu işi Erdoğan'ın çözeceğine inanıyorum” cümleleri gibi görünüyor. Ama bence altı çizilmesi gereken nokta bu değil.
Tamam sorunu güçlü bir siyasal irade çözecek ve şu anda “güçlü bir siyasal irade” sahibi olabilecek tek güç AKP, daha doğrusu onun “dediğim dedik”çi önderi Tayyip Erdoğan. Zana da bunu belirtiyor.
Yine de...
Ben söyleşide şu cümlelerin altını çizdim:
“...1999’da Abdullah Öcalan Türkiye’ye geldikten sonra............ 1999’da ilk kez sınırlar ötesine çekilindi ve bağımsız birleşik Kürdistan mücadelesi yerine Türkiye ile birleşik yaşam politikası hâkim oldu. Hatta bu da o dönemdeki dalgalanmaları beraberinde getirdi...”
Yukarıdaki cümleleri ister bir Türk milliyetçisinin diliyle “Bak bak, Öcalan aslında bağımsız birleşik Kürdistan kurmak istiyormuş ama yakalanıp zoru görünce ölümden kurtulmak için bu stratejiyi terk etmiş ve Türklerle birlikte yaşama politikasını PKK’ya kabul ettirmiş” diye okuyun; ister demokrasinin, eşitliğin ve özgürlüğün Ortadoğu’ya egemen olmasını savunanların diliyle “21. yüzyılda bir ulus-devlet inşa etmek yerine Kürtlerin yaşadığı 4 ülkede eşit haklı yurttaşlar olabileceği bir mücadele stratejisine evrilen akılcı bir yaklaşım” olarak okuyun; sonuç Zana’nın dilinde açıkça ifade ediliyor: Çok temel, çok köklü bir strateji değişikliği...
Bu kadar keskin bir dönüşün sıkıntılar, sorunlar yaratmaması mükün değildi. Nitekim Zana bunu “Hatta o dönemdeki dalgalanmaları beraberinde getirdi” cümleciği ile ifade ediyor. O günlerde olup bitenleri yakından takip edebilenler belleklerini yoklasın. Kürt siyasal hareketinde kimilerinin “Apo bizi TC’ye sattı. Öteki ülkelerdeki Kürtlere ise sırtını döndü. Bu ihanettir” diyen yazılarını okuduk, fısıltıyla da olsa kulağımıza söylenen sözler dinledik...
Bu kadar şiddetli olmasa bile örgüt (yani PKK) içinde de homurtular, cevapsız sorular vardı. Öcalan’ın KCK ve Demokratik Özerklik projelerini bu homurtu ya da sıkıntılara bir cevap olarak kavramak gerek.
20 Mart 2005’te açıklanan, “Devlet olmayan devlet” diye tanımlanan ve 4 ülkedeki Kürtleri kucaklayacak bir “Demokratik konfederasyon” önerisi, öncelikle strateji değişikliğinden aklı karışan, itiraza hazırlananlara bir cevaptı. Keza Koma Civakên Kurdistan (KCK) da bu stratejiye uygun bir örgütlenme modeli olarak ortaya atıldı. Türkçesi “Kürdistan Topluluklar Birliği” olan KCK, dört ülkedeki (Türkiye, İran, Irak, Suriye) Kürtlerin tümünü bir araya getiren bir yapılanma olarak tanımlanıyordu ve tanımlanıyor.
* * *
Leyla Zana’nın dilinde bu kadar açık seçik ifade edilen, Türkler’in ve Kürtler’in ve farklı kültürlere sahip azınlıkların her anlamda ve her alanda eşit haklı, özgür yurttaşlar olacağı bir Türkiye önerisi, Kürt siyasi hareketinin 2005’ten bu yana savunageldiği siyasal çizgidir. Evet, zikzaklar oldu. Evet bu çizgiyi şiddet yoluyla dayatmaya kalkan girişimler oldu ama şunu kabul edelim: Kürt siyasi hareketi bu çizgiye esas olarak sadık ve bağlı kaldı.
Peki Türkiye’nin siyasetçileri bu öneriye, bu çizgiye ne diyor?
Bakın, iyi kötü bu konuyu yakından izlemeye çabalayan bir gazeteciyim ama sorunun cevabını bilmiyorum.
İşi bezirgan pazarlığına dönüştürmeden, “Anadili öğrenin ama eğitim olmaz... Peki olur, ama sadece seçmeli ders olarak...” gibi ayrıntılara saplanmadan yukarıdaki paragraflarda tanımlamaya çalıştığım, Zana’nın açık seçik ifadelerle dile getirdiği şu KCK olgusuna Türk siyasetçilerin cevabını bilmek hakkımız olsa gerek.
Gerçi KCK üyesi diye binlerce kişinin tutuklanıp hapiste tutulduğu şu günlerde benim sorum ilk bakışta saçma gibi görünüyor ama bir konunun saçmalık aşamasına ulaşması onun artık dibe vurması anlamına da gelir. Nitekim dibe vurdu ki kırk yılın CHP’si kırk yıllık Kürt politikasını adeta çöpe atıp Erdoğan’ın kapısını çaldı. Kılıçdaroğlu’nun CHP’yi sahiden “yeni” olarak niteleyebileceğimiz adımları ilginç ve uygun bir siyasal ortama ebelik etti.
Ancak soru yine de ortada duruyor:
Kürt siyasi hareketi “KCK, demokratik konfederasyon, demokratik özerklik” terimlerinde ifadesini bulan bir öneri getiriyor. Siz Türk siyasetçiler buna karşı ne öneriyorsunuz?
Bence bu doğru, yerinde ve zamanında bir sorudur...
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları






























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021