Aydın Selcen
Çizelgeler, grafikler, rakamlar, haritalarda oklar derken dikkatiniz de biraz dağıldı hani. Karmaşık konular. Biraz bilerek de karmaşıklaştırılmış ki “bunlar bizim işimiz” havası oluşsun. Fakat sizin de kafanızda “askeri vesayet bitti, halk beni seçti, kendi düşüncelerimi hayata geçirebilmeliyim” kaygısı var. Aniden, beklenmedik bir şey oldu. Nedir?
Hoşunuza gitti değil mi? Artık meşrebinize göre ister Beştepe, ister Çankaya’da beyin takımınızı şöyle bir topladınız. Ulusal güvenlik konularını masaya yaydınız. Görüş alışverişini tamamladınız. Düşünceli biçimde çalışma odanıza çekildiniz. Kırmızı telefona uzanıp Genelkurmay Başkanı’nıyla konuştunuz, bir brifing almak istediniz. Derhal hazırlık yapıldı, Genelkurmay Başkanlığı’na geçtiniz.
Hoşbeş, kahve ikramı faslı tamamlandı, ekranlar açıldı, sunum başladı. Çizelgeler, grafikler, rakamlar, haritalarda oklar derken dikkatiniz de biraz dağıldı hani. Karmaşık konular. Biraz bilerek de karmaşıklaştırılmış ki “bunlar bizim işimiz” havası oluşsun. Fakat sizin de kafanızda “askeri vesayet bitti, halk beni seçti, kendi düşüncelerimi hayata geçirebilmeliyim” kaygısı var. Aniden, beklenmedik bir şey oldu. Nedir?
Elinizi kaldırdınız, brifingi kestiniz. “Sayın Genelkurmay Başkanım, arkadaşlarımız çalışmalarına devam etsin, biz bir müddet baş başa görüşelim” dediniz. El ayak çekilip, makamda iki kişi kalınca, uzanıp masadan bir A4 beyaz kağıt aldınız, cebinizden dolmakaleminizi çıkarıp üzerine bir dikdörtgen çizdiniz. Genelkurmay Başkanı hafif doğruldu yerinden, kaşları kalktı. Başladınız anlatmaya.
Kalemi koydunuz sol üst köşeye. “Burası dediniz Balkan düzlükleri. Yakın tarihimizde hep buradan gol yemişiz. Burada coğrafi engel yok. Meriç Nehri’ni geçelim. Kim var şimdi burada? Yunanistan-Bulgaristan. Demek burayı diplomasiyle sağlama almışız. Nasıl? NATO ittifakıyla. Bunların her ikisi de müttefikimiz, öyle değil mi?”
Devam ettiniz. Kalemi Ege’ye kaydırdınız. “Burada Yunanistan’la kıta sahanlığı sorunumuz var.” Genelkurmay Başkanı huzursuzlandı. Durdurdunuz ve sordunuz “Ege yahut Trakya’dan ülkemize, ulusal egemenliğimize yönelik bir saldırı bekliyor muyuz, bekliyorsak olasılığı nedir?” Retorik bir soru. Geçtiniz. Dolmakalemin ucuyla dikdörtgenin üzerine bu defa Karadeniz’i çizip, iyi kötü kararlamadan Kırım’ı da ortaya koydunuz, yuvarlak içine aldınız.
“Kırım, Sayın Genelkurmay Başkanım” dediniz, “önemli”. Ruslara karşı yegane galibiyetimizin Kırım Savaşı’nda Fransız ve İngilizlerle birlikte olduğunu anımsattınız. Kalemin ucunu kaydırdınız dikdörtgenin alt çizgisine kaydırdınız. Siz konuşamadan bu defa Genelkurmay Başkanı söze girdi “Kıbrıs” dedi, işaret parmağının ucuyla Karpas’tan İskenderun Körfezi’ne hayali bir çizgi çekti. Susarak önemini vurgulamış oldu. Siz de şimdilik sessiz kalmayı yeğlediniz.
Dolmakalemin ucunu dikdörtgenin sağ kısa kenarına koyup, yukarı aşağı karaladınız. “Bu sınırda sıradağlar var” dediniz. Çizginin dışına “Ermenistan” yazdınız, yanına parantez açıp “Rus füzeleri” notu düştünüz, sorgulayan bakışlarınızı Genelkurmay Başkanı’nın gözlerine diktiniz. Ve nihayet geldiniz, eski hariciye deyimiyle asıl “kanlı” mevzuya. Kalemin ucuyla Antakya’nın kuzeyinden Suriye ve Irak sınırları boyunca bir çizgi çekip “911 artı 330, kabaca bin kilometre diyelim” dediniz.
“Asıl konumuz bu değil mi” diye sorarak, arkanıza yaslandınız. Hatta belki teatral olmak adına dolmakalemin kapağını vidalayıp, ucunu dudaklarınıza götürerek, uzaklarda bir noktaya baktınız. Genelkurmay Başkanı, Zeytindalı ve Fırat Kalkanı ceplerine dair bilgi verdi. Kuzey Irak’taki duruma değindi. Belki Kandil’den Amanoslara Kürt Kemeri’ne ve Kürtlerin Akdeniz’e uzanma emelinden söz etti. Dönüp, “ya İran?” dediniz.
Genelkurmay Başkanı, İran’ın ulusal orta ve uzun menzilli füze kapasitesine, sınır korumada işbirliğine ve belki nükleer anlaşmaya değindi. Hava savunma sistemimizi ve tehdit algımızı sordunuz. Hava savunmamızın önlemekten çok, hava kuvvetlerimizle yıkıcı yanıt vermeye yani caydırıcılığa dayandığı ancak malum nedenlerden ötürü pilot sıkıntımız olduğu yanıtını aldınız. Kürecik Radarı ve NATO katkısının niteliklerini dinlediniz.
Dolmakaleminizi elinizde bir iki tur çevirdikten sonra düşünceli sessizliği bitirdiniz: “Sayın Genelkurmay Başkanı, kısıtlı olanaklarımızı etkin kullanmak, dış siyasetin ulusal güvenliğimize desteğini sağlamak amacıyla akılcı ve barışçıl davranmalıyız. Mutabık mıyız?” diye sordunuz. Genelkurmay Başkanı başıyla belli belirsiz sözlerinizi onayladı. Avucunuzu kağıda kendi çizdiğiniz haritanın üzerine koyarak devam ettiniz.
“Akrabalarımız da olan Suriye ve Irak Kürtleriyle karşılıklı faydacı ilişkiler geliştirmemiz komşumuzdaki yangınla aramıza doğal bir set çekecektir. Aynı zamanda sıkletimiz üzerinde bir diplomatik ağırlığa kavuşmak için Şam ve Bağdat’la da işlek iletişim kanallarımız bulunmalı. Hava Kuvvetlerimiz ve Özel Kuvvetlerimiz (ÖK) elimizdeki mızrağın delici ucu. Bunlara özel önem vermeli, ÖK’yi kuvvet komutanlığı düzeyine yükseltmeli ve komuta kademesinde yükselme için burada deneyim kazanma koşulu getirmeliyiz.”
Artık hızınızı aldınız, devam ediyorsunuz. “Kıbrıs’a barış getirmek konusunda son dönemde ahlak yüksek zeminine bizim yerleştiğimiz yadsınamaz. Adada garantörlük hakkımızı koruyarak, asker mevcudiyetimizi beş yüz düzeyine kadar çekmeye bile ilke onayı verdik. Şimdi şaşırtıcı bir adım atarak, bu sayıyı tek yanlı yarı yarıya azaltacağımızı açıklamak istiyorum. Gereken planlamayı bu yönde yapalım lütfen.”
Genel doğrulara da değindiniz. “Lozan ve Montrö başta uluslararası antlaşmalara sadakat dış politika bakımından cumhuriyetimizin taşıyıcı kolonlarındandır. NATO ittifakı, ülkemiz savunmasının belkemiği, ortak çarpanı. Hava savunma ve siber-güvenlik konuları NATO’suz olmaz.” Ve “eh” diyerek, “konuşacak konu kalmadı” anlamında avuçlarınızı iki yana açıp toplantıyı sonlandırdınız. Karınlar da acıktı. Artık heyetlerle birlikte yemek masasına oturma, askerlik anıları paylaşma vaktidir.
Nasıl, sevdiniz mi Cumhurbaşkanı olmayı?
Yazarlar
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları




























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.04.2025
23.02.2025
27.01.2025
9.12.2024
19.11.2024
11.11.2024
2.11.2024
1.08.2024
14.06.2024
14.04.2024