Aydın Selcen
ABD, Türkiye’yle TSK’nın Fırat’ın doğusuna tek yanlı askeri müdahalesinin (hariciye ağzıyla) “modalitelerini” konuşur duruma sürüklenmiş oldu. Erdoğan, ABD’yi SDG yerine TSK ile çalışmaya, sınırboyundan uzaklaşıp Fırat vadisine odaklanmaya, SDG’nin yapısını dönüştürüp, PYD’yi ENKS ile ikameye zorlamayı hesap etti.
“Uluslararası İlişkiler”, varlığıyla yokluğu dahi tartışmalı bir disiplin. Örnekse, ben Marmara Üniversitesi İngilizce Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden 1992 yılı mezunuyum. Diplomama bakarak, sıhhi tesisatçı, marangoz gibi bir meslek sahibi iddiam olamaz. Hariciyede yirmi yıl meslek memurluğu yapıp, Erbil Başkonsolosu’yken birinci derece birinci kademeye 2010 Aralık ayında yükselip, 2013 Haziran ayı başında istifa ettim ama bu yirmi yıllık deneyimimin de beni bir meslek sahibi yaptığı söylenemez. Ancak “müstafi başkonsolos” gibi, anlamı meşkuk bir sözde unvan sahibi olabildiğim ileri sürülebilir belki.
Dolayısıyla, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ağzından birkaç gün içinde Suriye sınırında “Fırat’ın doğusu” denilen üçgen bölgeye bir askeri harekat eylemini, belirli bir kurallar silsilesi, bir uzay içinde değerlendirmek anlamlı değil. Bu gerçekleşmesi bence artık kuvvetle olası eylemi ancak bağlamına oturtmaya çalışabiliriz. Bağlam deyince ülkemizin Ortadoğu sınırlarında tam bir anarşinin hüküm sürdüğünü söyleyemesek de, 2011’den yana yaşanan gelişmelerin, Türkiye-Suriye sınırını geçirgenleştirdiğini, silikleştirdiğini söylemek de herhalde yanlış olmaz. Bugün Türkiye-Suriye sınırıyla, mesela Türkiye-İran sınırı kağıt üzerinde “aynı” olmakla birlikte, bağlam bakımından çok farklı.
Öyleyse, bu verili olayı yani Fırat’ın doğusu’na Türkiye’nin tek yanlı askeri harekatını, dışarıda sahadaki oyunculara ve içeride karar alma mekanizmasının işleyişine bakarak değerlendirelim. O arada “harekattan” ne anlamamız gerektiği üzerinde de duralım. Bunu yaparken de, “doğru/yanlış”, “severim/sevmem” gibi öznel ve bu örnekte anlamsız yaklaşımlardan da mümkün oldukça uzak durmaya çalışalım. Oluru, olmazı, olacaksa ne, nasıl oluru ve olası sonuçlarını gözden geçirelim.
Suriye’deki en büyük oyuncu ABD, zira küresel güç. ABD küresel güç ama Suriye’ye dahli gönülsüz, hedefleri kısıtlı. Hedeflerine göre askeri mevcudiyeti de öyle. Birkaç bin Özel Kuvvet mensubundan söz ediyoruz. Bunlar da muharebe için değil Suriye Demokratik Güçleri’ni (SDG) eğitmek, donatmak, SDG’ye hava desteğini yönlendirmek, (yüz yüze sorgular dahil) istihbarat toplamak, gözlem yapmak amacıyla orada bulunuyor. ABD’nin açıkladığı önceliği IŞİD’i yok etmek. Açıklamadığı ama bizim anladığımız ikinci önceliği Fırat’ın doğusu denilen alanı İran’a kapatmak. Üçüncüsü de Rusya ve İran’a altın tepsi üzerinde bir topyekün Suriye zaferi sunmamak.
ABD Başkanı Trump IŞİD için “30 gün içinde tamam” dedi. Bu açıklamanın Türkçe’ye tercümesi “madem 30 gün içinde IŞİD tamam, öyleyse sizin de terör örgütü listenizde olan PKK’nin uzantısı olduğunu bildiğiniz YPG/YPJ ile bu amaca yönelik kurduğunuz geçici işbirliğiniz de 30 gün içinde tamam” oldu. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ABD’li muhatabı Pompeo ile Vaşington’da görüştü. MİT Başkanı Fidan da Vaşington’a gitti. ABD Suriye Özel Temsilcisi Jeffrey Ankara’ya geldi, oradan önce PYD dışındaki Suriye Kürtlerin çatı yapılanması ENKS heyeti ile de görüştüğü Gaziantep’e, ardından Fırat’ın doğusuna geçti. Son olarak, Erdoğan ile Trump telefonda konuştu.
Demek ki, Türkiye ile ABD arasında bir iletişim kopukluğu, temas eksikliği, karşılıklı yanlış anlaşılmadan söz etmek güç. Jeffrey ziyaretinden sonra yapılan ortak yazılı açıklamaya yaslanırsak ABD tarafının, Türkiye tarafının “tek yanlı askeri müdahale” iradesinin, niyetinin karşısına “ortak planlama” sulandırmasını koyduğunu, “Münbiç’in ötesi” ibaresinin de muğlak biçimde “Fırat’ın doğusu” demek olduğunu tefsir edebiliriz. Ancak bunun ardından gelen Trump’ın “30 gün içinde” pasını, Erdoğan’ın “birkaç gün içinde” şeklinde değerlendirmesi, bu defa “ortak planlama” ibaresinin yorumunu “eşgüdüm”, “daimi istişare” yönüne büktü. Nitekim, telefon görüşmesi ardından Beyaz Ev’in yaptığı açıklamada da “tarafların kendi güvenlik hedeflerine ulaşmasında eşgüdümün sürmesi” denildi.
Yani ABD, Türkiye’yle TSK’nın Fırat’ın doğusu’na tek yanlı askeri müdahalesinin (hariciye ağzıyla) “modalitelerini” konuşur duruma sürüklenmiş oldu. Erdoğan, ABD’yi SDG yerine TSK ile çalışmaya, sınırboyundan uzaklaşıp Fırat vadisine odaklanmaya, SDG’nin yapısını dönüştürüp, PYD’yi ENKS ile ikameye zorlamayı hesap etti. “Kürt kim, Arap kim iyi biliriz” diyerek, öncelikli hedeflerin Arap nüfusun daha yoğun olduğu Tel Abyad/Gre Spi ve Ras El Ayn/Serekani olacağını hissettirdi. “Hedef ABD değil” diyerek de buralarda, ABD bayrağı ile işaretlenerek, görünür kılınan “Gözlem Noktası” adlı ABD Özel Kuvvetleri’nin yerleştiği kimi yapıların yanına, çevresine TSK unsurlarının girebileceğini duyurmuş oldu.
ABD, YPG/YPJ ile ortaklığının geçici olduğunu söyleyegeldi. Rusya, doğrudan Suriye devletiyle işbirliği yapmanın göreli avantajını kullanırken, ABD türlü türlü milis güçlerine muhtaç kaldı. Plan işlerse, ABD Türkiye’yi Rusya’nın kucağından çekmiş, IŞİD’le mücadelede kendine bir devlet-ortak bulmuş, İran’ı çevreleme stratejisine Türkiye’yi de koşmuş, Suriye’de minimal yatırımla maksimum getiri elde etmiş olur. Alan razı, satan razı: “win-win”. Erdoğan da, Kobane-Kamışlı arasını dilimlemiş, ABD-PYD ortaklığını bozmuş, yerel seçimlere “Rojava fatihi” ünvanıyla girmiş, muhalefeti de hepten darmadağınık etmiş.
Suriye sınırında topografik engel yok, arazi dümdüz. Münbiç’te ortak devriye yapabilen Türkiye ve ABD silahlı kuvvetleri arasında bir “kaza” olasılığını en aza indirgeyecek işleklikte iletişim var. Zaten böylesi bir kısıtlı harekatta fazlaca gereksinim duyulmayacak hava sahasının açılacağını sanmam. Hava sahasını ABD İncirlik’te konuşlu hava gücüyle denetime devam edecek. En zayıf el, alelusül Kürtlere dağıtılmış durumda. ABD ile de, doğrudan Amude, Kobane vb yerleşim birimlerine müdahale olmazsa TSK ile de çatışacak değil. Şam ile arka kanaldan anlaşması da ABD sahada oldukça mümkün değil.
Kobane’den Kamışlı’ya uzayan sınır şeridinin Fırat Kalkanı bölgesinden farkı nüfusun ağırlıklı olarak Kürt olması. Bu Kürt nüfus sanıldığı yahut anlatıldığı gibi namlu ucunda PYD’yi desteklemiyor, gönülden PYD’ye bağlı. Nereden biliyorum? Çünkü 2011 sonrasında 2003 sonrasında Irak Kürdistanı ile yaşanana benzer patinajlar yaşanmasın diye Erbil’den şimdi ENKS denilen yapıyı oluşturan KDP-KYB iltisaklı partilerle ilk temasları acizane bendeniz kurmuştu. Buraların Afrin’den farkı da, buradan öteye gidecek yer olmaması. Dolayısıyla YPG/YPJ’nin tüm yerleşim birimlerinden silah zoruyla sürülmesi gibi bir hedef izleneceğini de sanmam.
İçinde bulunduğumuz ekonomik daralma, toplumca fakirleşme döneminde, Karadeniz’de Sürmene’ye, Doğu Akdeniz’de İskele’ye (KKTC) deniz üsleri, Katar, Kuveyt, Sudan’a destek derken, Idlip, Afrin, Bab Cebi ucu açık askeri taahhütler berdevam. Terör meselesine gelirsek de diyelim Soylu’nun dediği gibi “dağdaki son 700 terörist” bu kış yok edildi. Diyelim Genelkurmay Başkanı Org. Güler’in görevi devralırken söylediği gibi “teröristle mücadele” başarılı oldu. Diyelim düz ovada Suriye sınırı 15-20 km. aşağıya kaydı. Ya sonra? Buradan kurucu vizyon çıkmaz, buradan ancak yıkıcı anti-vizyon çıkar. “Viva la Muerte” kafası çıkar. Bu yolun sonu dön dolaş, aynı yere çıkar.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.04.2025
23.02.2025
27.01.2025
9.12.2024
19.11.2024
11.11.2024
2.11.2024
1.08.2024
14.06.2024
14.04.2024