Aydın Selcen
Önce, saçımızı yolup, göğsümüzü yumruklamaya hacet yok: Ne oluyorsa, olmaya devam edecek. Yerkürenin değişim hızı, biz ömürlülerden çok daha yavaş. Dönüşümün ise güvencesi yok. Dünyamızdaki bilinen en eski kaya resimlerini barındıran Chauvet Mağarası’nın duvarlarında üst üste çizilmiş hayvan figürleri var. Modern tekniklerle yapılan ölçümlere göre kimi resimlerin arasında beşbin (!) yıllık aralık bulunuyor. Biri otuzbeşbin yıl önce çizilmiş, ardından gelen insan otuzbin yıl önce üstüne karalamış. Henüz İsa’nın doğumundan bu yana yalnızca 2020 yıl geçti, düşünün.
Üstelik aynı dönemde, aynı çevresi buzullarla kaplı, bir ucu bugünün Fransa’sında diğer ucu bugünün Almanya’sında olan vadilerde neandertaller de yaşıyormuş. Tüylü gergedan, mağara ayısı ve aslanı, mamut gibi bugün var olmayan hayvan türleri de bolmuş. Fildişinden kaval oymuşlar, duvarlara meşale isiyle resim çizmişler, ölülerini hayvan leşleri gibi ortada bırakmamışlar, bir maneviyata sahip oldukları mağaranın kimi galerilerinde konulmuş, konumlandırılmış ayı kafataslarından belliymiş.
Werner Herzog, belgeselinde yerde kalan sekiz yaşında bir çocuğun ve hemen yanındaki kurdun ayakizlerine dikkat çekiyor. Acaba kurt çocukla yan yana mı yürüyordu? Kurt, çocuğu (belki parçalamak için) takip mi ediyordu? Yoka iki ayakizinin arasında uzun yıllar mı vardı? Bilemeyeceğiz. Bunları bir siyasal İslâmcıya anlatmak. Yüzünde belli belirsiz bir ilginin, bir merakın, bir sorgulamanın, bir kafa karışıklığının izini aramak. Otuzbin yıl önce duvara çizilenle, örnekse Picasso’nun dünkü minotorlu çizgileri arasındaki benzerlik, ortaklık, akrabalık, devamlılık.
Bunları, bir girişimci zaten olamayacak ama bir işinsanlığına de hiçbir zaman evrilemeyecek ama kendini öyle sanan bir esnafa, bir tüccara anlatmak. Vazgeçtim. Pekiyi geleceğe bakalım. NURO yapay zekâ şirketi, küçük insansız araçlarıyla kapıdan kapıya kargo dağıtımı yapma iznini ABD’den Kaliforniya eyaletinden aldı. Dizel zaten geçmişte kalmıştı, elektriğin benzinin de yerini hemen önümüzdeki onyılda dev adımlarla alacağı anlaşıldı. ABD’de tek başına TESLA’nın özkaynak piyasa değeri, Ford, Honda, BMW, GM, Daimler, VW ve Toyota’nın toplamından büyük 2020 sonu itibarıyla. Rakibi LUCID de Arizona’da sıfırdan otomobil fabrikası inşa etti bir yılda.
Fransa’da GESTE adlı mühendislik şirketi Marsilya-Aix arasında çalışacak bir “loop” tasarlamış. Sanki yörüngeye yerleşen uydular gibi küçük sürücüsüz yolcu vagonları yoğun zamanlarda 20 saniyede bire dek kısalan, gerektiğinde de 10 dakikada bire uzayan aralıklarla durmaksızın hizmet verecek. Duraklarda kenara çekilecek, kendi kendine “öğrenecek”, indi-bindi hep akıllı telefon vs üzerindeki uygulamalardan. ABD’de VIRGIN HYPERLOOP da ilk yolculu denemesini yaptı. Vakumlu tüpte giden kapsülde olağanüstü hızlarda sürücüsüz yolculuk. İkisi farklı teknolojiler ama ikisi de geleceğe ait. Belki LA-Vegas arasında hizmete girecek.
Yine Fransa’dan adı İngilizce “SEABUBBLE” yani “Deniz Kabarcığı” bir çeşit “hydrofoil” deniz taksisi. Hızlandıkça salmalarının üzerinde su yüzeyinin üzerinde havalanıp adeta uçuyor. Diğerleri gibi bu da çevre dostu teknoloji. Damarlarımızda yolculuk eden nano-robotlar, avuçiçi kadar İHA’larla foto-video albümlerimizi zenginleştirecek kuşbakışı görüntü çekme olanakları. Hatta Covid-19 konusunda dahi soru “aşı bulunur mu?” değil “kim hangi laboratuvara yeterli yatırımı yapacak?” idi, zira mRNA teknolojisi zaten orada duruyordu. Yahut şu iletişim platformlarına bakılırsa bunların, kamusal olanlar dahil, bildiğimiz TV ve radyo yayınlarının ve hatta şu okuduğunuz gibi haber/yorum sitelerinin önüne geçeceği belli. Sinema endüstrisinin yeni tabanı olacakları da.
Bir ucu olağanüstü güzellikteki ve modernlikteki mağara resimlerinde, diğer ucu işte şu bir-iki örneğini verdiğim ilgi alanıma giren yerlerde, “yekpâre geniş bir anın parçalanmaz akışında.” Biz neredeyiz 2020’de? “Allah Türkçe bilmiyor mu?”, “anayasayı takmam, Demirtaş’ı içeri tıkarım”, “yağmur duası” vs. Efendim, “ikisi bir arada olmuyor mu?” Yani, bir yandan ben dinimde, imanımda olayım, öte yandan aya fezaya çıkayım. Olmuyor işte aslanım. Gel bak bizim buralara bak, neden olamayacağını görürsün. Zaten postalının tabanıyla gırtlağıma basmışsın, veya bileği tesbihli sağ elinle ümüğümü sıkmış, boşta kalan sol elinle de cüzdanımı yokluyorsun üstelik. Ben otuzbeşbin yıl diyorum dile kolay, sen taksimetreyi açıyorsun bilemedin 1400 yıl öncesinden.
Aslında bu Şove Mağarası’ndan alıp yapay zekâya getirmek yoktu. Cezayir’de suya düşen umutların bize anlattığı vardı. Brexit sonrası ama öyle, ama böyle artık genişleyen değil daralan Avrupa Birliği’nin düştüğü durumun bizim için anlamı vardı. Hayallerin AOC, gerçeklerin Biden olduğu ABD vardı. Para Çin’i mi sever, Hong Kong’u mu vardı. Rusya ve İran’ın “nefesi” 2021’i çıkarmaya yeter mi vardı. Hindistan’da dört aydır süregiden devasa kitlesel çiftçi grevi vardı. Güney Amerika’da demokrasi arayışları ve yolsuzlukla mücadele girişimleri vardı. Afrika’da yeni, paylaşımcı kalkınma denemeleri vardı. Kayıp damadın dolara bakmaması gibi, içeriye hiç bakmıyorum dikkat ederseniz.
Çünkü umutlu değilim. Umutlu olmamanın bezginlik demek olduğunu da sanmıyorum. Aksine layık olduğumuz biçimde yönetildiğimize inanıyorum, yönetime ucundan kenarından katılamadığımızı da görüyorum. Şimdilik yaptığım, “dur bakalım ne olacak?” diye kenarda beklemekten ibaret. Beklerken de pek çoklarımız gibi kuyruğu dik tutmaya çabalıyorum hepsi bu. Hırtla, hırboyla, hışırla bir nebze mücadele edilir de gücünüz yettiği, aklınız erdiğinizce; affedersiniz yavşakla, yılışıkla, yılanla daha zordur mücadele. Nöroşirürjiyene de gereksinim duyuyoruz da, bir o denli omurgaları doğrultacak ortopedistler de aranıyor.
Annemi de yolcu ettiğim uğursuz 2020’nin kayıplarından biri de ilâhi Maradona’ydı. İngiltere’ye attığı muhteşem golü anımsayalım. Tanrı vergisi yeteneği tartışmasız, çalım üstadı Maradona orada aşağı-yukarı dümdüz bir çizgide ilerliyor karşı kaleye. En kısa yoldan gidiyor. Sanki “depikleyip, depikleyip” peşinden koşuyor topun. Adeta Amerikan futbolundaki running-back’lerin klasik gollerini andırır biçimde. Bu yaklaşımdadır belki aranılan ama bir türlü bulunamayan basit çözüm. Öyleyse nihayet omurgaları doğrultup, kafayı da yerden kaldırıp, dosdoğru karşı kaleye gideceğimiz bir 2021 dilerim hepimize. Gerisini biraz da rakip takım düşünsün.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.04.2025
23.02.2025
27.01.2025
9.12.2024
19.11.2024
11.11.2024
2.11.2024
1.08.2024
14.06.2024
14.04.2024