Ayhan ONGUN
Öğretmen okulu 2.sınıf öğrencisiyiz. Sınıflar arası Basketbol şampiyonası var ve bizim sınıf 3.sınıflarla final maçına çıkacak. O günlerde yaptığımız bir eylemden dolayı benimle birlikte 2 arkadaşım daha beşer gün okuldan uzaklaştırma cezası almışız.
Beden eğitimi öğretmeni ve maçı yönetecek hakem olan hocamız daha maça çıkmadan takım kaptanı olarak beni çağırdı ve “siz boşuna oynuyorsunuz, sizin şu an cezanız nedeniyle okuldabulunmamanız gerekir, galip gelseniz bile mağlup sayılırsınız”, dedi. Biz “siz kabuletmeseniz de bu maça çıkacağız ve rakibimizi yeneceğiz” dedik. Gerçekten de o hırsla müsabakadan galip ayrıldık. Ancak kulakları çınlasın, Mesut Hoca daha önce söylediği gibi kupayı maçın sonunda yenilen takıma verdi
Toprağı bol olsun, herkesin baba dediği bir okul müdürümüz var. Adaletli, müşfik, barışçıl bir insandı. Her başımızın sıkıştığında olduğu gibi yine ona gittik, derdimizi anlattık. O da Mesut Hoca’yı çağırttı ve aynen şunları söyledi. “ Hoca bu nasıl iş; galip mağlup olur mu? Üzmeyin gençleri!”
Okul müdürümüz o herkesin takdir ettiği bilge kişiliğiyle öyle sanıyorum, kimseyi üzmeyecek formülü bulmuştu. Bir bakımıyla;” galip geleni nasıl mağlup sayarsın “ anlamına gelen, diğer yanıyla “ galip olmuş, mağlup olmuş ne önemi var. Böyle bir konu için gençlerin arasına nifaksokmayın, bir kupa için okulun huzurunu bozmayın” demek istemişti.
Işıklar içinde yatsın, saygıyla anıyorum. Okul Müdürümüz Osman Bektaşoğlu iyi bir eğitimci olduğu kadar, çözüm odaklı çok iyi bir yönetici, bizler için çok değerli bir rehber, yol göstericiydi.
Bir yıl da okul başkanlığı yaptığım onun müdürlük döneminde edindiğim en temel öğreti bu olmuştur.”Sorun değil, çözüm odaklı olmak.”
Hiç unutamadığım bu anımdan yola çıkarak 24 Haziran seçim sonuçlarına ilişkin bazı saptamalarımı sizlerle paylaşmak istedim.
Öncelikle şu gerçeğin altını çizmek gerek
Bu seçim adil, eşit koşullarda yapılmadı.
Rakip takımın istediği zaman, onun istediği sahada ve onun belirlediği kurallarla oynandı. Üstelik hakemi de o belirledi.
Bu durumda ya tüm bu koşulları kabul etmeyip maça çıkmayacaksınız, ya da her şeye rağmen çıkıp bütün yeteneklerinizi, çabanızı ortaya koyarak kazanmaya çalışacak ve müsabakanın sonunda da sonuca razı olacaksınız.
Kuşkusuz her zaman bizim okul müdürü gibi adil bir yönetici bulamazsınız.
Ama en azından tüm seyircilere bütün bu adaletsizlikleri, eşitsizlikleri ve hakem hatalarını gösterme, normal koşullarda yapılacak bir yarışta rakibinizi yenebileceğinizi göstermiş olursunuz.
Cumhur ittifakının ve özellikle de Erdoğan’ın tüm devlet olanaklarını, yetkilerini kullanarak seçim kampanyası yapmış olması bile tek başına bu seçimin adil yapılmadığının bir göstergesidir. Ancak madem bütün bunları bilerek ve kabullenerek yarışa girmişsin, sonucuna katlanmak zorundasın.
Son yaptığı açıklama için Muharrem İnce’yi takdir etmek gerekir. “Yenilgiyi kabulleniyorum.Seçimde oylar çalınmış bile olsa bu durum aradaki on milyonluk farkın izahı olamaz.” Dedi.
Buna karşılık yeni dönemin yeni Cumhurbaşkanı Erdoğan da yaptığı balkon konuşmasında, rakiplerini kırmamaya özen göstererek” bu seçimin galibi 81 milyondur, seçmenin bize verdiği mesajı aldık ve eksiklerimizi gidereceğiz” dedi.
Burada tek tek siyasi partilerin durumunu, oylarını değerlendirmek yerine toplumdaki bir yanlış algıya dikkat çekmek istiyorum. Daha doğrusu liderlerin ve parti yöneticilerinin ne diyeceklerine bakmadan, sağlıklı bir değerlendirme yapılmasının mümkün olmadığı hemen seçim akşamından başlayarak sosyal medyadan akıl vermeye, ferman çıkarmaya kalkışanlaradır sözüm.
Partilerin yetkili kurulları toplanıp, gerekli değerlendirmeleri yapmadan, akademisyenler; sonuçlar üzerinden sosyolojik ve sayısal tespitler açıklamadan, duygusal tepkilerle ahkam kesen klavye kahramanlarınadır sözüm.
İktidar partisine de, muhalefet partilerine de çok ince ayar veren halkın sağduyusunu, iradesini görmezden gelerek, yine halkı küçümseyen, suçu onun üzerine atan, sanki kendi üzerine düşen görevi yapmış gibi, parti örgütlerini, siyasileri ve hatta kendisi gibi olmayan, düşünmeyen herkesi suçlayan, aşağılayan; üstenci, kibirli modernistleredir sözüm.
Desteklediği siyasi parti istediği sonucu alamayınca üzülmek, ülkede demokrasi, barış ve huzur adına kaygılanmak, anlık da olsa sorumlulara kızmak, tüm bunlar insani tepkilerdir, anlaşılır. Ancak daha ilk günden, suçlu arayışına girerek, kimilerini istifaya, kimilerini göreve çağırmak ne kadar doğru olur?
Kuşkusuz her yenilginin ardından yönetim kadrolarının kendi kitlesini tatmin edecek açıklamalar yapması, özeleştiride bulunması ve dahi hesap vermesi beklenen tavırlardır.
Ama bir çırpıda yargısız infazlara başvurmak, kamuoyunu galeyana getirecek paylaşımlarda bulunmak yalnızca sorunun parçası olmaktır.
Oysa Türkiye’de siyasetin çözüm odaklı politikalara ve zihinsel değişimlere ihtiyacı var.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.08.2021
31.03.2021
17.03.2021
3.02.2021
23.10.2020
30.09.2020
28.07.2020
19.05.2020
15.05.2020
19.03.2020