Ayhan ONGUN
Korona virüs doğal olarak hepimizi derinden etkiledi.
Alınan önlemler, uygulanan koruyucu politikalar, tüm bunların halk üzerinde yarattığı etkiler öyle sanıyorum uzun yıllar konuşulacaktır.
Bu tür kriz ortamlarında insanlar bir yanıyla endişe ve panik yaşarken diğer yanıyla da daha çok düşünür, daha çok sorgular ve daha çok hayal kurmaya başlar.
Şimdi ben de bu boşlukta hayal ediyorum.
Yukarıdaki başlık bir romanın adıymış.
Egemen güçlerin tüm dünyayı etkisine alan bu küresel saldırısı karşısında kendilerini güçsüz, sahipsiz hisseden insanlar, zaman içerisinde kendi öz savunma mekanizmalarını geliştirmeye başlar.
Daha çok düşünmeye ve geçmişle hesaplaşmaya zaman buldukları için sistemi sorgulamaya başlayan insanlar, dayanışmanın farkına varırlar.
Bu dayanışma duygusu, yardım amaçlı örgütlenmelere yol açar.
Örneğin yaşlı ve sokağa çıkamayan kişilerin günlük alışverişlerini yapmak, rutin sağlık kontrollerine yardımcı olmak, çocukların bakım ve eğitimine katkı vermek gibi basit, sıradan yardımlaşma örgütlenmeleri, özellikle gençleri daha çok birbirlerine yaklaştıracaktır.
Bu tür kaos ortamlarının genel özelliği olan geleceğe yönelik belirsizlik ve umutsuzluk halinin ortadan kalkmasına çok büyük katkısı olacak bu dayanışma organizasyonları, giderek önyargıları da yok edecektir.
Bütün dünyada, tüm doğal zenginlikleri ve değerleri sömürmeye, yok etmeye yönelik her türlü yöntemi deneyen emperyal güçlerin de boş durmayacağı kesin.
Ancak yaşamın her alanında olduğu gibi kapitalist sistemin çelişkisi gereği, bilimsel, teknolojik gelişme bir yanıyla daha çok sömürü, daha çok kar için uygun koşullar yaratsa da diğer yanıyla çaresiz ve sahipsiz kalan kitleler, her koşulda kendi öz savunmalarını geliştireceklerdir.
Bunu yapabilmenin yolunun kollektif davranmaktan geçtiğini gören kitleler, zaman içerisinde diyalektik düşünmenin, barış içinde bir arada yaşama fikrinin önemi ve gerekliliğine inanmaya başlayacaklar.
Kapitalist sistemin insanlığın yararına olmadığını gören geniş halk yığınları doğal olarak sosyalist sistemi araştırmaya, yeni bir dünya düzeni üzerine kafa yormaya başlayacaklardır.
En tehlikeli savaş biçimlerinden olan biyolojik ve kimyasal savaşın hala acılarını çeken dünya vatandaşları, en büyük yıkımı o dönemlerde yaşasalar da, dünyanın dört bir yanında toplumsal uyanış, devrimci atılımlar, sosyalizme yöneliş de hep bu tür olaylardan sonra gelişmiştir.
Tarihte birçok örneğini gördüğümüz bu toplumsal değişim ve dönüşümlerin arka planlarında her türden baskı, zorbalık ve savaşların olduğunu biliyoruz.
Olağan dönemlerde yapılan muhalefet ve iktidar mücadelelerinde siyasal düşünce ayrılıklarından kaynaklı önyargılar etkili olsa da, bu tür durumlarda korunma içgüdüsü, geleceğe ilişkin endişe ve korkular nedeniyle önemli ölçüde önyargılardan bağımsız dayanışma ve ortak yaşam bilinci öne çıkıyor.
Bu bilinç ve beklentilerle ortak davranma kültürü geliştiren toplumsal güçler; tüm kişisel, grupsal hırs ve çıkar beklentilerinden bağımsız olarak yakın tehlikeye odaklanabilir ve yeni bir yaşam biçimi için arayışlara girebilir.
En yalın deyişle “Her şerde bir hayır vardır”
Ülke ekonomisine de çok büyük darbe vuran bu virüs belki de, daha yaşanabilir bir dünyanın habercisi de olabilir.
Çünkü biliyoruz ki bu tür ölümcül virüsler doğrudan beyne yönelmedikleri için insanların düşüncelerini, ideolojilerini okuma imkanları yok!
Ciğerlerimizi hedef alan bu korkunç virüsler dil, din, ırk, renk ayrımı yapmadan tüm insanlara ve insanlığa saldırıyorlar.
Bizlere bu korkunç virüsleri salan, dünyayı kendi çıkarları doğrultusunda yeniden şekillendirmek isteyen karanlık güçlere karşı insanoğlunun tek silahı örgütlenmek olmalı.
Bu küresel savaşta yerel iktidar mücadeleleri kimseye yarar sağlamaz.
Bu acımasız düzene, vahşi kapitalizme, silah tröstlerine, ilaç kartellerine yönelik sürdürmeliyiz kavgamızı.
Aksi halde yarın bu virüsün aşısına başka virüsler yükleyerek bizleri korkularımızla, salgınlarımızla baş başa bırakırlar.
Kime karşı mücadele etmemiz gerektiğini iyi görmek, hayatın her alanında örgütlülüğümüzü yükseltmek, dayanışma ve ortak yaşama kültürümüzü geliştirmek zorundayız.
Eğer bunları yapabilirsek bizim hayallerimizi, umutlarımızı hiçbir virüs yok edemez.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.08.2021
31.03.2021
17.03.2021
3.02.2021
23.10.2020
30.09.2020
28.07.2020
19.05.2020
15.05.2020
19.03.2020