Baskın ORAN
Birinci dersi Yunanistan 1923’ten beri veriyordu, daha önemli olan ikincisini geçtiğimiz günlerde verdi.
Birinci ders şu ki, Lozan’ı imzaladığımızın daha ikinci yılında biz Md. 42/1’yi ihlal ettik ve bu ihlali şu anda da sürdürüyoruz.Yunanistan ise, ülkesindeki Müslüman-Türk azınlık için bu önemli maddeyi/hakkı günümüze kadar titizlikle uyguladı.
Madde şöyle: “Türk hükümeti, aile statüleri ile kişisel statüleri konusunda, Gayrimüslim azınlıkların gelenek ve göreneklerinin uygulanması için bütün tedbirleri almayı kabul eder”. Md. 45 de, Yunanistan’ın aynı şeyi kendi ülkesindeki Müslüman azınlıklara uygulayacağını söylüyor.
Md. 42/1’i Türkçeye kısaca tercüme edeyim: ‘Türkiye’deki Gayrimüslimlerin dinî nikahı resmen de geçerlidir’. Bu madde, azınlıklara bir “pozitif hak” getiriyor. Hemen hatırlatayım: Pozitif haklar çoğunluğa verilmez, sadece azınlıklara verilir. Yazının sonunda tekrar döneceğiz buraya, çünkü Yunanistan’ın verdiği ikinci ders de bu.
***
Türkiye, 1925 sonunda Gayrimüslimlere ilan etti: ‘Önümüzdeki yıl Medeni Kanun çıkıyor, artık Kilise nikahınız resmî nikah yerine geçmez. Lozan’daki hakkınızdan feragat edeceksiniz ve nikahınızı belediyelerde kıydıracaksınız. İsteyen, sonra gider kilisede de tören yapar’.
Türkiye’nin bunu demeye hakkı yoktu. Çünkü azınlık bireyleri veya cemaatleri, Lozan gibi 8 devletin imzaladığı bir uluslararası antlaşma hükmünden feragat edemezler. Zaten Lozan Md. 37 açık açık ilan etmiş: Bu koruma hükümleri, “(...) hiçbir kanun (...) ve hiçbir resmî işlem[in]” ortadan kaldıramayacağı bir haklar bütünüdür.
Sonuç şöyle oldu: Museviler bu Lozan ihlaline hemen uydular. Ermeniler epey direndikten sonra uydular. Rumlar ise çok direndikten sonra uydular çünkü Rum cemaat liderleri ve gazetecileri tutuklanmışlar ve “feragat” olmadan tahliye edilmemişlerdi.
***
Bizim aksimize, Yunanistan bu Md. 42/1’i hiç ihlal etmedi ve İslam aile hukukunu azınlığa aynen uyguladı: 1) Evlenme, 2) Boşanma, 3) Çocukların velayeti, 4) Miras. Zaten ikinci ders dediğim de bu sonuncu konudan çıktı. Şöyle:
Gümülcine’den Hatice Molla Salih ile kocası aralarında konuşuyorlar: ‘Çocuğumuz yok. Hangimiz ölürse mallarımız diğerine kalsın, akrabalarımız akbaba gibi gelip malımıza çökmesin’. Çünkü şeriat hukukuna göre miras sadece çocuklara ve eşe değil, bol miktarda kardeşlere de gidiyor.
Sonuç olarak, gidip noterde vasiyetname düzenliyorlar 2003’te.
44 yıllık evliliğin ardından, koca 2008’de ölüyor. Akrabalar hemen zuhur ediyor. Hatice Hanım (67) vasiyetname sayesinde bidayet ve istinaf mahkemelerinde kazanıyor, ama Yargıtay bozuyor: ‘Sen B. Trakya’da Müslümansın, sorduk müftülüğünüze, noterde yaptığınız vasiyetname Lozan Md. 42/1’in işaret ettiği İslam hukukuna göre geçersiz. Mirası şeriata göre paylaşacaksınız”.
İç süreç tamamlanmamış ama, davayı açalı 8 yıl olmuş, bu süre hesaba katılınca Hatice Hanım AİHM’ye başvuruyor. Orada kesin kazanacak, çünkü hem kendisine bir seçme hakkı tanınmamış, hem de bireyin iradesini tanımayan şeriat hukuku AİHM’nin uyguladığı AİHS’ye taban tabana zıt.
Sonucun ne olacağını gören Başbakan Çipras, yeni yasa çıkarılacağını açıklıyor 24 Kasım’da: Artık, isteyen miras dağıtımında medeni hukuku seçtiğini vasiyetnameyle belirtecek, isteyen de, yine yazılı olarak şeriatı tercih edecek ve bu beyanını istediği zaman değiştirebilecek. Bugüne kadar yapılmış vasiyetnameler de geçerli olacak. (Olayı ayrıntılı biçimde, B. Trakya’daki Azınlıkça dergisinden okuyabilirsiniz, linkini vereyim:
***
Şu anda azınlıktan bazı kişiler, Çipras’ın bu çok gecikmiş olmakla birlikte çok çağdaş girişimine karşı çıkıyorlar. Hem AKP’ye ve onun politikasını mecburen uygulayan T.C. Gümülcine Başkonsolosluğuna yaranacaklar, hem de müftülüklere. Üstelik, bu içine kapanık toplumda Islam’a da selam çakmış olacaklar. Ama esas acı olan, ‘Lozan’ı ve azınlık haklarını savunuyoruz’ argümanını kullanmaları.
(Müftülük demişken, Gümülcine seçilmiş (gayriresmî) müftüsü İbrahim Şerif, vaktiyle, karısının erkek kardeşlerine de miras payı tanıyan şeriat hükümlerine yargıda itiraz etmiş, mirasın medeni kanuna göre paylaştırılmasını talep etmiş. Azınlıktan herkesin ağzında).
B. Trakya’da çıkan gazetelerden Millet manşet atıyor: “Çipras baklayı çıkardı: Azınlık haklarına tecavüz başlıyor.” Habere göre, “azınlığın önde gelen hukukçularından” Ercan Ahmet şöyle demiş: “Neyin müjdesini veriyor Çipras? Zaten azınlık bireyleri şer’î hukuk veya medeni hukuk arasında seçim yapabilmekte”. Bu “önde gelen hukukçu” herhalde Yunan Yargıtayı kararını henüz duymamış.
Rodop ili milletvekili İlhan Ahmet kalkıyor, “Şer’î hukukun hükümetin tasarrufuyla tek taraflı olarak kaldırılması mümkün değildir” diyor. Oysa, kaldırılan hak filan yok, aksine, getirilen ek hak var: Seçme hakkı.
Ama daha ilginci, Hatice Hanım’ın açıp da bidayet ile istinaf aşamalarında kazandığı davayı Yargıtay’a götüren Avukat Ayhan Şakir’in söyledikleri: “Azınlıkla anlaşmadan yasanın çıkması Lozan’a aykırıdır.” Avukat olmuş ama yukarıda anlattıklarımı, yani uluslararası hukuku duymamış.
Belki de duymuş da işine gelmiyor. Çünkü B. Trakyalılar anlatıyorlar: Kendisinin annesi ile teyzesi, Hatice Hanım’ın ölen kocasının kız kardeşleri imiş. Yani şeriat uygulanırsa mirasa girecekler, vasiyetname uygulanırsa giremeyecekler.
Tabii, kendisini en rahatsız eden şey de, Çipras’ın hazırladığı yeni yasada, bugüne kadar yapılmış vasiyetnamelerin geçerli olacağı.
***
Yunanistan’ın bugünkü Türkiye’ye verdiği ikinci ve esas ders, tekrar etmek gerekirse, şu:
İnsanlığın asırlar boyu çabalayıp ulaştığı çağdaş hukuk düzenine istisna, sadece AZINLIĞA hak tanınacaksa getirilebilir. Bu “pozitif hak”a demokrasi denir. Bu haklar ÇOĞUNLUĞA tanınırsa, buna “paralel hukuk” denir ve çok-hukukluluk korkunç bir bataklıktır.
Hıristiyan Yunanistan’ın B. Trakya yöresinde Müslüman azınlığa seçme hakkı tanındı. Ama Türkiye’de tanınan “müftülük nikahı” bir seçme hakkı değil çünkü yüzde 99 Müslüman bir ülkenin taşrasında kolaysa Medeni Hukuk’u seç.
Kaldı ki, şimdi bu “kahir ekseriyet”i gerekçe gösterecek AKP iktidarı daha nerelere yürüyecek ve de yürüyor:
Topun ağzında, Cumaları mesai saatlerini namaz’a göre değiştirmek var. Ardından, Pazar yerine Cuma’nın tatil günü yapılması gelecek. Şimdiden, Cuma günü indirim yapmaya kalkan AVM’lere “Kara Cuma” diye saldırı başladı.
Ardından, mahkemeyle boşanmayı “Boş Ol!”a dönüştürüş gelecek ki, bunun fetvasını Diyanet resmen verdi bile.
Tabii, bu arada Türkiye’deki Gayrimüslim azınlığa 1925 sonunda nikah konusunda getirilen yasak aynen devam etmekte, oysa ilk müftülük resmî nikahına bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan şahitlik etti.
***
Son dakika haberi: Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu telefon, faks, mektup, SMS ve internet ile eşlerin boşanabileceğini belirtti.
Bu haber çok önemli. Çünkü böylece telefon, faks ve internetin; Diyanet’in bu fetvasının sonunda kaynak gösterilen İbn Kudame (1147-1223) ve İbn Abidin (1784-1846) zamanında, ve tabii, Müslümanlarca icat edildiğini öğrenmiş oluyoruz...
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.04.2025
28.03.2025
14.03.2025
27.02.2025
27.12.2024
14.11.2024
1.11.2024
25.10.2024
18.10.2024
27.09.2024