Berrin Sönmez
Erken Cumhuriyet döneminin temel meselesi nüfus artışı ve artan nüfusun ekonomik kalkınmaya kanalize edilmesiydi. Bu çerçevede nüfus, sağlık, eğitim, tarım ve sanayileşme politikalarının odağında ailenin yer aldığı görülür, hane sayısı gibi hane halkının sayısı ve işgücü ya da iş görebilirlik durumu dikkate alınarak politikalar oluşturuldu. Cumhuriyet'in kuruluşundan itibaren hem kalkınma politikalarında hem sosyal yaşamın düzenlenmesinde aile, önemli bir kurumdu. Bir başka deyişle aile kurumu devlet politikalarının ve toplumsal düzenin, iletişim ve etkileşimin nesnesiydi. Aile bireyleri ise bir nesne olarak aile kurumunu oluşturan özneler, yurttaşlardı.
61 Anayasası'na göre de aile devlet için toplumun en küçük birimi olarak önemliydi. Korunmasına gösterilen özen yine kalkınma planlarında yer aldığı şekliyle ekonomi, nüfus, sağlık, eğitim, sanayi, tarım ve benzeri politikalarının nesnesi olmaya devam ediyordu. 82 Anayasası'nın uygulandığı ilk dönemlerde hala toplumun en küçük birimi olarak kabul edilen aile, sosyal politikaların da konusunu teşkil eder hale gelmişti. Özal’lı yıllar, Bush ve Thatcher yönetimleri gibi ülkemizde de hem neoliberalizmin hem muhafazakarlığın (yeni sağcılık/neo-con) yükseldiği zamanlardı. Ve işte bu dönemlerden başlayarak aile, sosyal politikaların odağına yerleşmeye başladı. Sosyal araştırmaların konusu olarak devlet bakanlığına bağlı ve aileyi odağına alan Sosyal Araştırma Merkezi kuruldu. İlk aile şurası bu merkezin faaliyetlerindendi ve 90’ların sonu gelmişti. Ancak aile hala tüm bu çalışmaların eskiden olduğu gibi nesnesi olarak kullanılan bir kurumdu. Derken AKP’li yıllar başladı. Unutmadan bir not daha düşeyim 90’larda sözü edilen araştırma merkezi öncesinde yine bir Devlet Bakanlığı bünyesinde Kadın Bakanlığı kurulmuştu. Ardından aile odaklı merkez gelmişti.
AKP iktidarının ilk yıllarından itibaren aile politikalarında belirgin bir değişim yaşandı. Örneğin Sosyal Araştırma Merkezinin ismi değiştirildi. Sosyal Araştırma ve Aileyi Geliştirme Merkezi (SAGEM) adı verilen kurum Devlet Bakanlığından alınarak doğrudan Başbakanlığa bağlandı. 2010’da Kadın Bakanlığı kapatıldı. Yerine Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kuruldu ve kadın bakanlığına Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü adı verildi. Aile araştırma merkezi de yine aynı bakanlığın bünyesinde bir genel müdürlüğe dönüştürüldü. Kadın haklarında yaşanan her ilerlemenin aile aleyhine geri adım atmak anlamına geldiği yönündeki muhafazakar önyargının, hükümet politikalarının temeline yerleştiği zamanlardan söz ediyoruz yani. Eril restorasyonun argümanı olan kadın kazanımlarının ilerlemesiyle erkeklerin hak kaybına yol açıldığı sanrısı iktidardaydı artık.
Bir parantez açarak 2000’lerin başından 2012’ye kadar kadın kazanımlarında yaşanan ilerlemenin devam ettiğini belirtmek gerekir. Bu ilerleme 80’lerden itibaren yükselen kadın hareketinin ulus ötesi/üstü kadın hareketleriyle de işbirliği halinde geniş ittifaklar oluşturduğu kampanyaların gücünden kaynaklanıyordu. Medeni Yasa ve bu kanunun Aile Hukuku bölümünde ve Ceza Kanunu'nda kadınlar lehine cinsiyet eşitliği yönünde yapılan iyileştirmeler bu döneme rastlar. Aynı zamanda bu yıllar AKP’nin kendisini ülkeye ve dünyaya muhafazakar demokrat olarak pazarladığı yıllardı. Ve bir AB çıpası vardı. Kadınlar çalışıyordu, kadın hareketinin çok sayıdaki farklı örgütü ortaklaşıyordu ve sosyal, siyasal ortam da elverişliydi. 90’larda yürürlüğe girmiş olan şiddetle mücadele yasasında iyileştirme yapmak yerine yeniden bir şiddet yasası oluşturmaya, İstanbul Sözleşmesi’nin Avrupa Konseyinde hazırlanmasından Türkiye tarafından çekincesiz imzalanmasına kadar geniş ölçekli iyileşmeler de bu arada yaşanmıştı. Her kadın kazanımına mukabil aile politikasının da adım adım ilerletildiği günlerdi. Ancak 2013’e kadar kadın kampanyaları gümbür gümbür topluma duyurulduğu halde hükümetin aile politikaları sessizce, derinden ilerledi. Derken İstanbul Sözleşmesi karşıtlığı yavaş yavaş duyulur olmaya başladı ve nihayet 2016 Şubat-Mayıs arasında faaliyet gösteren Boşanma Olaylarının Araştırılması… ile başlayıp uzayan ismiyle Meclis Komisyonu, 80’lerden itibaren elde edilen tüm kadın kazanımlarını, eril restorasyon lehine teşrih masasına yatırdı.
Ve geldik günümüzün konusu olan aile çalıştaylarına, 8. Aile Şurası'na ve Uluslararası Aile Hukuku Sempozyumu'na. Ve bu kadar uzun girizgahtan anlaşılacağı üzere artık son beş altı yıldır aile, devlet politikalarının nesnesi olarak kullanılmıyor. SAGEM artık sosyal etkileşimin öznesi olarak tanımlıyor aile kavramını. Politikanın nesnesi olmaktan çıkıp öznesine dönüşen aile artık bir kurum değil bir varlık olarak tanımlanıyor. Bireylerden oluşan bir kurum olmaya devam eden aile artık politikanın öznesi olduğunda kaçınılmaz olarak bireyler, özne ailenin nesnesine dönüşüyor, dönüştürülüyor. Bu gidişi TİHEK tarafından aile hakları kavramının icat edilmesinden itibaren görebiliyoruz. Kadın hakları savunuculuğunun ayrımcılık olduğu iddiasıyla örtüşen bir tanımla diyorlar ki: Kadın, çocuk, engelli, hasta ve yaşlı hakları ayrımcılığına düşmeyen bütünlüklü aile yapısı, sosyal iletişimin ve etkileşimin öznesidir. “Ailenle, çocuklarınla birlikte yatıp yuvarlanacağın millet bahçeleri…” gibi retorikler, tüm bu arka planın halka sunumundan ibaret. Aile yardım paketleri ve sair politikalar da bu gidişin sesini artık yükseltme zamanı geldiğinde duyulur olmuştu. Şimdilerde evlilik kredisi ihdas edildi malum. 18-27 yaş aralığındaki gençler evleniyorsa eğer üç yıl geri ödemesiz ve faizsiz kredi verilecekmiş. Toplumu yoksullaştırıp, yoksul ailelerdeki gençleri erkenden evlendirip nüfus arttırırken özellikle kadınları eğitim ve istihdamdan uzaklaştırıp eve bağlayacak bu politika iktidarın aile ideolojisine dahil elbette.
Peki, bu aile ideolojisini bunca uzun zamandır kurgulayıp istikrarlı şekilde yürütürken iktidarın işini kolaylaştıran elverişli koşullar nelerdi? İktidarın aile ideolojisi, ailecilik ya da kutsal aile olarak basitçe ve yaygın olarak kullandığımız politikayı mümkün kılan sacayağından söz etmek gerekir. Üç farklı ideolojinin dönemsel ittifakı ya da zaman zaman beliren işbirliği ile yükseldi iktidarın aile politikası. Sermayenin haklarından gayrı hak tanımayan neoliberalizm ile uyumlu ilerledi iktidar. Demokrasi o kadar da önemli bir şey değil neoliberal politikalar için. Eşitlik ise üstünlerin eşitliği yeterli. Dağdaki çobanla holding sahibi eşit olacak değil ya… Özgürlük ise patronun emrinde çalışmakta sonsuz özgür; sendikal haklar ve toplu sözleşmede alabildiğine kısıtlı; vergiler halka-ücretliye hem doğrudan hem dolaylı, sermayeye indirimli, aflı. Bundan ötesi can sağlığı… Üstelik kadın istihdamı kreş ister, doğum izni, süt izni, bebek çocuk bakımı için sık izin isteyen çalışanı göze almak gerekir. Oysa kadın evinde otursa erkek çalışanın, verimli çalışması için onun özel yaşamını düzenleyerek sermayeye hizmet etse ne âlâ. Yani neoliberal politikalarla iktidarın aile ideolojisi pek uyumlu.
Diğer yandan muhafazakarlık bir politika olarak kesinlikle eşitlik ve özgürlük karşıtı olduğu gibi demokrasiden de tırsar. Öyle herkesin kendi aklıyla karar vermesi toplumda kaos yaratır. Modernite ya da sanayi öncesi geleneksel tarım toplumunda devletlerin aile diye bir yükü yoktu. Cemaat, aşiret, klan düzeninde yaşanırken aile meseleleri bu yapıların iç dengesine terk edilmişti. Aile hukuku açısından devletlerin sorumluluk taşımadığı bu zamanlarda oluşmuş gelenekler şimdi de aile adı altında devam etsin. Eril şiddetmiş, cinsiyet eşitliğiymiş, nafaka, tazminat, velayet, boşanma davaları imiş bunlar devlete ağır yük. Muhafazakar politikacılar da orta ve yeni çağlara dönülemeyeceğini biliyor ama işbirliği yaptığı neoliberal özelleştirme politikalarından yararlanmayı da biliyor. Yargıyı özelleştirmek anlamına gelen arabuluculuk sistemine ki tumturaklı bir isimle alternatif çatışma çözümleri diyerek aileyi de eklemek icat edildi böylece.
Sacayağının üçüncü direği ise İslamcılık. İster siyasal İslam ister İslamizm diyelim fark etmeksizin dinin politik kurama dönüştürüldüğü bu format kolayca muhafazakar politikayla ittifak edebiliyor. Malum hemen her devirde yeni şekil almakla maruf dinamik bir siyasal pozisyon olmasına rağmen muhafazakarlık, çoğunlukla dindarlarla içli dışlı olagelmişti. Üstelik İslamcılık da cinsiyet eşitliğini ret eden, bireysel özgürlük yerine muhafazakarlıkta olduğu gibi geleneğin kurallarını önceleyen bir yapıya sahip. İnsanın değil yaratanın ve kaçınılmaz olarak yaratanın yer yüzündeki temsilcisi sayılan ruhbanların aklı eleştirilemez, tartışmaya açık değildir. Sözün bu kısmında kimse İslam’da ruhban yok demeye kalkışmasın. İslam’da olmayan öyle çok şey Müslüman toplumlarda var ki ruhban sınıfı da bunlardan birisi. Ruhbanların, geleneğin, toplumun yüzlerce yıllık tecrübenin yarattığı ortak akıl senin, benim aklımdan üstün. E günümüz toplumunda geleneksel düzen yıkılmışsa aileyi güçlendirip geleneği sürdürme görevini aileye bırakırsın, bizim AKP iktidarının ve yeni sağ siyaseti temsil eden benzer iktidarların yaptığı gibi.
Şer ittifakı diyebileceğimiz bu üç politik tutum sarmaşık gibi birbirine dolanarak, ortak çıkarlarına en uygun kıvamda insanı şekillendirmek için planladığı toplum düzeninde önce aileyi yeniden inşa ediyor. İnsan hakları mı demiştiniz? Aileyle birlikte kadın ve çocuk hakları mümkün mü? Her şeye rağmen demokratik ve eşitlikçi aile kurmanın imkanı üzerine gelecek yazıda düşünelim.
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.08.2025
28.02.2025
31.01.2025
27.09.2024
13.09.2024
5.07.2024
18.05.2024
3.05.2024
5.04.2024
3.04.2024