Berrin Sönmez
Vesayetin son kalesi ve en önemli halkası olan cumhurbaşkanlığı makamını, demokratik bir kuruma dönüştürmek yerine tek seçici, tek karar verici ve tek uygulayıcı haline dönüştürmekle tarihi başa sarmış oluyorlar bugün. Bu anayasa değişiklik paketi uygulanırsa 93 yıllık filim yeniden vizyona girmiş olacak. Yeniden bir tek parti iktidarı, ardından demokratikleşme sancıları, derken darbeler yaşayacağımızı söylemek kehanet olmaz.
Arbede, hakaret, gürültü patırtı arasında çocukça inatlaşmayla madde madde ilerleyen anayasa görüşmeleri, mecburen gündemin başköşesinde…
2011 seçimlerinden sonra tüm toplumu saran demokratik anayasa yapım süreci heyecanı, coşkunun sükunetle yaşanabildiğini göstermesi bakımından çok kıymetliydi. Ve toplumun, siyasilerin ne kadar ilerisinde olduğunu göstermesi bakımından da çarpıcı örneklik oluşturdu o günler. Sivil toplum örgütlerinin gayretiyle farklı kesimlerin aynı ortamda talep ve görüşlerini dile getirdiği günler üzerinden sadece beş yıl geçtiği halde çok uzak bir geçmişin rüyası gibi şu an zihnimde. Gelecekten umutlu, coşkulu ama ağırbaşlıydık, hepimiz. Geçmişin hatalarını tekrarlamayacak ama geleceğin ihtiyaçlarına cevap üretebilecek bir toplum düzeni kurgulama hayalimiz vardı.
Kaçan balık büyük olurmuş. 24. dönem parlamentonun üzerine aldığı yeni anayasa sorumluluğunu, kısır, partizan rekabete saplanarak yerine getiremeyişi de kaçan çok büyük bir fırsat oldu. Toplumsal talep vardı, üretilen güzel fikirler vardı, güya ki siyasi irade de vardı. Ancak anayasa yapılamadı. Oturup o dönem anayasa yapım sürecine ilişkin hataları irdeleyip o hatalardan arındırılmış halde süreci yeniden başlatması beklenirken 25. Dönem parlamentosu da siyasal ve toplumsal kutuplaşmayı geliştirdi. Geldik mevcut değişiklik paketine.
Kavga gürültüyle, bırakalım toplumu vekillerin bile maddenin içeriğiyle pek ilgilenmeden safları sıklaştırmak gayretiyle konuşlandığı hükümet sistemi değişikliğine kilitlendik. Hükümet sistemi değişikliği sadece idarenin işleyişi, sadece cumhurbaşkanının devletin temsilcisi olduğu gibi yürütmenin başı olma yetkisini de üstlenmesinden ibaret değil. Mücadele edildiği, kırıldığı söylenen vesayetin, Adalet ve Kalkınma Partisiyle Cumhurbaşkanlığı makamı bünyesinde yeniden dirilişi. Bir paradigma değişikliği oylanıyor şu an mecliste.
Cumhuriyetin ilk yıllarında tek partili ülkemizin parti devleti olarak kurgulanışına benzer yeni bir fasit daire çiziliyor bugün. Tüm toplumu kuşatacak bir çember icat ediliyor. Demokrat Partinin halkın teveccühüyle kırdığı çemberi bugün kendini Demokrat Partinin siyasi varisi olarak tanıtıp güçlenen Adalet ve Kalkınma Partisi yeniden üretiyor. Oysa beklentimiz Demokrat Partiyi deviren darbecilerin getirdiği vesayet demokrasisiyle parlamento üzerinde bürokratik güç odaklarının kurduğu baskıyı ortadan kaldırmaktı. Seçilmişler üzerinde atanmışların ayrı bir güç odağı oluşturmasını önlemekti. Siyasiler üzerindeki denetimin nihai karar verici olan halka ait olması gerekiyordu. Gerçek bir demokrasi olabilmesi için de sadece seçim sandığında değil karar alma ve yasama süreçlerine etkin ve çoğulcu katılım bekliyorduk. Adalet ve Kalkınma Partisi de bunları vaat ediyordu.
Vesayetin son kalesi ve en önemli halkası olan cumhurbaşkanlığı makamını, demokratik bir kuruma dönüştürmek yerine tek seçici, tek karar verici ve tek uygulayıcı haline dönüştürmekle tarihi başa sarmış oluyorlar bugün. Bu anayasa değişiklik paketi uygulanırsa 93 yıllık filim yeniden vizyona girmiş olacak. Yeniden bir tek parti iktidarı, ardından demokratikleşme sancıları, derken darbeler yaşayacağımızı söylemek kehanet olmaz.
İç, dış onca düşmana karşı safları sıklaştırmaktan öteye geçip adeta sipere yatarak bu paketi savunanlar sayesinde artık hiç düşmana ihtiyacımız kalmadan kendi kendimizi tarihe gömeceğiz. Anayasalar gelecek tahayyülü üzerine şekillenirken bizim bu cumhurbaşkanlığı sistemiyle yapılan yüz yıllık devri daim tahayyülü.
Milletvekilleri, demokratik siyaset ve toplum kurgulamak yerine muhalefetten arındırılmış, arkaik Baas rejimi oyladıklarının farkında bile değil.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.10.2025
12.10.2025
4.10.2025
21.09.2025
23.08.2025
17.08.2025
10.08.2025
10.08.2025
28.02.2025
31.01.2025