Berrin Sönmez
Siyasi irade, bakanlık görevlileri, kolluk kuvvetleri ve yargı 6284’e muhalif tutumla yasayı uygulamadıkları için öldürülen 24 yaşındaki Hanife Babayiğit’in tek katili, kocası Mesut Babayiğit değil. Konsomatris olduğunu bilerek evlendiği kadına şiddet uyguladığı için hakkında uzaklaştırma kararı çıkarılan Mesut Babayiğit bu karara uymama cüretini, şüphesiz ki karakolda barıştıran kamu görevlilerinden aldı.
Telefonum çalıyor, on dakika konuşuyorum. Arayan Adalet Bakanlığı’ndan bir görevli. Kadın örgütleri adına randevu talep etmiştik. Talebimize yanıt beklerken akıl almaz bir talep geldi uzlaştırıcı olduğunu belirten bakanlık çalışanından. Randevu talebimiz kabul edilmemişti ama kadın örgütlerinden bir konuda fikir ve destek istiyordu uzlaştırıcımız. Üç kadının bir erkekten şikayetçi olduğu şiddet olayı, uzlaştırma yoluyla sonlandırılmak isteniyor ve biz kadınlar buna destek olacağız. Bakanlık çıldırmış olmalı!
Yargı yoluna başvuran kadınların isteği davalının, kadın hakları konusunda farkındalık geliştireceği eğitim veya sosyal çalışmaya tabi tutulmasıymış. Davaya konu fiilin ne olduğunu sorunca aldığım cevap iyice alçalan sesle basitleştirilerek “sokakta hakaretleşme” oluyor. Sözlü taciz yani şiddet diyoruz buna. Ama bakanlık, eril şiddeti buharlaştırma politikasında o kadar kararlı ki “hayır, hayır cinsel saldırı yok sadece basit bir laf atma, şiddet olsa zaten uzlaştırmaya girmez” şeklinde savunuyor gerçekte yasa dışı talebi.
6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Kanunu ile İstanbul Sözleşmesi uyarınca kadına yönelik şiddet içeren eylemlerin uzlaştırma kapsamına alınamayacağını biliyor bakanlık. Ve bilinçli olarak yasayı uygulamadığını itiraftan da çekinmiyor. Muktedirin pervasızlığıyla suça suç demediği zaman yasayı delmiş de olmuyor aklınca. Kadın örgütlerinden sözlü taciz eyleminde bulunan şiddet failine bir ders vermesini istiyor. Ders vermek kolay, onda sorun yok. Sayın Adalet Bakanı talebimiz doğrultusunda randevu versin yeter. Bizler ekip olarak ilkin Adalet Bakanlığı yetkililerine şiddetin tanımını yapar ve sokakta laf atma eylemini “basit hakaretleşme” ifadesiyle çarpıtmanın sözlü taciz suçunu görmezden gelmek olduğunu anlatırız. Şiddeti görmezden gelmenin, şiddeti normalleştirdiğini de. Yasayı uygulamakla yükümlü kamu görevlilerinin hukuku dolanmasının yarattığı vahim sonuçları da…
Kanun gerektiği şekilde uygulanmadığı için yaşanan vahim olaylardan birisi ataerki cinayetleri. Ataerkil erkeklerin kendisinde kadını öldürme hakkı vehm ettiği için işlediği cinayetlere ilişkin son haberlerden birisi Konya’dan geldi. Kamuoyunda infial yaratmadı. Çünkü kadın konsomatristi. Eril şiddeti görünmez kılan ahlak yasaları girdi devreye. Üstelik kocası çalışmasını istemiyorum demişti ve bu hakikati kavramak için yeterliydi. “Eğlence sektöründe çalışmasını istemediği için…” başlıkları, daha önce uygulanan şiddeti, şiddet nedeniyle uzaklaştırma kararı verilmiş olmasını, uzaklaştırma kararı verilmiş olmasına rağmen karakolda çiftin barıştırılmasını ve cinayetin bundan sonra geldiğini gizledi. Eril şiddet ve şiddetle mücadele zincirindeki hata ve ihmaller artık kimsenin umurunda değildi.
Siyasi irade, bakanlık görevlileri, kolluk kuvvetleri ve yargı 6284’e muhalif tutumla yasayı uygulamadıkları için öldürülen 24 yaşındaki Hanife Babayiğit’in tek katili, kocası Mesut Babayiğit değil. Konsomatris olduğunu bilerek evlendiği kadına şiddet uyguladığı için hakkında uzaklaştırma kararı çıkarılan Mesut Babayiğit bu karara uymama cüretini, şüphesiz ki karakolda barıştıran kamu görevlilerinden aldı. Toplum geneli ve medya da bu suça ortak… Hanife Babayiğit konsomatris olduğu için öldürülmeyi hak etmişçesine kurgulanan cümlelerle, şiddetin pornografisiyle ortak bu suça medya ve bu haberlere tık rekoru kazandıran toplum.
Şiddet failinin kimliği ve neyliği gibi şiddete uğratılan kadının kimliği ve neyliği de yargının ilgi alanına giremez, 6284’e göre. Ve yasa layıkıyla uygulansa altı yıldır yürürlükteki kanunun bakış açısı, toplumsal reflekslerle medya dilinin dönüşmesine hizmet ederdi. Çok ünlü bir erkek de şiddet faili olabiliyor, çok ünlü bir kadın da şiddete uğratılabiliyor. En son Sıla ve Ahmet Kural örneğinde görüldüğü gibi şiddet her yerde ve yasa her kadını korumak için mücadele görevini devlete yüklemiş halde. 6284 ünlü veya ünsüz, evli ya da bekar olmasına bakmaksızın, ister konsomatris ister trans olsun her kadın için şiddetten korunma vesilesi olacak özelliklerle donatıldığından kıymetli.
Eril şiddetin sosyal statü, ekonomik düzey, kültür, din, hayat tarzı, ideoloji, politik tutum ayırt etmediği biliniyor. Her toplumda ve her toplumsal kesimde var olduğu da bilinen gerçeklerden. Her yerde var olan şiddetin, yöntemleri de benzerlik gösteriyor. Üretilen bahaneler de… İste bu nedenle kadınların şiddetsiz yaşama hakkı hatta doğrudan yaşam hakkı da ayrımsız her kadını koruyacak şekilde düzenlenip, topyekun mücadele ile korunmalıydı. Yasanın uygulanmasında görevli olan her kişi ve kurumun kendi sorumluluğunu tam olarak yerine getirmesi gerekiyor, yasanın şiddetin azaltılmasına hizmet edebilmesi için. Ancak başta bakanlıklar olmak üzere kamu, kendi sorumluluğunu yerine getirmediğinden, yasa kağıt üzerinde kalarak uygulanmadığından ataerki cinayetleri ve eril şiddet hız kesmiyor.
Yazarlar
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.08.2025
17.08.2025
10.08.2025
10.08.2025
28.02.2025
31.01.2025
27.09.2024
13.09.2024
5.07.2024
18.05.2024