Celal BAŞLANGIÇ
Öyle bir fotoğraf ki gören her aklı başında insanın tüylerini diken diken ediyor; Türkiye’nin, bu ülkede yaşayan insanların geleceğine kanlı bir karanlıktan başka hiçbir şey vaat etmiyor.
Fotoğrafta yedi kişi var. Yedisi de erkek.
Karadayken “uçak gemisi” diye pazarlanan, denizde görünce “çıkartma gemisi” olduğu anlaşılan TGC Anadolu’nun birkaç gün önceki teslim töreninde çekilen bu fotoğrafın tam ortasında duruyor Erdoğan.
Sağında ve solunda Cumhur İttifakı’nın ya da başka bir deyişle Erdoğan’ın eski ve yeni ortakları bir arada.
Sol başta Erdoğan’ın AKP listesinden üç kontenjan verdiği, 1990’larda tarifi imkansız bir vahşetle siyasal İslamı buluşturan Hizbullah’ın günümüzdeki uzantısı HÜDA PAR’ın Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu duruyor.
Yanında “HÜDA PAR ile aynı ittifakta olamayız” diyen BBP’nin Genel Başkanı Mustafa Destici duruyor; temsil ettiği siyasi çizginin 1970’lerden bugüne uzanan geçmişindeki kan lekeleri hala kurumamış, ırkçılıkta, ayrımcılıkta sınır tanımıyor.
Erdoğan’ın hemen yanındaki ise aday gösterilmediği için artık Meclis’e giremeyecek olan TBMM Başkanı Mustafa Şentop.
Solunda Erdoğan’a “tek adam rejimi”nin yolunu açan kıdemli ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli duruyor; yüzüne Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Sinan Ateş’in hala yerde duran kanının kızıl gölgesi vurmuş.
Bahçeli’nin yanındaki de artık siyasi zombi olmuş partisi DSP’yi ustalıkla üç koltuk karşılığında pazarlayan bir zamanların Dev-Sol’cusu Önder Aksakal Cumhur İttifakı’nın taze ortağı olarak duruyor.
En sağdaki ise babası Necmettin Erbakan’ın “Siyonistler kurdu” dediği AKP’ye babasının mirası üzerine kurduğu YRP’yi son dakikada kırk manevrayla yamayan Fatih Erbakan.
Bir başka yanıyla da 70’lerden 90’lara devletin bütün tetikçilerinin uzantıları dizilmiş Erdoğan’ın sağına soluna.
İşte bu fotoğraf, Cumhur İttifakı’nın ve Cumhurbaşkanı adayı Erdoğan’ın vardığı karanlık çıkmazın en net görüntüsüdür.
Her şeyi anlatıyor aslında bu fotoğraf.
Bu karede Erdoğan iktidarının içine düştüğü çıkmazın çaresizliği var; ama aydınlık yok, gelecek yok, umut yok, barış yok, özgürlük yok, hukuk yok, demokrasi yok.
Hani altına “Kaybedenler Kulübü iftiharla sunar” yazsan “cuk” oturur.
CUMHUR İTTİFAKI "CEHENNEM EKSPRESİ"NE DÖNDÜ
14 Mayıs seçimleri yaklaştıkça Erdoğan’ın içinde bulunduğu çaresizlik çok daha belirginleşiyor.
Ülke seçimlere çok büyük bir ekonomik kriz, açlık, yokluk, yoksullukla gidiyor.
6 Şubat depremi öncesiyle ve sonrasıyla Erdoğan iktidarının büyük başarısızlığını, beceriksizliğini, iş bilmezliğini apaçık teşhir ediyor.
Sadece ekonomik açıdan değil; siyasal, toplumsal açıdan da Erdoğan iktidarının bu ülke halkını sürüklediği sarsıcı krizlerle gidiliyor 14 Mayıs seçimlerine.
Elbette bütün bu yaşanan kötülüklerin baş sorumlusu Erdoğan; kendisi de bunu çok iyi biliyor.
Bu nedenle kendisinin kurduğu Cumhur İttifakı’nı kendisini kurtarmak için değiştiriyor.
“Bakın işte yepyeni ittifaklarla karşınızdayım” diyebilmek için “cehennem ekspresi”ne dönen Cumhur İttifakı’nı olduğundan daha beter hale getiriyor.
Bugüne dek ancak tek bir fotoğraf karesinde yan yana gelebilen; daha önce bir kez bile toplu halde bir masanın etrafında oturmamış, ortak ilkeleri belirlememiş, bir program çerçevesinde anlaşamamış altı partinin genel başkanlarıyla “zenginleştirilmiş” ucube bir “Cumhur İttifakı 2023” icad ve imal ediyor Erdoğan.
Yeter ki koltuğunu kaybetmesin, hazineden yemlediği avenesiyle birlikte kendisini kurtarsın, diye.
Türkiye’nin yaşadığı bütün krizlerin tek sorumlusu olduğunu, ülkeyi kötü yönettiğini iyi biliyor ve bunun geniş kitleler tarafından anlaşılmasından çok korkuyor.
Ülkeyi uçurumun kenarına getirmekten sorumlu tutulmasın diye sadece Cumhur İttifakı’nı kendilerine bile hayrı olmayan partilerle çoğaltmakla kalmıyor Erdoğan.
Halkların başına gelen felaketlerdeki sorumluluğu anlaşılmasın diye bütün suçlarını TBMM’deki AKP grubunun, hatta artık bir “kurul” olma özelliğini yitirmiş “Bakanlar Heyeti”nin üzerine atıp kendini sıyırmaya çalışıyor.
Bunun ilk adımı olarak Meclis’teki AKP milletvekillerinin yüzde 65’ine yer vermiyor yeni aday listesinde. 285 milletvekilinden neredeyse 180’ini kapıya koyuyor Erdoğan.
Hemen hiçbiri de sesini çıkarmıyor artık eski milletvekili olanların. Onlara düşen eğer Reis yeniden seçim kazanırsa tahta çıkma bedeli olarak kendilerine dağıtılacak “cülus bahşişi” beklemek olacak.
Belli ki bu da yetmiyor Erdoğan’a.
“Bütün kötülüklerin sorumlusu” olarak kendi bakanlarını Cumhurbaşkanı Yardımcısı ile birlikte milletvekili adayı olarak sahaya sürüp geriye dönüşlerini neredeyse imkansız hale getiriyor.
Kendini kurtarmak için ne yapsa yetmiyor Erdoğan’a.
Muhalefetin seçim kazanmasını engellemek için Seçim Kanunu’nu değiştiriyor.
Yaptığı hesaba göre muhalefet bir araya gelemeyecek, parça parça olacak, milletvekili aday listelerini ortaklaştıramayacaklar, böylece üç-beş parti amblemiyle girdikleri seçimlerde artık oylardan yararlanamayacaklar.
Ancak Erdoğan’ın Saray’daki hesabı sandığa gelince bozuluyor.
Muhalefet ittifakları en fazla iki parti amblemiyle seçime girerken, Erdoğan’ın iktidar ittifakı dört amblemle seçime girerek bu yasa değişikliğinden en çok zarar gören yapı oluyor.
Türkiye tarihinde simgesel bir anlamı olan 14 Mayıs tarihini istismar etmek için seçimleri 18 Haziran yerine bir ay öne alarak “Yeter Söz Milletindir” diyor. Hatta bu karardan sonra yaşanan 6 Şubat depreminin yol açtığı binlerce seçmenin ölümüne, milyonlarca seçmenin kent değiştirmesine rağmen bu kararını geri almıyor. Halkı daha kalitesiz bir seçime mahkum etme pahasına seçim tarihini 14 Mayıs olarak “güncelliyor”.
Ama bu hamlesi öylesine ters tepiyor ki… 21 yıllık iktidar sürecinden sonra “Yeter Söz Milletindir” demek iktidar partisi AKP’den çok muhalefet partilerine yakışıyor.
Kabul etmek gerekir ki muhalefet bu fırsatı çok başarılı bir şekilde değerlendiriyor; Erdoğan bu sözü partisinin ana sloganı yapmaktan vazgeçiyor. Hatta bu yenilgisini önceki gün yapılan AKP’nin aday tanıtım toplantısında da itiraf ediyor:
“14 Mayıs arifesinde 1950’deki inanç ile ‘Yeter Söz Milletindir’ demek için bir aradayız. Bizim yeter dememiz Bay Bay Kemal’in yeter demesine benzemez.”
Yine önceki gün açıkladığı AKP Seçim Beyannamesi de tam anlamıyla Erdoğan’ın yolun sonuna geldiğini gösteriyor.
Çünkü bu beyannameden de anlaşılıyor ki Erdoğan’ın halka umutlu bir gelecek vaat edecek zerre ufku, anlatacak yeni bir hikayesi kalmamış.
20 yıldır sakız gibi çiğneyip bir türlü yerine getiremediği boş vaatlere, muhaliflerin iktidar vaatlerini aparmaya, muhalif belediyelerin zaten uyguladığı halkın yararına projeleri kendisininmiş gibi sunmaya kadar düşmüş bir iktidarın temsilcisi artık Erdoğan.
Halkın soyulmasının en büyük yöntemi haline dönüşen ve 20 yılda 192 defa değiştirdiği İhale Kanunu’nu “güncelleştireceğini” bile vaat edecek kadar büyük bir çaresizliğin içine düşmüş Erdoğan.
Onun için yaptığı bütün makyajlar Erdoğan’ın kendisini gizlemeye yetmiyor.
Milletvekillerinin neredeyse üçte ikisini, bakanların tümünü, hatta Cumhurbaşkanı Yardımcısını bile değiştirerek kendini kurtarmaya çalışırken öyle bir noktaya geldi ki artık Erdoğan bizzat Erdoğan’ı reddedecek.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2023
17.03.2023
1.01.2023
17.11.2022
9.09.2022
10.07.2021
26.06.2021
22.06.2021
8.06.2021
4.06.2021